Politika

Tartışmadan çok şey öğrenildi

CHP'li Kılıçdaroğlu ile AKP'li Fırat'ın tartışmasından, kamuoyu, şimdiye kadar bilinmeyen bazı şeylerden haberdar oldu.

26 Eylül 2008 03:00

Türk siyasi tarihinde, Meclis çatısı altında ve bir moderatör hakemliğinde ilk kez gerçekleşen AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki “siyasi düello” dün yapıldı. Gazeteci Uğur Dündar’ın yönettiği 1.5 saatlik tartışma sonucu, taraflar el sıkışarak gazetecilere poz verseler de, çıkışta “ikna olmadıklarını” söyledi karşılıklı istifa taleplerini yineledi.

Kontrolörü şikâyet etti 7 sülalesi araştırıldı’

TBMM basın toplantısı salonunda dün 14.30’da başlayan toplantıda tarafların birbirlerine “sayın” diye hitap ederken, daha önce kullandıkları ağır ifadeleri içeren üsluptan uzak durmaya çalıştıkları gözlendi.
Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği iddialar ve Fırat’ın yanıtları ana hatlarıyla şöyle:

KILIÇDAROĞLU: Ukrayna hükümeti, MENAS’ın gönderdiği faturaların sahte olduğunu bildirdiği ve bu arkadaşımız olayı araştırdığı için, Fırat, Gümrük Müfettişi Bayram Çolak hakkında, Başbakanlık Teftiş Kurulu’na şikayet dilekçesi verip haksız malvarlığına sahip olduğunu öne sürdü. Başbakan onay verdi, teftiş kurulu Çolak’ın yedi sülalesini araştırdı. Soruşturma yapılmasına gerek olmadığına karar verdi. Muhbir ben değilim. Ama Fırat bununla yetinmeyip, görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle Çolak’ı mahkemeye veriyor. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi de beraat kararı veriyor. Sormak isterim, kim müfteridir? Benim söylediklerimin hepsi doğru çıktı.

CHP’den aday adayı

FIRAT:
Ben hiçbir zaman Sayın Kılıçdaroğlu’na muhbir demedim, müfteri dedim. Bu tahkikatı yürüten kişi, 2002 ve 2007 seçimlerinde kendi partisinin Diyarbakır aday adayı mıydı? Adaysa organik bağı vardır. Doğru, hakkımda haksız bir iddia olduğu kanısıyla hakkımı yetkili merciler nezdinde kullandım. Adı geçen şahıs da kardeşi, eşi ve çocuklarıyla beraber Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvuruyor, ‘Fırat şahsiyetimizi zedelemiştir’ diyerek manevi tazminat davası açıyor, ama mahkeme reddediyor. Hayali ihracatı hemen burada ispat ederse ben istifa mektubumu size sunacağım.

KILIÇDAROĞLU: Aday adayı olmuştur, doğrudur. Halka doğruları söyleyeceğiz. Sadece CHP’den değil, AKP’den de adaylar vardı.

Hayali ihracata prim aldı

KILIÇDAROĞLU:
MENAS Mersin’de ihracat yapıyor. İhracat yaptığı için de KDV iadesi veya devletten teşvik alıyorlar. Fakat ihracattan sonra beklenen dövizler Türkiye’ye gelmiyor. Hazine Müsteşarlığı’nda bir arkadaş, Orhan Tur, Hazine kontrolörü olayı soruşturuyor.
Düzenlenen rapor sonucu diyor ki, ‘ihracat yapılmış gibi gösteriliyor, ama dövizler Türkiye’ye dışarıdan gelmiyor, dövizi Türkiye’den topluyorlar, Mersin Serbest Bölge’ye yatırıyorlar, bunu dışarıdan döviz geldi diye Merkez Bankası’na (MB) veriyorlar, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu alıyorlar. İddia bu. Şirkete sorulunca, ‘biz bu konuda MB’yi mahkemeye verdik, haksız işlemle karşı karşıyayız, bu parayı alacağız’ diyor. Mersin İdare Mahkemesi oybirliğiyle, ihracata ödenen parasal ihracat teşviklerine dahil DFİF priminin gerçekte ihracat işlemleri yapmadan, para transferleri suretiyle haksız elde edildiği sabit olduğundan dava konusu işlemde hukuka aykırılık yoktur’ kararı alıyor. Şirket itiraz ediyor ama Danıştay 10. Daire de 21 Mart 2006’da kararı onuyor. Karar kesinleşti ve hayali ihracatın yapıldığı dönem Fırat şirketin başkanvekili.

Takipsizlik var

FIRAT: CHP ile organik bağı olan bu kontrolörün raporu Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’na da gidiyor ve soruşturma sonucu 22 Mart 2007 tarihinde takipsizlikle sonuçlanıyor.
Gümrük idaresi itiraz edince bu karar Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi’ne gidiyor, onlar da bu kararı tasdik ediyor. 1996’da milletvekili olduğum andan itibaren yönetim kurulundan çekildim.
FIRAT: Bu kadar ciddi bir işlem yaparken, çok araştırma yapmadan ‘acaba bizim tosun, yani yakınımız olan müfettişin verdiği rapor acaba ne oldu?’ dememişler. Eğer zahmet edip Mersin Başsavcılığı’ndan bu konudaki hükmün ne olduğunu isteseydi, bu belgeler eline geçerdi ve inanıyorum ki Kılıçdaroğlu hakkımda böyle bir ithamda bulunmazdı.

Çok şey öğrendik

- Kılıçdaroğlu, Fırat’ın eski ortağı olduğunu söylediği MENAS şirketinin hayali ihracat yaptığını idda etti. Kılıçdaroğlu daha sonra, idare mahkemesi ve Danıştay kararlarını göstererek, iddiasıyla ilgili belgeleri ortaya koydu. Ancak Fırat, idari yargının değil, adli yargının verdiği takipsizlik kararlarını gösterdi
- Kılıçdaroğlu, MENAS’a ait bir TIR’da yakalanan eroin sonrası Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne yazılan “her türlü engelleyici işlemin durdurulması” istemini içeren yazıyı gösterdi. Bu belgenin altında, o tarihte şirketle bağı olmadığını söyleyen Fırat ve vekilinin adı yer alıyor.
- Kılıçdaroğlu, Fırat’ın MENAS’tan ayrılmasından 8 ay sonra, Vatan gazetesinin yakalanan eroinle ilgili sorusu üzerine notere gidildiğini anlatarak, ortaklıktan ayrılması için bu kadar beklenmesinin dikkat çekici olduğunu söyledi. Fırat ise daha önce ortaklıktan ayrıldığı ve hissesine düşen paranın hesabına gönderildiğini savundu.
- Kılıçdaroğlu’nun bir başka iddiası ise, MENAS’ın Ukrayna’ya yaptığı ihracatta çifte fatura kesildiği oldu. Fırat bu iddiaya yanıt vermedi.

‘Takipsizlik gerekçesi zamanaşımından’

KILIÇDAROĞLU: Birimiz elmadan bahsederken, birimiz armuttan bahsediyor. Ben daha önce Sayın Fırat’ın açıkladığı rapordan hiç söz etmedim. O rapor gitmiş, zaten aklanmış. Benim orada söyleyecek sözüm yok. O raporla ilgili dosya, kaçakçılığın men ve takibine ilişkin dosyadır. Savcı da takipsizlik kararı vermiştir, doğrudur. Ama hangi gerekçeyle, biliyor musunuz? Dosya zaman aşımına uğradığı için. Kaç bürokrat dosyayı zaman aşımına uğratırsa ve savcılık suç olsa dahi yapacak işlem yoktur derse, geriye dönüp hesap sormaz mısınız? Zaman aşımına uğrayanlar terfi ettiriliyor. Ben özellikle Hazine kontrolörü Tur’un 24 Ekim 2000 günlü 144/9 sayılı raporundan bahsediyorum.
Siyasetle ilgisi yok bu kişinin. Raporda gümrük müfettişi, MENAS‘ın İngiltere’ye gönderdiği malları soruyor. Hayali ihracatın yapıldığı tarihte Fırat, şirketin yönetiminde en büyük ortak.

FIRAT: Çok üzgünüm, bu konuya gireceğini tahmin etmemiştim. Şimdi bu raporda bahsedilen mal nereye gidiyordu, teftiş raporu neydi, Ukrayna’ydı. Şimdi neredeyiz, döndük İngiltere’ye. Birden Danıştay kararları. Bakıyorum, 2003 tarihinde ihracat olmuş. 2003 tarihinde yapılmış bir ihracatı Danıştay nasıl görüp karara bağlamış? Bu kararla bölge idare mahkemesinin kararı da tutmuyor. Şimdi bir de zaman aşımı dediniz. Çok çok ayrı. Lütfen sahte belge göstermeyin ve yalan beyanda bulunmayın.

‘MENAS için 4 rapor var’

KILIÇDAROĞLU: MENAS şirketiyle ilgili 4 rapor var. Benim hayali ihracat nedeniyle saptadığım 24 Ekim 2000 tarihli rapor. Bu rapor gizleniyor. Bakın, bu rapor MASAK’a, Maliye Bakanlığı’na gitti. Onlar ne yaptılar, bilmiyorum. O raporu söylüyorum, hayali ihracat burada. Ben hiçbir zaman, hiçbir toplantıda Ukrayna’ya yapılan ihracatla ilgili bir şey söylemedim. Hayali ihracat var mı, yok mu, yaptın mı yapmadın mı? Sizdeki rapor bende yok, verin inceleyelim.

Kırmızı Hat yazısı

KILIÇDAROĞLU:
29 Şubat 2008’de 87 kilo eroinin yakalandığı kesin. Hiçbir tereddüt yok. Bu olay aslında Vatan gazetesinde yayınlandı ‘Eroin TIR’ının sırrı’ diye.
Ne zaman, 10 Mayıs 2008’de. Ben bu haberi okudum, Fırat’ın açıklamaları vardı, ‘oradan ayrıldım’ diye, dolayısıyla bir şey yapmadım. Fakat bir süre sonra elime bir belge geçti. Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne yazılmış, iadeli taahhütlü bir belge, belgenin altında bir ifade var.
Çolak’ın raporundan beraat edildiği belirtiliyor ve ‘idarenizdeki engelleyici her türlü işlemin durdurularak sonuçtan tarafımıza bilgi verilmesi’ deniyor. Bu, ‘sınırdan geçerken bizim araçları aramayın, artık biz beraat ettik” anlamına geliyor. Önemli olan, yazının altında şirket ortağı Abdülkadir Gürüz ile Fırat’ın ismi. İktidardaki partinin yöneticisinin adı bu yazıda yer alırsa, kim hangi gerekçeyle el koyabilir? Sayın Fırat siyasi nüfuzunu kullanmıştır.

8 ay sonra noter onayı

KILIÇDAROĞLU: Fırat diyor ki, ‘ben 1 Eylül 2007’de ayrıldım.’ Ama aradan 8 ay geçiyor. Bir gün Vatan gazetesi bunu manşet yapıyor. 10 Mayıs 2008’de. 9 Mayıs’ta Vatan gazetesi sorunca ‘ben oradan ayrıldım’ diyor.
Sonra aynı gün, yani 8 ay sonra, 9 Mayıs’ta Mersin’de notere gidilip ayrıldığına dair işlem yaptırıyor. Ticaret sicili gazetesinde de bu 4 Haziran 2008’de yayınlanıyor. Fırat ‘şoför hapiste’ diyor. Siz bugüne kadar uyuşturucu baronlarının yakalandığını duyduğunuz mu? Van’da bir uyuşturucu baronunun silahlı adamlarıyla karakol basıp, polislerin burnunu altın kabzalı tabancayla kırdığını bilmiyor musunuz?
Onların bu işle hiç bağlantısı görülmüyor. Tüm dünyada bu böyle. Baba filmini, bu işlerin nasıl gittiğini hepimiz biliyoruz. Gümrükte bir deyim vardır, kırmızı, sarı ve yeşil hat. Yeşil hattaki araçlar hiç aranmaz, sarı hattakilerin evrakı kontrol edilir, kırmızı hattaki firmaların tamamı didik didik incelenir. MENAS kırmızı hatta olan bir firma. Niçin ‘kırmızı hattan çıkarın’ belgesinin altında Fırat’ın ismi var? ‘Ben şirketten ayrıldım’ diyor, notere 8 ay sonra geliyor.

Baron değil Mir’im

FIRAT: Ben ortaktım, ama hisselerimi 300 bin dolar karşılığı devrettim. Notere gitme tarihi Vatan gazetesinde çıkmayla aynıdır. Yurt dışındayken ulaşınca MENAS’a telefon ettim, onlar da o tarihte notere onaylatarak ayrılma kararımı Vatan’a gönderdi.
Benim hisselerimi sattığım ve banka hesabıma yatan tarih belli. Velev ki ortak oldum. Senede 1500 araçlık nakliye yapan bir firma bu. Ayrıca o TIR zaten takipteymiş. Ondan sonra da hep ‘baron’ diyor, aslında ben baron değilim, mirim. Mir bey demektir.