Gündem

"Talabani'nin ölümüyle Barzani, gerektiğinde iyi polis - kötü polis oynayacak ortağından mahrum kaldı"

"İşin ilginç yanı, Talabani'nin vefat ettiği gün Barzani'nin Kerkük'e gitmiş olmasıydı"

04 Ekim 2017 12:26

Hürriyet yazarı Murat Yetkin, dün Almanya'da yaşamını yitiren KYB lideri Celal Talabani’nin ölümünün sadece Kürt siyaset sahnesini IKBY Başkanı Mesud Barzani’ye bırakmakla kalmadığını; aynı zamanda Barzani’yi iyi polis - kötü polis oynayacak ortağından da mahrum ettiğini ileri sürdü.

Talabani’nin vefat ettiği gün Barzani’nin Kerkük’e gittiğini belirten Yetkin, "Malum, Kerkük valisi Necmeddin Kerim referandumdan yana olması nedeniyle Bağdat hükümetinde görevden alınmasına rağmen, fiilen iş başındaydı. Kerim, Talabani’nin partisindeki en yakın arkadaşlarından ve şahsi dostlarındandı ama referandum konusunda Talabani’nin değil, Barzani’nin yanında yer almıştı" diye yazdı.

Murat Yetkin’in "Talabani ve Kürt siyasetinde bir dönemin son" başlığıyla (4 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Kürt siyasetinin “Mam Celal” Celal Amcası, Celal Talabani’nin dün 3 Ekim’de 84 yaşında öldüğü haberi tam da bir ömür boyu siyasi hasmı olan Mesud Barzani’nin 25 Ekim’de Irak’tan bağımsızlık referandumunu uluslararası planda tanıtmaya çabaladığı sırada geldi.

Bu vefat, yalnızca Kürt siyaset sahnesini yalnızca Barzani’ye bırakmakla kalmadı, aynı zamanda Barzani’yi gerektiğinde iyi polis - kötü polis oynayacak ortağından da mahrum bıraktı.

İşin ilginç yanı, Talabani’nin vefat ettiği gün Barzani’nin Kerkük’e gitmiş olmasıydı. Malum, Kerkük valisi Necmeddin Kerim referandumdan yana olması nedeniyle Bağdat hükümetinde görevden alınmasına rağmen, fiilen iş başındaydı.

Necmeddin Kerim, Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) partisindeki en yakın arkadaşlarından ve şahsi dostlarındandı ama referandum konusunda Talabani’nin değil, Barzani’nin yanında yer almıştı. Nitekim bir gün önce Talabani’nin eşi Hero Talabani, referandum nedeniyle Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Türkiye ve İran başta olmak üzere uluslararası planda yaşadığı yalnızlıktan dolayı Barzani’yi sorumlu tutmuş, “Hatalarının bedelini halkımız ödüyor” demişti.

Necmeddin Kerim’in bir özelliği daha vardı. Çuval hadisesini hatırlıyorsunuz. Hani Irak’ın ABD tarafından işgalinin başlamasından kısa süre sonra Süleymaniye’de görevli Türk askerlerinin Amerikan askerleri tarafından tutuklanması ile patlayan skandalı… İşte o olayda Türk askerlerini “terörist eyleme hazırlanıyorlar” diye ihbar eden Talabani’nin istihbarat servisiydi. Öne sürdükleri gerekçe ise Necmeddin Kerim’e suikast hazırladıkları iddiasıydı.

Nereden, nereye değil mi?

Irak Kürtleri ABD’nin Irak’ı işgalindeki işbirlikçi rollerinin karşılığını 2005’te aldı. Talabani Irak Cumhurbaşkanı oldu, Barzani de yeniden özerkliğine kavuşan

Kürdistan Bölgesel Yönetiminin (KBY) başkanı oldu.

Kürdistan Bölgesel Yönetiminin kuruluşu, Körfez Savaşı ardından 1992’de ABD, İngiltere ve Fransa’nın baskısıyla Saddam Hüseyin tarafından onaylanmıştı aslında.

Aynı yıl, yani 1992’nin Temmuz ayında Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel’in şiddetle itirazına rağmen Barzani ve Talabani’yi Çankaya Köşkünde ağırlamış ve ikisine de Türk pasaportu vermişti.

Bir sonraki yıl, 1993’te Talabani Türkiye’nin önemli bir sorunu konusunda devreye girmişti. Abdullah Öcalan ağzından PKK’nın “tek taraflı ateşkes” ilan etmesinde Talabani’nin önemli, payı olmuştu; basın toplantısında da yanına oturdu. O yıl Mayıs ayında PKK militanları 33 silahsız eri şehit etmemiş olsaydı, belki de kan o zaman duracak, Türkiye ve bölge tarihi başka akacaktı, ama olmadı.

1993’te Türkiye’de PKK terörünün durması için çalışan Talabani ile, on yıl sonra 2003’te Türk askerini Amerikalılara hedef yapan Talabani aynı kişiydi.

Hayatı Kürt davası içinde geçmişti. 1950’de o zaman Molla Mustafa Barzani’nin önderliğindeki Kürdistan Demokratik Partisi'ne (KDP) katılıp gençlik kollarını kurduğu zaman henüz 17 yaşındaydı. Onu önce Şam, sonra Bağdat’a hukuk öğrenimine gönderen de baba Barzani olmuştu. 1961’de bir yandan İran diğer yandan da –o zaman İran ile dost olan- ittifak içinde olan- İsrail’in desteğiyle başlayan Kürt ayaklanmasında savaşçı olarak yer aldı. Sonra 1970’lerin başındaki ayaklanmada da… Ancak İran’ın 1975’te Irak ile anlaşıp desteğini çekmesiyle Kürt ayaklanması şiddetle bastırıldı.

Barzani ve KDP ile yöntem üzerine ayrı düşen Talabani de aşiret bağı değil, siyasi bağları temel alan bir grup Kürt aydınıyla birlikte Kürdistan Yurtseverler Birliğini (KYB) kurdu. Partisi Moskova ve Tahran’ı gözeten bir çizgideydi. Bu yönüyle Türkiye’de PKK-öncesi Kürt solcuları arasında da taraftar buldu; Rızgari (Kurtuluş) hareketi Talabani ile dirsek temasındaydı örneğin.

Ancak önce 1979 İran İslam Devrimi, ardından 1991 sonunda Sovyetlerin dağılması Talabani’nin Körfez savaşı sırasında ABD çizgisine geçmesine vesile oldu.

Talabani’nin 1993 tutumuyla 2003 tutumu arasında 1998’de ABD’nin arabuluculuğu ile Barzani ile 1998’de imzaladığı barış anlaşması vardı. Ve Süleymaniye’deki Türk askerleri bu barış anlaşması uyarınca KDP ve KYB peşmergelerinin ateşkese uymasını denetlemek üzere orada bulunuyorlardı.

Talabani siyaseten hayli esnek tutumunu fırsatçılık olarak suçlayanlara hiç aldırmadı, kendi Kürt milliyetçiliği davasını sürdürmek için amacı meşru kılan her aracı kullanmaya çalıştı.

Başta da konuştuğumuz gibi, tam da Barzani’nin İngiliz yorumculara göre bir “hesap hatası” içinde yaptığı referandumu dünyaya tanıtmak için çabaladığı bir sırada vefat etti, Kürt siyasetinde bir dönemin tamamlanmasının bu vefattan daha dramatik bir şekilde simgeleyecek bir örnek olamazdı.