ABD’nin köklü haber dergilerinden Time dergisinin internet sitesinde yer alan yazıda, "Türkiye’nin Başbakanı neden bir televizyon dizisiyle savaşıyor?” diye sordu.
Piotr Zalewski imzalı yazıda “süslü püslü ıvır zıvırlar, hadım edilmiş erkekler, şarap, kıkırdayan harem kızları, baştan çıkarma ve entrikayla bezeli” Muhteşem Yüzyıl dizisinin, zaman zaman fazla gösterişli, tahmin edilebilir ve tarihsel yanlışlıklarla dolu olsa da Türkiye, Balkanlar ve Ortadoğu’daki 150 milyon seyirci için iyi bir eğlence kaynağı olduğu ancak Başbakan Tayyip Erdoğan için kutsal değerlere hakaret anlamına geldiği belirtildi.
Başbakan’ın Kasım ayında yaptığı bir konuşmada sarf ettiği, “Bu bizim bildiğimiz Kanuni değil” sözleri hatırlatılan yazıda, “Erdoğan’ın Muhteşem Yüzyıl gibi programlara reyting rekorları kırdıran Osmanlı çılgınlığı dalgasından şikayet etmek için çok fazla nedeni yok. Türkiye’nin Balkanlarla ve Ortadoğu’yla ilişkilerini yeniden kurmak ve bu iddialı dış politikayı içeride oy kazanmak için kullanmak isteyen Başbakan, Türklerin imparatorluk çağına duyduğu nostaljiyi alevlendirmek için muhtemelen herkesten daha fazla şey yaptı” denildi.
Hangi sultan?
Bununla birlikte Erdoğan’ı asıl kızdıran şeyin Osmanlı geçmişinin İslami değerlere uyumsuz bir şekilde yorumlanması olduğunu ifade eden Zalewski, Başbakan'ın bakış açısını şöyle özetledi: “At sırtında bir sultan iyidir. Alem yapan bir sultan iyi değildir.”
Zalewski, Başbakan’ın açıklamalarının ardından Muhteşem Yüzyıl’ın THY’nin uçuş içi yayınlarından kaldırıldığını, AKP milletvekili Oktay Saral’ın ise “ulusal değerler”e karşı gelen televizyon programlarının yasaklanması için meclise teklif sunduğunu da hatırlatarak, Erdoğan’ın başbakan olarak halkın kimliklerini ve yaşam tarzlarını değiştirme yetkisini kendinde gördüğü yönündeki yorumları aktardı.
'Erdoğan ne derse o oluyor'
Zalewski yazısına şöyle devam etti:
“Birkaç yıl önce bazılarının yaptığı gibi Erdoğan’ın ne dediğinin değil hükümetinin ne yaptığının önemli olduğunu öne sürmek mümkündü. Bugün ikisi yavaş yavaş birbirinden ayrılmaz bir hal aldı. Başbakan ne derse ya da ne düşünürse o oluyor.”
Bu duruma Erdoğan’ın “ucube” demesinin ardından yıkılan Kars’taki heykeli ve kürtaj ve sezaryen tartışmalarını örnek gösteren Zalewski, Başbakan’ın protestolara rağmen Taksim’e ve Çamlıca Tepesi’ne cami inşa etme projelerini de hayata geçirmekte olduğunu ifade etti. Diğer yandan Başbakan’ın eleştiriye de açık olmadığını vurgulayan Zalewski, Gazetecileri Koruma Komitesi’nin son raporundaki tutuklu ve hükümlü gazeteci rakamlarını aktardı.
Başkanlık meselesi
Zalewski yazısını şu ifadelerle sonlandırdı:
"Ancak Erdoğan’ın 10 yıllık hızlı ekonomik büyüme nedeniyle patlama yapan popülerliği azalıyor gibi görünmüyor. Başbakan olarak bir dönem daha yarışmama sözü veren Erdoğan şimdi Türkiye’yi ABD tarzı bir başkanlık sistemine dönüştürerek mirasını sağlamlaştırmak için adımlar atıyor. Parlamentoda mutlak çoğunluğa ulaşamayan ve Cumhurbaşkanı’nın direnişiyle karşılaşan Erdoğan, bugüne kadarki en zorlu engelinin önünde olabilir. Ancak yılmayan Türk lider 2014 seçimleri için mükemmel bir aday bulduğunu açıklamaktan da çekinmiyor. Bu aday Erdoğan’ın ta kendisi.”