Bayraktar, Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nden gönderilen iddianamenin tarihinin 16 Mart 2010 olduğunu belirterek, iddianamenin dokuz yıl bekletildikten sonra devreye sokulmasını “Giderek artan işçi direnişlerinden duyulan korku ve tarihsel kinden başka bir şeyle açıklanamaz” sözleriyle değerlendirdi.
Gezi eylemleri hakkında altı yıl sonra davalar açılmasının arkasındaki siyasal amaç ile Tekel işçileri hakkında dokuz yıl sonra açılan bu davanın amacının aynı olduğunu söyleyen Bayraktar, “Baskı, tehdit ve yıldırma. AKP iktidar odağı belli ki hâlâ unutamamış Tekel işçilerinin direnişini. Yeni direnişlerin korkusuyla eski direnişlerin hesabını güncellemeye çalışıyor. Korkunun yanındaki çaresizliğini sergiliyor” dedi.
İddianameyle birlikte Bayraktar’a tebliğ edilen "Yargılamada Hedef Süre Formu"nda, “Yargılamanın azami 75 günde tamamlanması hedeflenmekte olup, bu hedefin gerçekleştirilmesinde tarafların ve avukatların katkı ve desteği büyük önem arz etmektedir. Taraflardan kaynaklanan sebeplerden meydana gelen gecikmelerin hedef sürenin hesabında dikkate alınmadığı da göz önünde bulundurularak, bu hususlara hassasiyet göstermenizi rica ediyoruz. 28.03.2019” ifadeleri yer alıyor.
Yargıda gecikmenin sebebi olarak tarafları işaret eden mahkemenin davanın ilk duruşması için tayin ettiği tarih ise 27 Haziran 2019.
Diken'in haberine göre Bayraktar, “Yargı kurumlarını siyasi iktidara, giderek iktidar partisine bağlamak, hakim ve savcıları iktidarın memurlarına dönüştürmek için altüst eden, yapı-bozuma uğratan iktidarın ‘yargıda hedef süre’ aldatmacasının nasıl bir komediye dönüştüğünün de resmidir bu yazı. 27 Haziran günü Ankara Adliyesi’nde olacağız; Tekel direnişini bir kez daha hatırlatacağız” dedi.