Nevruz Bayramı kutlamaları ve gündemdeki gelişmelere ilişkin Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) eş başkanları tarafından DTK binasında basın toplantısı düzenlendi. Düzenlenen toplantıda konuşan Aysel Tuğluk,
Toplantıya, DTK eş başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk ile BDP eş başkanları Gültan Kışanak ile Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve yazar Nuray Mert'in yanı sıra aralarında sivil toplum örgütü temsilcilerinin de bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. Basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda ilk olarak konuşan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Nevruz'un sürecin ruhuna uygun, Kürt halkının geleceğinin belirleneceği bir kutlama olacağını söyledi.
'Nevruz'u ezilenlerin, sömürülenlerin başkaldırısı olarak değerlendiriyoruz'
"Özgürlüklerin mücadelesinin Nevruz'u, Sayın Öcalan'ın özgürleşmesi için halkımızın direndiği, düşüncesini, duygusunu, çığlığını tüm dünyaya duyurduğu bir Newroz olarak görüyoruz" diyen Türk, şunları söyledi: "Yine Kürt halkını eşit ve onurlu yaşamı için kendi statüsünü belirleyecek bir Nevruz olarak değerlendiriyoruz. Bu nedenle bu yılki Nevruz'u bir bütün olarak halkımızla birlikte alanlarda özgürlük sesimizi, barış sesimizi, Kürt sorununun çözüm sürecini haykıracak bir Nevruz'a dönüştüreceğiz. Demokratik siyasetin daha güçlü bir şekilde artık sorunların çözüme katkı sunacak bir rol oynayacağı bir dönem olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu Nevruz'un ve Kürt mücadelesinin artık Kürt halkının bir bütün olarak omzunda olduğunun mesajının ortaya çıkacağı bir Nevruz olarak değerlendiriyoruz. Yine bu Nevruz'u ezilenlerin, sömürülenlerin başkaldırısı olarak. Yine Ortadoğu halklarının daha demokratik özgür bir geleceği için bir mesaj olarak değerlendiriyoruz."
'Nevruz yeni bir dönemin başlangıcı ve müjdecisi olacak'
Dicle Haber Ajansı'nda yer alan haberde, Kürt halkının yıllardır sürdürdüğü özgürlük mücadelesinin gelinen noktada çözümü dayattığını belirten Türk, Kürt sorununun çözümünün, Kürt halkının özgürlüğünün ve Türkiye'nin özgürlüğü anlamına geleceğine dikkat çekti. 2013 yılı Newroz'unu yeni bir dönemin başlangıcı ve müjdecisi olarak değerlendirdiklerini belirten Türk, "BDP, DTK ve bugün bizlerle dayanışma içerisinde olan bütün STK'lerin çabaları sonucunda bir Nevruz programı ortaya çıkarıldı. 42 ilimizde ve 130 merkezde 17 Mart'tan başlayarak, 21 Mart'a kadar Nevruz programları gündemleştirdik. Yurt dışındaki parti, kurum, şahsiyetleri Newroz'a davet etmek amacıyla 1950 davetiye bastık. Sayın Öcalan'ın da mesajından anlaşıldığı gibi artık klasik yöntemlerle değil, gerçekten bu süreci daha geniş bir perspektifle halkımızın huzuruna getireceğiz" dedi.
'Tarihi bir fırsat yakalanmıştır'
Türk'ün ardından konuşan Aysel Tuğluk ise, 2013 Nevruz'unun tarihsel anlam atfedilen son derece önemli bir Nevruz olacağını dile getirerek, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü konusunda yeniden tarihsel bir fırsatı yakalayacağımız bir sürecinin yaşandığını belirtti.
Bu yılki Nevruz'u tarihsel kılan en önemli nedenlerden birinin PKK lideri Abdullah Öcalan ile devlet arasında yaşanan ve diyalog süreci olarak ifade edilebilecek olan görüşmelerin olduğunu ifade eden Tuğluk, "Kürt demokratik kurum ve bileşenleri olarak başlatılan bu sürecin gerçek bir çözüme evirilmesi için, buradan özgürlükler ve demokrasinin kazanması için sürece dönek katkılarımızı, sorumlu yaklaşmamızı göstermeye devam edeceğiz. Kürt toplumunun, dostlarının bir kez daha alanlara çıkıp, bu sorununun diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesi konusundaki ısrarını, kararlılığını ifade edeceği bir Nevruz olacaktır. Sayın Öcalan'a özgürlük, Kürdistan'a statü talebini haykıracağı bir gün olacaktır. Gerçekten barış ama nasıl bir barış olacağı konusunda bir iradenin açığa çıkacağı bir Nevruz olacaktır" dedi.
Kürt sorununun demokratik ve diyalogla çözümü konusunda tarihi bir fırsatın belki de son kez yakalanmış olduğu belirten Tuğluk, şu değerlendirmede bulundu: "Ya bu sorunu cidden diyalogla çözüm yoluna koyacağız ya da yeniden bir kapışma yaşanacak ve hepimiz kaybedeceğiz. Biz hepimize kazandıracak şeyin, demokrasi ve demokratik çözüm olduğuna inanıyoruz. Demokratik çözüm için de çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu Nevruz Sayın Öcalan'ın özgürlüğünün talep edileceği bir Nevruz olacak. Eğer Kürtlerle barışmaktan, Kürt sorununun demokratik çözümünden bahsediliyorsa, tartışmasız bir aktör olduğu açığa çıkmış olan Sayın Öcalan'ın rolünü ve misyonunun oynayabileceği koşullarının yaratılması ve giderek artık devletin de Türkiye toplumunun da özgürlüğüne giden yolu açacak bir sürecin başlatılması gerektiğini düşünüyoruz. Toplumsal barış için bu gereklidir ve zorunludur düşüncesindeyiz. Türkiye kamuoyu bunu çok iyi bilmeli ki; Sayın Öcalan, sadece Kürtler için vazgeçilmez bir irade değildir, Türkler için de şanstır. Çünkü Sayın Öcalan Türkiye'den bakan Türkiyeli bir çözümden yana olan liderdir. İmralı'da başlatılan görüşmelerin de ana özünü bu oluşturmaktadır. Türkler ve Kürtlerin birlikte kazanacağı bir demokratik sistem önermesi söz konusudur. Umut ediyoruz ki; Sayın Öcalan tarafından yaratılan bu fırsat iyi değerlendirilir."
'İmralı'ya hangi amaçla yaklaşılıyor'
"İmralı'ya nasıl yaklaşıldığı" sorusunu soran Tuğluk, bu sorunun yanıtını aradıklarını belirterek, "Gerçekten İmralı'ya bir çözüm olarak mı yaklaşılıyor, yoksa işin içerisinde bir hesap kitap meselesi mi var? sorusu söz konusudur. Kürt kamuoyu da bu sormaktadır. İmralı'ya çözüm endeksli bir yaklaşım söz konusu olursa, gerçek bir demokratik çözümün olması çok yüksek olacaktır. Biz bu konuda Sayın Öcalan'ın ortaya koyduğu iradeyi çok önemli görüyoruz. Hepimiz açısından bir fırsat olarak görüyoruz. Yok bir takım hesaplar ve yaklaşımlar söz konusu ise, bu en baştan İmralı'dan geri dönecektir. Kürtler artık aldatılacak bir halk olmaktan çıkmıştır. O yüzden siyasi iktidarı ve devleti gerçekten hem siyasi olarak hem zihniyet olarak yeni bir pozisyon almaya davet ediyoruz. Hükümetin bir takım açıklamalarını sürece uygun olmadığını, zaten var olan kaygıları artırıcı olduğunu düşünüyoruz" diye belirtti.
'Bu sorunun adı Kürt sorunudur'
Demirtaş ise yaptığı konuşmada, şunları dile getirdi: "Unutulmasın ki, bu sorunun adı Kürt sorunudur ve sorunun kaynağı da Kürt halkının temel haklarının gasp edilmiş olmasıdır. İçinde demokrasi ve barış süreci barındırmayan bir süreç aldatma olur. Atılan her pratik adımın içinin doldurularak gitmesi, sürecin kaygılarını azaltacaktır. 1993'ten bu yana değişik ateşkesler, çözüm arayışları başarısızlıkla sonuçlanmış olsa da, bu kez iyi değerlendirilirse kalıcı bir barışın fırsatı vardır. Bütün analar akan kanın durmasını haklı olarak istiyorlar. Her şeyden önce bu savaşın en çok acısını çeken kadınların istemleri bizim için talimattır. Bizim barıştan anladığımız şey onurlu bir yaşamdır. Önemli olan kan akmadan, gözyaşı olmadan siyasi zeminde bütün sorunlarımızı tartışabilir hale getirmektir."