Tarih bölümünden mezun olan fakat dört sene boyunca KPSS’ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girip atanamayan bir öğretmen, “Ateist olmama rağmen atanması daha kolay olduğu için ilahiyat okudum” dedi.
"Okursun öğretmen olmak istersin ama istediğin ve başarılı olduğun branştan atamanı gerçekleştirmezler. Türkiye’nin eğitim sistemi yıllardır böyle" diyen öğretmen, "Ya da yılda bin kişi mezun veren bir fakülteden 5 kişinin ataması yapılır. Ben de atanamayan o öğretmenlerden biriydim. Belki de görece şanslıyım. Bir şekilde atanmayı başardım. Ya atanamayan öğretmenlere o şansı kim verecek?” ifadesini kullandı.
Gazeteduvar'dan Hacı Bişkin'in haberi şöyle:
Türkiye’de eğitim fakültelerinden mezun birçok öğretmen kadro açılmadığı için işini yapamıyor. ‘Atanamayan öğretmenler’ de çareyi yeni bir bölüm okumakta buluyor. Tarih bölümünden mezun olan fakat dört sene boyunca KPSS’ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girip atanamayan bir öğretmen, “Ateist olmama rağmen atanması daha kolay olduğu için ilahiyat okudum” diyor.
"İlahiyatı bitirdim, hemen atandım"
Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdikten sonra öğretmen olmak için formasyon aldığını, öğrenimini bitirdikten sonra dört sene boyunca KPSS’ye girdiğini ve atanamadığını söyleyen bir öğretmen hikâyesini şu sözlerle anlatıyor: “Tarih bölümünü isteyerek ve severek okudum. Bana Osmanlı tarihini en ince ayrıntısına kadar sorsalar bilirim. Ama ne yazık ki tarih öğretmenliğine verilen değer ortada. Bu yüzden öğrenciler istediği bölümü okuyamıyor, daha kolay nasıl atanırım diye düşünüyor. Ben de senelerce atanamadım. Her gün daha kolay nasıl atanırım diye düşündüm. Evet tıp kazanabilecek kadar iyi değildim. Hukuk okuyup avukat da olamadım. Ama tarih bölümünü kazandığım sene başarı sıralamam Türkiye ortalamasının üzerindeydi. Bu bölümden atanamayınca pek çok öğretmen gibi benim de psikolojim bozuldu. Okursun öğretmen olmak istersin ama istediğin ve başarılı olduğun branştan atamanı gerçekleştirmezler. Türkiye’nin eğitim sistemi yıllardır böyle. Ya da yılda bin kişi mezun veren bir fakülteden 5 kişinin ataması yapılır. Ben de atanamayan o öğretmenlerden biriydim. Belki de görece şanslıyım. Bir şekilde atanmayı başardım. Ya atanamayan öğretmenlere o şansı kim verecek?”
"Ateist olmak din dersi vermeye engel değil"
Din dersleri vermek için ateist olmanın engel olmadığını söyleyen genç öğretmen, sözlerine şöyle devam ediyor: “Üniversiteyi bitirip dört sene atanamayınca kendi kendime düşünüp bir karar verdim. Bu saatten sonra inşaatta çalışmak da zor olurdu. Ailemin yanına gidip gelen misafirlerin ‘Hâlâ atanamadın mı’ sorularını dinlemek de zor olurdu. Baktım atanmak için en iyi yol ilahiyat fakültesi okumak. Yıllar sonra tekrar üniversiteye giriş için ilk basamak olan YGS’ye (Yatay Geçiş Sınavı) girdim. Hiç beklemediğim kadar yüksek bir puan aldım. Tercih zamanı geldiğinde ilk işim ilahiyat fakültesini yazmak oldu. Memleketime yakın bir üniversitede yeni bir üniversite okudum. Yani o zamana kadar hiç namaz kılmazdım. Tarih bölümü okurken Osmanlı Türkçesi dersi alıyorduk. Arapça’ya âşinâydım. Bu yüzden ilahiyatta hiç zorlanmadım. Üniversiteye giderken aynı zamanda ücretli öğretmenlik de yapıyordum. Böylece ikinci üniversitede maddi zorluk çekmedim. İlahiyattan mezun olduğum ilk sene atandım. Karışık duygular içerisindeyim. Şunu da gayet iyi anladım: Ateist olmak din derslerini vermek için bir engel değilmiş.”
Haberin tamamını okumak için tıklayın