Gündem

"Tayyipler Âlemi, güçlü mizahçıların aklından ve yetenekli çizerlerin kaleminden çıkmış sevimli bir şakaydı; şimdiyse gerçek bir tehlike"

Mine Söğüt: Bu da bize kapak olsun

14 Temmuz 2018 02:23

Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, Penguen dergisinin kapağında 13 yıl önce yayınlanan ‘Tayyipler Âlemi’ karikatürünün yer aldığı bir pankartı mezuniyet törenlerinde taşımalarının ardından ODTÜ’lü öğrencilerin tutuklanmasıyla ilgili olarak "O zamanlar o mizah dergisinin kapağındaki Tayyipler Âlemi...  Güçlü mizahçıların aklından ve yetenekli çizerlerin kaleminden çıkmış sevimli bir şakaydı; şimdiyse Cumhurbaşkanlığı’na bağlanan kurumlarla ve verilen yetkilerle birlikte gerçek bir tehlike" yorumunda bulundu. 

"Bundan sonra hep birlikte uzun bir süre Tayyipler Âlemi’nde yaşayacağız. Bu da bize kapak olsun” diyen Söğüt, öğrencilerin tutuklanmasına kapsamlı bir tepki gösterilmemesini de eleştirdi. Mine Söğüt’ün Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (13 Temmuz) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:

Dört öğrenci... ODTÜ mezuniyet töreninde... Penguen dergisinin 13 yıl önce kapağında yayımladığı bir karikatürü pankart olarak taşıdıkları için... Tayyip Erdoğan’a hakaretten... Resmen... Tutuklandılar. 
Sadece gözaltına alınmadılar. Sadece ifadeleri alınmadı. Haklarında sadece soruşturma başlatılmadı. 
Savcının karşısına çıkarıldılar. Mahkemeye sevk edildiler. Ve hapse atıldılar.
Şu anda içerdeler. Öğrenciler. Mezuniyet töreninde Tayyip Erdoğan’la ilgili bir karikatürü pankart yapıp taşıdılar diye. 
Ve yer yerinden oynamadı. 
Ve yer yerinden oynamadı. 
Ve yer yerinden oynamadı. 
O karikatür bundan 12 yıl önce yargılanıp muhteşem bir kararla beraat etmişti. 
O kararda: 
“Geniş kitlelere ulaşan karikatürlerle ilgili davada, hukuka ve adalete duyulan güvenin sarsılmaması için hâkim siyasi bir refleksle hareket etmemeli” denmişti. 
“İnsanlar karikatürler nedeniyle gülünç duruma düşebilir. Bu durum karşısında kişilik haklarının ihlal edildiği her zaman ileri sürülebilir. O zaman da karikatürün aslında bir sanat türü olmadığı, sadece hakaret etmenin bir yolu olduğu sonucu çıkar ki bu sonuç da karikatürü tamamen yasaklamayı gerektirir” denmişti. 
“Bilim insanları ve sanatçıları, düşünürleri, yazarları, şairleri tazminat silahı ile susturulmuş bir toplumda ilerlemeyi sağlayacak fikir zenginliği ortamının oluşması beklenemez” denmişti. 
“Fikir öyle bir şeydir ki, kimine göre doğru olan öbürünün doğrusu olmamaktadır. Hatta bu doğrular zamana göre kişinin kendisinde bile değişebilmektedir” denmişti. 
“Düşünce ve fikirler olumluyu değil, olumsuzu da içerebilir. İncitici, aykırı veendişe yaratıcı da olabilir. Önemli olan değer yargılarına ilişkin düşünce ve fikirlerin serbestçe ifade edilebilmesidir” denmişti. 
“Çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereği olduğu için demokratik toplumun temel taşlarından biri, hatta en önemlisi düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüdür” denmişti. 
Ve denmişti ki... 
“Toplumu etkileme ve ileriye götürme gücüne sahip olan davacının, sahip oldukları güç nispetinde eleştiriye açık olması ve katlanması gerekir. Bu nedenle karikatürlerin hakaret amacı taşımadığı, kişilik haklarını ihlal etmediği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.” 
Mahkemeden bu karar çıktığında şu anda hapiste olan çocuklar daha ilkokuldaydılar. 
Davalı başbakandı. 
O çocuklar büyüdüler ve ODTÜ’den mezun oldular. 
O başbakan rejimi değiştirdi ülkeye Başkan oldu. 
Eğitimden sanata tüm yetkileri kendinde topladığının ertesi günü de iktidarın mahkemeleri o çocukları hapse attı. 
Tekrarlayın... içinizden, dışınızdan tekrarlayın bu cümleyi. 
13 yıl önce... 13 yıl önce... 13 yıl önce basılan ve zamanında yargılanıp aklanan bir mizah dergisi kapağından... O kapaktan... O kapaktan... O kapaktan... Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiler diye....ODTÜ mezunu gencecik öğrenciler... Şu anda içerdeler. İçerdeler. İçerdeler. 
Siz de sanmayın ki dışarıdasınız. 
Hepimiz içerideyiz. İşin içindeyiz. O çocukları hapse gönderen iradenin karşısında tüm aklımızla ve vicdanımızla ve öfkemizle dikilemediğimiz için... 
Gözümüzün içine baka baka olağanlaştırılmış bir hukuksuzluğa, toplama kamplarındaki tutsaklar gibi kör ve sağır ve korkak kaldığımız için... 
İçerdeyiz, yerin dibindeyiz.
Üstelik o zamanlar o mizah dergisinin kapağındaki Tayyipler Âlemi... 
Güçlü mizahçıların aklından ve yetenekli çizerlerin kaleminden çıkmış sevimli bir şakaydı; 
Şimdiyse Cumhurbaşkanlığı’na bağlanan kurumlarla ve verilen yetkilerle birlikte gerçek bir tehlike. 
Bundan sonra hep birlikte uzun bir süre Tayyipler Âlemi’nde yaşayacağız. 
Bu da bize kapak olsun.