Avrupa gazetelerindeki yorumlarda Batı ülkelerinin Rusya'ya yönelik yaptırımlarının ne kadar caydırıcı olduğu sorgulanıyor.Avrupa ülkelerinde yayımlanan gazetelerde yer alan yorumlarda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'daki ayrılıkçı bölgeleri tanımasına tepki olarak Batı ülkelerinin açıkladığı yaptırımlar ele alınıyor.
Londra'da yayımlanan Telegraph gazetesindeki yorumda Rusya'ya tepki olarak açıklanan yaptırımların yetersiz olduğuna dikkat çekiliyor.
"Putin'in, eylemlerinin kabul edilemez olduğunu idrak etmesi için yaptırımların acı verici olması gerekiyor, ancak bu yaptırımların etkisine ilişkin kuşkular var. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Rusya'nın bu tür yaptırımlara alışık olduğunu dile getirdi. Haklı da. Henüz işletmeye açılmamış olan doğal gaz boru hattı Kuzey Akım 2 projesinin durdurulduğunu açıklayan Almanya, Rusya'dan enerji ithal etmeyi sürdürüyor. Gerçek şu ki, enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamak için Rus gazına ihtiyaç duyan birçok Avrupa ülkesinin bağlantılarını tamamen koparması mümkün değil. Diğer yandan Rusya'nın da sıkıntı yaşayan ekonomisine destek için gelire ihtiyacı var. Boris Johnson Avam Kamarası'ndaki konuşmasında, Putin'in yaptıklarının Rusya için bir felaket olacağı, ülkeyi daha da yoksullaştıracağı ve bir 'parya devlet' haline dönüştüreceğinin farkında olup olmadığını soruyordu. Tepkisinin, Rus Devlet Başkanına, oligarklarına ve devlet aygıtına gerçekten zarar vermesini sağlamak için Batı'nın aynı tutumu izlemesi gerekiyor."
Belçika gazetesi De Standaard da, Berlin'in Rus doğal gazını Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya taşıyacak Kuzey Akım 2 boru hattı projesinin durdurmasının işe yaramayacağı görüşünde.
"Moskova'daki iktidar sahipleri, saygısız tutumları ile bağlantılı acıları bir gülümseme ile karşılamaya hazır görünüyorlar. Rusya'ya karşı izlenecek ağır bir tutumun bedelini ödeme konusunda Batılı ülkeler ve onların halklarının zayıf olduğunu varsayıyorlar. Gerçekten de, Kuzey Akım 2 boru hattı projesinin durdurulması, Rusları pek caydırmayacak. Eski Devlet Başkanı Dimitri Medvedev de Avrupa'nın zaten artan gaz fiyatlarının iki katına çıkacağını öğrenmesi gerektiğini söyleyerek, alay etti."
Çekya'nın muhafazakar gazetesi Lidove Noviny de Rusya'ya uygulanan yaptırımların ne kadar etkili olduğunu sorguluyor.
"AB ülkeleri Rusya'ya karşı yaptırımları oybirliğiyle kabul etti. İdeolojik farklılıklara rağmen, birlikte hareket etmek artı puan. Yaptırımlar, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in krizi daha da tırmandırmasını önlemeyi öngörüyor. Ancak bu bir istek olmaktan öteye geçemiyor. Yerçekimi nasıl doğal bir olguysa, Putin de bu tür tedbirlere alışık. Ama Kremlin'in şefi Ukrayna'yı etkisiz hale getirmeye karar vermişse, yaptırımlar caydırıcı olamayacak."
İspanyol El País gazetesi de Ukrayna krizinin Avrupa'daki barış, istikrar ve demokrasiyi de tehlikeye attığını ifade ediyor.
"Baltık devletleri ile Polonya da Rusya Devlet Başkanı Putin'in listesinde yer alıyor. Putin'in ideal hedefi, 1990 yılında Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesi ile başlayan NATO'nun genişlemesini geriye almak. Uluslararası hukuk ve dünya düzeni açısından bu kadar ileri giden birisini bulmak istiyorsanız, 1930'lu yıllara geri dönmelisiniz. Putin, askeri yeteneklerini yeniden kazanması sayesinde komşularına ve uluslararası topluma şantaj yapmak için Rusya Federasyonu hükümetini bir araç olarak suistimal ediyor. Putin'in çift yönlü savaşı, derhal ve caydırıcı bir cevabı gerektiriyor. AB ve ortakları, burada diplomatik faaliyetleri de artık yürürlüğe giren inandırıcı yaptırım düzenlemesini de ihtimal dışı bırakmamalı. Burada sadece Ukrayna'nın güvenliği ve toprak bütünlüğü değil, Avrupa kıtasındaki barış, istikrar ve demokrasinin muhafaza edilmesi de tehlikede."
dpa/JD, SSB
© Deutsche Welle Türkçe