T24 - Beyazıt-Sultanahmet-Sirkeci'de yedi ay önce yolların trafiğe kapanmasıyla hamalların kat edeceği yol uzatı. Ancak ücret yine aynı.
Radikal gazetesinin haberine göre; Sultanahmet, Sirkeci ve Beyazıt’ı içine alan ‘Tarihi Yarımada’ geçen ocak ayında sabah 10’dan akşam 6’ya kadar araç trafiğine kapatıldı. Böylece turistlere Sultanahmet Camii, Ayasofya Müzesi, Yerebatan Sarnıcı ve Kapalıçarşı’yı daha rahat gezebilme imkânı verildi. Ancak bölgede yük taşıyıp ekmek peşinde olan hamallar durumdan rahatsız. Günde iki kez gelen, ambarlara mal getiren arabalar, trafiğe kapalı alanlara giremediği için malı sokak başlarında indiriyor.
Mesafe arttı, para aynı
Önceden bir hamal 300 metrelik yol yürürken, şimdi yaklaşık 1 kilometre yürümeye başladı. Ancak kazançları değişmedi. Hamallar taşıdıkları her yük için 5 - 7 lira kazanıyor. 200 - 250 kiloluk çuvalları ara yollarda, binaların üst katlarına sırtında taşıyor, pek çoğu el arabası bile kullanmıyor. Belediye araç trafiğine akşamüstü 6’dan sonra izin veriyor, ancak mallar öğlen 1’de ve akşamüstü 5’te geldiği için hamalların sorunu çözümsüz kalıyor. Yükçüler Derneği’nin ve derneğe bağlı tüm hamalların tek isteği işlerin yoğun olduğu ramazan döneminde, günde en azından bir saat mal getiren arabaların çarşıya girebilmesi. 50 yıldır hamallık yapan 66 yaşındaki hamalbaşı Hasan Güzel, bölük olarak nitelendirdikleri 168 kişilik grubu yönetiyor.
Güzel, “Turistlerin rahat dolaşması için yollar trafiğe kapatıldı. Biz de mecburen çok uzun yollara gidiyoruz ve bu ağırlıkları taşımak için aynı parayı alıyoruz” derken, korsan hamallara karşı da esnafı uyarıyor: “Daha ucuza taşıyorlar ama güvencesi yok. Malı alıp kaçabiliyorlar veya zarar verebiliyorlar.”
Üniversiteyi bırakıp hamallığa başlayan Recep Aydınkaya 30 yıldır baba mesleğini sürdürüyor.
Bütün piyasa ölüyor
Mecburiyetten değil severek, isteyerek bu işi yaptığını söyleyen, 250-300 kilo yükü Aksaray’a, Laleli’ye kadar taşıyabilen Aydınkaya “Kaldıramayacağı yükü Allah yüklemez insana” diyor. Çarşıdaki korsan hamallar ve kargolar nedeniyle piyasanın öldüğünü düşünen Recep Aydınkaya şunları söylüyor: “Eskiden hamallık at arabasıyla yapılırdı. Mal çuvallarla, sandıklarla götürülürdü. Şimdi poşetlerle götürülüyor. Bütün piyasa ölüyor.”