Gündem

TBMM Araştırma Komisyonu erkeklere sordu: Kadınlar neden şiddet görüyor?

Erkekler, eşlerini kontrol etme araçları olarak cep telefonunu, parayı ve erkeğe yüklenen toplumsal rolleri kullanıyor

20 Nisan 2015 16:56

“TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi” amacıyla kurulan komisyonun taslak raporunda yer alan araştırma sonuçlarına göre, erkeklerin yüzde 28,5’i “kadınların hak ettikleri”, yüzde 27,8’i ise “saygısız davrandıkları” için şiddet gördüğünü söyledi.

Zete’de yer alan habere göre, şiddet uyguladıktan sonra pişman olup olmadıkları sorusuna sadece yüzde 14’ü “hayır” yanıtı veriyor. Raporda bu sonuç, “Şiddet uygulamanın meşru bir davranış olmadığını ama mecbur kaldıklarını, kendilerini başka türlü ifade edemediklerini açıkça ortaya koymaktadır” diye yorumlandı.

 

Erkekler: Şiddet büyütülecek bir şey değil

 

Taslak raporda, kadın ve erkek arasında şiddet algısındaki farklılara yer veriliyor. Buna göre, erkeklerin birçoğu fiziksel şiddetin doğru olmadığını ifade ediyor. Ancak, “sözlü şiddetin farkına varmadıklarını”, “eşlerinin bu durumu çok abarttıklarını” ifade ediyorlar.

Kadınlar ise, maruz kaldığı şiddeti, “insanlık suçu” olduğunu söylüyor. Buna karşın erkek, “sorumlulukları ve kültürel normlar gereği” şiddet uyguladığını ve bunun “büyütülecek bir şey olmadığını” düşünüyor. Raporda yer alan bölüm şeyle:

 

‘Ev halkını terbiye etmek için’

 

Aile içi şiddete en fazla kadınlar ve çocuklar maruz kalmaktadır. Erkek bireyler, “terbiye amaçlı” şiddete başvurduklarını belirtmektedir. Dolayısıyla, erkekler ev halkının terbiye edilmesinde kendisini sorumlu görmekte ve uyguladıkları şiddeti “terbiye amaçlı””olarak tanımlamaktadır. Oysa, aile birlik, beraberlik ve güven duygusunun en yoğun yaşandığı yerdir. Burada yaşanan şiddet ile aile dinamikleri zarar görmekte ve sağlıksız nesiller yetişmektedir.

Aile içi şiddete başvurma nedenleri araştırıldığında, erkeklerin yüzde 28,5’i “kadınların hak ettikleri için şiddet gördüğünü”, yüzde 27,8’i ise “saygısız davrandıkları için şiddet gördüğünü” belirtmiştir. Ancak, şiddet uyguladıktan sonra pişman olup olmadıkları sorulduğunda sadece yüzde 14’ü “hayır” cevabını vermiştir. Bu sonuç, şiddet uygulamanın “meşru bir davranış olmadığını ama mecbur kaldıklarını”, “kendilerini başka türlü ifade edemediklerini” açıkça ortaya koymaktadır.

 

‘Katil koca suçu öldürdüğü karısına atıyor’

 

KSGM tarafından Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’ne 2014 yılında yaptırılan, “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırmasında” erkeklerin bakış açısından kadına yönelik şiddet sorgulanmıştır. Bu çerçevede, araştırma kapsamında görüşülen erkekler, şiddetin nedenlerini; güç ilişkilerinin sonucu olarak şiddetin yaşanması, toplumun şiddete toleransı ve şiddetin meşruluğu, erkeklerin aldatılma ve namus algısı, kadınların itaat etmemesi ve haklarının bilincinde olması ile erkeklerin evi geçindirme sorumlulukları gibi başlıklar altında dile getirmiştir. Ayrıca eşini öldürdüğü ya da yaraladığı için cezaevinde olan erkeklerin eşlerini yaralama/öldürme ile sonuçlanan olayları aktarımlarında, öldürülen kadının suçlanması ve cinayete bir gerekçe gösterilmeye çalışılması göze çarpmaktadır.

 

‘Boşanmak istemek cinayet sebebi’

 

Yine KSGM tarafından yaptırılan 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Etki Analizi Araştırması’nda da benzer tespitler ortaya çıkmıştır. Analiz araştırmasında, söz konusu Kanun kapsamında hakkında önleyici tedbir kararı verilen erkeklere, göstermiş oldukları şiddetin gerekçesi sorulduğunda; şikâyet eden kişinin kendisini dinlemediği, ev içi sorumluluklarını yerine getirmediği, kendisine kötü söz söylediği, çok konuştuğu/söylendiği, kendisinden ayrılmak istediği ve kıskançlık gibi gerekçeler sunulmuştur.

ASPB’ye bağlı Ankara Şiddet Önleme ve İzleme Merkezinde (ŞÖNİM), 6284 sayılı Kanun kapsamında, hakkında önleyici tedbir kararı verilen erkeklere yönelik yürütülen rehabilitasyon çalışması sonucunda da erkeklerin kadına yönelik şiddet algısına ilişkin veriler elde edilmiştir. Bu çerçevede:

 

‘Kadının namusunu mutlak erkek korumalı’

 

Çalışmada yer alan erkeklerin büyük bir bölümü erkek ve erkeklik kavramlarını; güçlü, kadının ve çocuğun koruyucusu, evinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayan, sahip çıkan, kontrol eden gibi kavramlarla açıklamaktadırlar.

Namus kavramına dair, “kadının namusunu mutlaka erkek korumalıdır” anlayışı yaygınken; “kıskançlık” kavramı sevginin bir belirtisi ve sonucu olarak düşünülmektedir.

Erkeklerin kontrol etme araçları olarak; cep telefonunu, parayı ve erkeğe yüklenen toplumsal rolleri (güç, sahip olma) yaygın olarak kullandıkları tespiti yapılmıştır.