Hülya Karabağlı - T24 / Ankara
Dersim katliamında yakınlarını kaybeden ailelerin davalarına bakan Avukat Cihan Söylemez, TBMM Dilekçe Komisyonu’na, önemli bir dosya sundu. Söylmez, Erzincan- Dersim sınırı arasındaki Zini Gediği adlı bölgede 1938 yılında öldürülen 95 sivilin toplu mezarının açılması, DNA incelemelerinin yapılması ve naaşların ailelere iade edilmesi için Tunceli ve Erzincan'daki Cumhuriyet Başsavcılıkları'na başvuruda bulunduklarını dile getirdi. Ancak savcılıkların '‘Kovuşturmaya gerek olmadığı”na dair karar verdikleri ortaya çıktı.
Kararlarda, tarihi sürecin değerlendirilmesi dikkat çekti. Erzincan Başsavcılığı’na göre: “Dersim bir katliam değil. Bir isyan. Sivil halka hiçbir zarar verilmedi. Ortada bir suç dahi olsa zamanaşımına girdi”.
‘Kovuşturmaya gerek yok’ kararına Avukat Söylemez, Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz etti. Ancak bu mahkemeden de Dersim olaylarına vize çıkmadı.
Söylemez: Toplu mezarlarda zamanaşımı diye bir şey yok
Söylemez açılan davaları ve sonuçlarını ve komisyonun araştırırken dikkat edeceği noktaları tek tek Meclis’e gönderdiği dosyaya koydu. Savcılık kararlarını T24'e değerlendiren Söylemez, “ Toplu mezarların açılması konusunda zamanaşımı söz konusu değil” dedi. Talep ettiklerinin dikkate alınmadığını da belirten Söylemez, “ Başvurular, faillerin soruşturulması gibi değerlendirdi. Oysa, biz toplu mezarların açılması, DNA testi, naaşların ailelere verilmesini istemiştik” dedi.
Meclis’e 95 kişinin öldüğü ‘Zini Gediği’ dosyası
Söylemez, kapsamlı dosyasında şunları söyledi:
BATIYA SÜRGÜN: 1937-1938 yıllarında Dersim'de sivillere yönelik çok büyük katliamlar gerçekleştirilmiş, on binlerce insan hayatını kaybetmiş on binlercesi de ülkenin batısındaki vilayetlere sürgün edilmişlerdir. Yaşananlar insanlık tarihinin kara sayfalarında da yerini almıştır.
TOPLU MEZARLAR BİR GERÇEKTİR: Gerçekleştirilen katliamlar sonucunda Dersim'de birçok toplu mezarın olduğunu da unutmamak gerekir. Zira bugün hayatta olan bir çok insanın annesi, babası, kardeşi ve diğer pek çok yakınları 1937 ve 1938 yıllarında gerçekleştirilen askeri harekatlarda katledildikten sonra toplu şekillerde gömülmüşlerdir.
1938’DE 95 SİVİL ÖLDÜRÜLDÜ: Erzincan- Dersim sınırı arasındaki Zini Gediği adlı bölgede 1938 yılının Ağustos ayında öldürülen 95 sivilin bulunduğu toplu mezarların açılmasını istedik. DNA incelemesi yaptırılarak naaşların 73 yıl sonra da olsa ailelerine iade edilmesi talebinde bulunduk. Ancak savcılık makamları tarafından olumlu bir yanıt alamadık.
73 YILDIR MEZAR İÇİN BEKLİYORLAR: Bugün aileler, kaybettikleri yakınlarının naaşlarına ulaşmak istiyorlar çünkü onlar yakınlarının mezarı başında mum yakıp dua etmek istiyorlar. Hem kanunlara hem de dinimize aykırı olan bu durum aynı zamanda 73 yıldan bu yana süre gelen bir insan hakkı ihlalidir. İşte bu yüzden aileler ölülerine yapılan saygısızlığın sona ermesini talep ediyorlar.
‘KOVUŞTURMAYA GEREK YOK’: 73 yıldan bu yana süre gelen bu insan hakkı ihlalinin ( din ve vicdan özgürlüğü ihlalinin ) sona ermesi için ailelerin avukatları olarak 2011 yılının Ekim ayında Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunarak; insan kemiklerinin bir kısmının açığa çıkmış olduğu toplu mezarın açılmasını talep ettikse de savcılık “Kovuşturmaya yer olmadığına “ ilişkin bir karar vererek ailelerin acısını tazelemekten başka bir şey yapmadı.
SAVCILIKLAR ‘KATLİAM DEĞİL’ DİYOR: Toplu mezarların açılması için Tunceli’de ve Erzincan’da başvurularda bulunduk. Savcılık yapmış olduğumuz başvurular için “Katliam iddiası doğru değil, Dersim’de bir isyan oldu, sivil halka hiçbir zarar verilmedi, ortada bir suç dahi varsa zamanaşımına uğramıştır ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir'' dedi.
TOPLU MEZARDA ZAMANAŞIMI YOK: Oysaki “Toplu mezarların açılması “ konusunda mevzuatta “zamanaşımına” ilişkin hiçbir engel de bulunmamaktadır. Yargı makamlarının kayıtsız kalmış oldukları bu durum karşısında TBMM'nin gerekli adımları atmasını istiyoruz.
SÜRGÜN EDİLENLER: 1937-1938-1939 yıllarında Dersim vilayetimizde sözde “ isyan” adı altında gerçekleştirilen askeri harekatın sonucunda sağ kalmayı bir şekilde başaran on binlerce insan ülkenin batısındaki vilayetlere sürgün edilmiştir.