Karar yazarı Taha Akyol, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ortaya atılan "Kızgın demiri soğutalım" ifadesine değindiği yazısında, "Türkiye’nin “kızgın demiri soğutmaya” ekmek su gibi ihtiyacı var; medyadan başlayalım kitlelere de intikal eder" dedi. "Medya dili medenileşsin, medyadaki siyasi tekel kalksın, çoğulculuk olsun; ülkemiz kazanır" diyen Akyol, "Siyasette ve medyada öfke ve nefret dili devam ederse, 'ortak akıl'la yakalayabileceğimiz birçok fırsatı ülkemiz kaybetmeye devam eder diye korkuyorum" diye yazdı.
Akyol'un "Medya böyle giderse" başlığıyla (26 Nisan 2019) yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
Merhum Adnan Menderes iktidara geldikten hemen sonra 14 Temmuz 1950’de bir basın kanunu çıkardı. Prof. Tanel Demirel, haklı olarak, bunun o zamana kadarki tarihimizde “en özgür basın kanunu” olduğunu yazar.
Fakat zamanla siyasi kavgalar kızıştı, Menderes 1956’da Tek Parti devrine benzeyen yasakçı bir basın kanunu çıkardı.
Meclis görüşmelerinde 6 Mayıs 1956 günü Osman Bölükbaşı kürsüdedir. Bu kanunun gerekçeleri ile 1930’lardaki baskı kanunlarının gerekçeleri arasındaki şaşırtıcı benzerlikleri anlatır. Sözü ABD’nin kurucu atalarından Thomas Jefferson’a getirir...
Jefferson’a sormuşlardı; hürriyetlerin en önemlisi hangisidir? Jefferson’un cevabını Osman Bölükbaşı Meclis kürsüsünde okumaktadır:
“Basın hürriyetini tercih ediyorum. Eğer basın hürriyeti olursa, o memlekette parlâmento da kurulur, adalet de tesis edilir, dürüst seçimler de yapılır, suistimallerle de mücadele edilir ve her şey yerine gelir…”
Jefferson sözlerine “basın baskılanırsa bu kurumlar da sıkıntıya girer” diye devam ediyor.
Türkiye’nin “kızgın demiri soğutmaya” ekmek su gibi ihtiyacı var; medyadan başlayalım kitlelere de intikal eder...
Medya dili medenileşsin, medyadaki siyasi tekel kalksın, çoğulculuk olsun; ülkemiz kazanır.
Siyasette ve medyada öfke ve nefret dili devam ederse, “ortak akıl”la yakalayabileceğimiz birçok fırsatı ülkemiz kaybetmeye devam eder diye korkuyorum.
Yazının tamamı için tıklayın