T24 - AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ''Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde birisi yanlış yaparsa oradan hareket ederek tüm orduyu itham etmenin, TSK'yı hedef almanın doğru olmadığını düşünüyorum'' dedi.
Çelik, AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Dar gelirli ve dezavantajlı grupları özellikle gözeten ve onlara daha fazla kaynak ayıran bir yönetim anlayışı içinde olduklarını belirten Çelik, ''Bazı yazarlar, bazı medya grupları ve yorumcular, bunun bir seçim hazırlığı olduğunu ifade etmektedir. Kimse yanlış bir yorum yapmasın. 2011'de ve zamanında milletvekilliği genel seçimi yapılacaktır. Çünkü biz siyasi istikrarın devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Siyasi istikrar devam ederse ekonomik istikrar devam eder.''
MYK Toplantısı
MYK toplantısında iç, dış, siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmeleri değerlendirdiklerini anlatan Çelik, 2009 yılında kamuoyuyla paylaştıkları ''demokratik açılım'' süreciyle ilgili olarak da partinin kararlılığının bir kez daha vurgulandığını bildirdi.
Çelik, ''Demokratik açılım süreci Türkiye'de demokrasimizin standardı, gelişmiş batı ülkelerinin seviyesine çıkıncaya kadar ve terör bitinceye kadar devam edecektir. Bu konu bir kez daha görüşülmüş, alının mesafe gelişmeler tekrar masaya yatırılmış ve bundan sonraki süreçlerle ilgili olarak AKP'nin kararlılığı bir kez daha vurgulanmıştır'' diye konuştu.
Bir gazetecinin gözaltındaki askerlerin serbest bırakılmasına ilişkin sorusu üzerine de Çelik, şunları söyledi:
''Bildiğiniz gibi bir dava açıldığı zaman veya birileri hakim karşısına çıkarıldığı zaman bir iddia ile çıkarılır. İki şık vardır, ya serbest bırakılacaktır ya da tutuklanacaktır. Burada peşin hüküm içerisinde olmak, mutlaka tutuklanacakmış gibi veya mutlaka serbest bırakılacakmış gibi birileri toto oynamaya kalkarsa veya birileri bir tarafta diğerleri diğer tarafta olursa bu hukukla bağdaşmaz. Netice itibariyle bu mesele yargıya intikal etmiştir. Türkiye bir hukuk devletidir. Eğer yargımıza, hukukumuza güveniyorsak verdikleri karara da itibar etmek zorundayız, onlara da güvenmek zorundayız. Şu anda yargının el attığı, incelediği bir meseledir. Bunun üzerine çok fazla spekülasyon yapmanın da çok anlamlı olmadığını düşünüyorum.''
'Şapla şeker birbirine çok benzer'
Çelik, ''Kapatılan DTP'nin milletvekillerinden ifadeye çağrılanlar söz konusu. Polisler dün de genel merkeze gitmişlerdi. Partinizin bu konuda düşüncesi nedir?'' sorusuna da şu yanıtı verdi:
''Biliyorsunuz Anayasa'nın 14. maddesi kapsamındaki suçlarla ilgili bir davadan söz ediyoruz. Ve bununla ilgili bir çağrıdan söz ediliyor. Zaman zaman bu gündeme gelince 'AKP'li milletvekilleriyle ilgili diğer partili milletvekilleriyle ilgili de TBMM'de dosyalar var. Onlar hakkında açılmış davalar var. Onlar niye gitmiyorlar?' şeklinde itirazlar yükseliyor. Şapla şeker birbirine çok benzer, ama bu ikisini karıştırmamamız lazım. Anayasanın 14. maddesi kapsamındaki suçlar çok farklı suçlardır ve buralara bir istisna getirilmiştir. Bir hukuk devletinde birileriyle ilgili bir iddia olabilir, bir itham olabilir, sorgulama söz konusu olabilir. Ve yasaların gereği ne ise bunların yerine getirilmesi gerekiyor. Şahıstan şahısa bu değişken olmamalıdır. Düşüncemiz budur. ''
''Kapatılan DTP'li milletvekillerinin sorununa ilişkin partinizin bu yönde bir çözüm önerisi var mı? Bir yasa veya anayasa değişikliğine nasıl bakarsınız?'' sorusuna da Çelik, ''Şu anda bildiğim kadarıyla şu saate kadar, bu güne kadar böyle bir yasa değişikliği veya anayasa değişikliğiyle ilgili atılmış herhangi bir adım söz konusu değildir'' karşılığını verdi.
'Ben de katılıyorum'
Hüseyin Çelik, ''Sayın Arınç'a suikast iddiası sonrası aramalar başlamıştı. Az önce 'gerginlik ve gerilim olarak yansıtılmamalı, bu hür bir basın olduğunu gösterir' dediniz. Zannederiz ki Arınç'a suikast iddiası sonrası aramalar başlamıştı. Buna istinaden mi bunu söylediniz?'' sorusuna Çelik, ''Sadece bu değil, birçok konuyla ilgili olarak, bunlar kullanıldığı için söylüyorum'' yanıtını verdi.
Çelik, ''Aynı konuda Sayın Cumhurbaşkanı'nın bugün açıklamaları oldu. 'Ölçüsüz suçlamalar var. Özellikle TSK'ya karşı. Bu çok rahatsız edici' dedi. Buna katılıyor musunuz?'' sorusuna şu yanıtı verdi:
''Ben Sayın Cumhurbaşkanı'nın özellikle bazı şahısların hatalarından hareket ederek kurumların topyekün itham edilmesinin doğru olmadığı yönündeki görüşlerine katılıyorum.
Her kurum içerisinde gerek eylemi, gerek söylemi itibariyle yanlış yerde duran, yanlış yapan insanlar olabilir, ama o şahısların hatalarından hareket ederek topyekün o kurumları suçlamanın, onları itham etmenin, onlara toptancı yaklaşmanın ben de hakkaniyetle bağdaşmadığını ve hukukla bağdaşmadığını düşünüyorum.
Biliyorsunuz suçların kişiselliği prensibi hukukun temel prensiplerinden biridir. Bu siyaset içerisinde de olabilir, medya içinde de olabilir, iş dünyasında da olabilir, yargıda da olabilir. Bir siyasetçi yanlış yaptığı zaman veya bir parti içerisindeki siyasetçi yanlış yaptığı zaman o siyasi kadroyu, partiyi tüzel kişiliği itham etmek ne kadar doğru değilse Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde birisi yanlış yaparsa oradan hareket ederek tüm orduyu itham etmenin, TSK'yı hedef almanın da doğru olmadığını düşünüyorum. Bu yargı için de böyledir, medya için de, iş dünyası için de böyledir. Dolayısıyla toptancı olmayalım ve şahıslardan hareket ederek onları mensup bulundukları kurumları toptancı bir suçlamayla karşı karşıya bırakmayalım. Bu yönüyle, Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarına ben de katılıyorum''