Ankara, bu hafta sonu heyecanlı bir seçim yarışına ev sahipliği yapacak.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) üyeleri, cumartesi günü bir araya gelip, ekonomik ve yönetimsel krizlerle boğuşan Türk futbolunun yeni başkanını seçecek.
Yeşil sahalarda birbiri ardına yaşanan tartışmalarla birlikte siyasetin gölgesini üzerinde hisseden Türk futbolunun patronu olabilmek için beş aday yarışacak.
Aidiyet duydukları renklerin içinden gelen futbolun akil adamları, üç yıllık süre için sandığa gidecek.
Yeni yönetim, sorunlar içinde boğuşan Türk futbolunu düze çıkarmaya çabalayacak.
* * *
TFF ile ilgili bu girişten sonra, şimdi de biraz geriye gidelim.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, BOTAŞ’taki ihalelerde yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına yönelik Ekim 2007’de “Mavi Hat” adıyla adli soruşturma için düğmeye bastı.
İş dünyasında özellikle inşaat sektöründe paniğe yol açan adli soruşturma çerçevesinde soruşturma savcısı Mehmet Tamöz, BOTAŞ bürokratlarının yanı sıra bazı ünlü müteahhit ve iş insanlarının gözaltına alınması için polise talimatları verdi.
Talimatları yerine getiren polis, ünlü isimleri Ankara Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nde misafir etmeye başladı.
Ancak yapılan araştırmada, gözaltı yapılması talimatı verilen listedeki bir ismin, yöneticisi olduğu futbol takımının maçı için yurt dışına çıktığı belirlendi. Bunun üzerine, söz konusu isme ifadesinin alınması için avukatı aracılığıyla tebligat yapıldı.
Gözaltı listesinde bulunanlar arasında yurt dışında bulunan iş insanının kardeşi ile otel müdürü de vardı ve onlar gözaltına alınmıştı.
Maç bitti, Hollanda’dan Ankara’ya dönen iş insanı avukatıyla birlikte emniyete geldi.
Bu satırların yazarının da tanık olduğu o anlarda, iş insanı makam aracından indiği sırada şoförüne “buradan ayrılma, bir ifade verip geleceğim” diyordu.
Gerek iş dünyası, gerekse spor camiasındaki etkin konumu nedeniyle el üstünde tutulan bu iş insanı ifade vermesi için geldiği KOM Şubesi’nde hiç beklemediği bir durumla karşılaştı.
Muhatap olduğu polisler ifade vermeden önce kendisinin gözaltına alınacağını belirterek kravat, kemer ve ayakkabı bağlarını çıkarıp teslim etmesini istediğinde iş insanı sürecin ifade verip çıkmakla bitmeyeceğini anlamıştı.
Nitekim süreç böyle işledi. İş insanı, gözaltına alınarak hücreye konuldu. Makam aracı, emniyetten “boş” ayrılmıştı.
Savcı Tamöz, gözaltı süresinin uzatılması talimatını verdi. Şüpheli konumundaki iş insanı, yolsuzluk iddialarına ifadesinde yer vermeye çalıştı, ancak savcı Tamöz, şüpheliyi “tutuklanması” amacıyla mahkemeye sevk etti.
Bu satırların yazarı, iki gün gözaltında kalan iş insanının mahkemeye çıkışını da takip etti. Adliyeye getirilen şüpheliler, konumları gereğince binaya getirilen Çevik Kuvvet polislerinin oluşturduğu arındırılmış alanda tutuldu. Gazetecilerin görüntü alması engelleniyordu.
Nöbetçi hâkimlik, iş insanının da aralarında bulunduğu bazı şüphelilerin serbest kalmasına karar verdi. Ancak, kararın açıklanmasıyla birlikte adliye koridorlarında söz konusu müteahhitin serbest bırakılması için yoğun baskı yapıldığı iddiası vardı.
Adliye dışında bekleyen makam aracı, her hafta karakola giderek imza atması karşılığında serbest bırakılan iş insanını alıp ayrıldı.
Sonra savcılık iddianamesinin hazırlanmasıyla birlikte yargılama başladı. Altı yılı aşan yargılama sonucunda iş insanı hakkında beraat kararı çıktı, ancak aynı suçtan yargılanan şirket ortağı ise 9 yıl hapis cezasına mahkûm oldu!
Aynı iddiadan yargılanan firma sahiplerinden birisinin beraat etmesi, diğerinin ceza alması kamuoyunda çok dikkat çekmedi ve seslendirilmedi, nedense?
Mavi Hat soruşturması, beraat eden iş insanının ilk dosyası değildi. Bundan önce de Çankaya Köşk’ünde yaşanan bir yolsuzluk sürecinde adı kamuoyu gündemine gelmişti, aynı kişinin.
Ancak, benzer bir süreç sonrasında yine kendisi beraat etmiş, ortağı ceza almıştı!
Ayrıca, FETÖ döneminde hazırlanan 25 Aralık soruşturma dosyasında da adı geçen iş insanı, bu nedenle 2014’te İstanbul’da savcılara ifade vermişti.
Gelelim bugünlere…
Aynı müteahhit ve iş insanı, son dönemde Türkiye’de gerçekleştirilen büyük çaplı inşaat ihalelerinde hep başrolde yer alıyor.
Özellikle bir telefon konuşmasında aldığı ihaleler konusunda millete yönelik cinsel istismar içeren sözleri nedeniyle büyük tepki toplayan başka bir müteahhitin de içinde yer aldığı “ihale ekibi”nde yer alan iş insanı, hayatının yeni döneminde farklı bir konumda kamuoyunun önüne çıkabilmek amacıyla arayış içinde.
Bu arayışın adresi ise, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı makam koltuğu olacak, büyük olasılıkla.
Evet, bu isim, TFF Başkanlığı için aday olan isimler arasında yer alan iş insanı Nihat Özdemir’den başkası değil.
Yakın tarihteki yaşananların sonucunda Özdemir, TFF Başkanı olarak taçlanmış biçimde Türk futboluna ve sporuna yön veren isim olacak.
Böylelikle, yaşadıkları nedeniyle kamuoyunda yapılan eleştirilere karşın TFF başkanlığı üzerinden iade-i itibar kazanacak.
Gelecek kuşaklara rol modeli olarak…
Şunu da ekleyim, Özdemir ile hiçbir yakınlığım ve tanışıklığım yok. Hayatın hiçbir aşamasında, hiçbir konuda aynı kulvarda uzak/yakın bulunmadım. Bu yazının yazılma nedeni, aidiyet duyduğu camia değildir.
* * *
TFF seçimiyle ilgili bir not daha vereyim.
Evvelden; Emniyet, TFF seçimlerini hep mercek altında tutardı. Özellikle organize suçlarla yani mafya oluşumlarıyla mücadele eden polis birimi olan KOM, seçimin yapıldığı yere ekiplerini görevlendirir, hem kamera kaydı yapar, hem de seçimlere gelen mafyatik figürleri izlemeye alırdı.
Uzun yıllar devam eden bu uygulamada elde edilen bilgiler ve belgeler daha sonra mafyaya yönelik planlı operasyon dosyalarında yer alır, bu kişilerin bağlantıları delil olarak ortaya konurdu.
Geçmişte bunun örnekleri vardır. Halen birçok kişinin kayıtları emniyet arşivindeki raflarda yer alıyor.
Şimdilerde artık bu uygulama kalmadı, sanırım.
Uygulamanın devam edip etmediğini hafta sonunda yapılacak seçimlerin sonuçlarında hep birlikte göreceğiz.