olmayacak. Başka türlü söylersem, ileride insanlarımız ‘TSİP olmasaydı daha iyi olurdu’ demeyecekler. TSİP varlığının ne derece önemli olduğuna gelince... Emekçi halkımızın bahtını karartacak ciddi yanılgılara düşmediğimiz kanısındayım.”
Ahmet Kaçmaz, 1960-1980 yılları arasında var olan parti liderleri arasında, Marksizmi kendi kaynağından okuyacak kadar yabancı dile hakim ve en iyi bilenlerdendi. Çok iyi bir entelektüel, müziksever, şiir ve edebiyat okuru ve sporcuydu. Görüş Dergisi’nde kendi özel yaşamına dair bir soru üzerine şöyle diyordu:
“Kendimden bahsetmekten hoşlanmam. Kaldı ki, “bir kimse hakkındaki düşüncemiz onun kendisi hakkında ne düşündüğüne dayanmaz.” İnsan sosyal bir yaratık olduğuna göre toplumsal olarak nasıl görüyorsanız öyleyimdir. Örneğin yine teknik öğrenimden geçmiş bir başka politikacının, Turgut Özal’ın, “bende kültür yok diyemezsiniz... Çok roman okumuşumdur...
Tarihe de fevkalade merakım vardır... Ben Red Kit’de okurum başka şey de. Arabesk de dinlerim klasik müzik de. Bende fevkalade klasik şeyler vardır...
1987 yılında İKP Venedik İl Örgütü önünde
Enrico Coruzo’nun plakları da dahil olmak üzere bütün senfoniler, konçertolar, bunların çoğunu bilirim. Sonra şiire de fevkalade meraklıyım... ben kendim de şiir yazarım.” (Nokta, 28 Eylül 1986) türünden sözleri neyi değiştiriyor? Dahası bu sözler Turgut Özal hakkındaki genel kanaati daha da pekiştirmiyor mu?
Marx’ın kızlarına göre, babalarının özdeyişi, Terentius’un şu sözleri imiş: “İnsanım, insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir.” Gereğini yerine getirdiğimi söyleyemem ama bu özdeyişi ben de seviyorum.”
Bir Marksist olmasına rağmen Marksizmi hiçbir zaman dogma olarak ele almadı. Görüş dergisindeki bir yazısında şöyle diyordu:
“Ben, kendi adıma, Marksizm’in tartışılmasından gocunmuyorum. Hatta Marksizm’in tartışılmasını, onun hayat gücünün ve etkinliğinin bir kanıtı olarak değerlendiriyorum. Marksizm statik olanın değil devamlı değişmenin, ataletin değil hareketin bilgisini veriyor. Daha doğrusu tabiat sadece hareketten ibaret. Böyle olunca da Marksizm’in, değişen şartlara göre devamlı kendini yenilemesi zorunlu. Aksi halde bir dogma olurdu ve dona kalırdı.”
Sosyalizm hedefinden, Spartaküs olmak tercihinden asla vazgeçmedi. “Ben umutsuz değilsem, Ekim Devrimi çocuklarının sosyalizmden umutsuz olmaya hiç mi hiç hakları yoktur. Ekim Devrimi’nin ve onu izleyen sosyalist uygulamaların yarattığı impuls, hiç kuşku duymuyorum ki dünyamızı, sosyalist bir gelecek açısından çok daha olgun ve elverişli şartlara getirdi. Evet, sosyalizm kapitalizmi dünya çapında hâlâ domine