Topbaş, TV’de, Milliyet muhabirinin, ortak olduğu binaya kaçak ilaveler yapılması haberinden rahatsız olduğunu söyleyince, Milliyet belediye muhabiri Demirci programa e-mail attı. Topbaş, bu sefer de muhabirin Demirci olmadığını belirtti
Fatih Altaylı’nın Habertürk kanalında hazırlayıp sunduğu “Teketek” programına konuk olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Rumelihisarı’nda kendisinin de ortak olduğu ve kaçak ilaveler yapıldığı iddia edilen kafeterya ile ilgili haberlerin asılsız olduğunu açıklarken, verdiği örnek karşısında zor anlar yaşadı.
Soru üzerine Topbaş, “Milliyet gazetesinin, gerekirse adını da açıklayacağı bir muhabirinin haberi inanmadan takip ettiğini kendisine söylediğini” belirtti.
Bunun üzerine Milliyet gazetesi belediye muhabiri Şenol Demirci, Teketek programına mail atarak Kadir Topbaş’a belediye muhabiri olarak kendi isminin zan altında kalacağını belirterek, muhabirin ismini vermesini istedi.
İşte o konuşmalar
Topbaş, ismini bildiği muhabir ile kendisinin görüşmediğini, görüşmenin kafeterya çalışanları ile muhabir arasında geçtiğini, ismini gerekirse öğrenebileceğini ve o muhabirin Şenol Demirci olmadığını açıkladı. O diyalog şöyle gelişti:
Kadir Topbaş: Bahsettiğiniz yerde, biraz uydurulmuş haberler orada büyümeler falan var olan bir gazete, ismini vermeyeceğim muhabiri geldi, dedi ki, “20 yıldan beri ben burada oturuyorum. Bilirim burasını. Ama, gönderdiler, ne yapayım” diyor.
F.A: Muhabir mi diyor?
K.T: Evet! Muhabir diyor. Milliyet gazetesinin muhabiri, net ve açıkça söyleyeyim. Ben oradan bir şeyler çıkarmaya, büyüme var orada, fotoğraf yanıltmaları var. Orada, zaten Boğaz’da Bebek’ten itibaren Hisar’a kadar yürüyenler, her gün gelip geçip kahvaltı yapan çayını içen, bilen insanlar var. Yıllardan beri var olan bir yapının, kendisinin onarımı varken ruhsatlı, kaldı ki o yapının olduğu yerde, geçmişte olan binalar tekrar yapabilmesi için ayrıca proje çalışması yapıyoruz.
F.A: Orası size mi ait?
K.T: Ortaklığımız var, tamamen değil, bu hissedar olduğumuz bir yer ama, maalesef bunu gündeme getiriyorlar ama, şöyle bakmak lazım. Koskoca İstanbul’da bu kadar görev yapan bir başkanın, bir noktada bir zafiyet bulduk diye manşete taşımalarını gerçekten üzüntüyle karşıladım. Seçim propagandası çok daha farklı olmalı.
F.A: Şimdi bir mail atmış Milliyet gazetesi muhabiri. Şenol Demirci. Sayın Altaylı, gazeteden yönetici bir arkadaş beni aradı. Sayın Topbaş’ın adını açıklamayacağı Milliyet muhabirinin benim olup olmadığımı sordu. Ben de “Yok öyle bir şey” dedim. Ancak, ihale benim üzerime kalmak üzere. Lütfen, Sayın Topbaş o muhabirin adını açıklasın.
K.T: Ben adını bilmiyorum. Oradan bana gelen bilgi Milliyet’ten gelen bir muhabir, o bölgede oturuyormuş. Kendileri daha iyi bilirler, ben bilmem.
F.A: Şenol Demirci değil o zaman. Şenol Demirci’yi tanıyor musunuz? Uzun yıllardır belediye muhabirliği yapıyor.
K.T: Gayet iyi tanırım. Değil! Bana ismi gelmedi. Bana isim zaten vermediler. Kim bilmiyorum. Öğrenirim gerekirse Şenol’a söylerim.
F.A: Muhabir size mi söyledi yoksa?
K.T: Bana değil, orada çalışan işçilere bunu söylemişler oradaki yetkililere söylemişler.