Gündem

Susurluk'u hatırlatan o fotoğrafı gözaltında kaybedilenlerin yakınları yorumladı: Onlar için adalet hiç işlemedi

"90’lı yıllardaki kaybedilmelerde Mehmet Ağar’ın, Kürt iş insanlarının katledilmesi ve kaybedilmesinde Korkut Eken’in, Engin Alan’ın sorumluluğu mahkeme tutanaklarına geçti'

18 Ekim 2020 12:01

Organize suç örgütü lideri suçlamasından hüküm giyen Alaattin Çakıcı, Susurluk davasında hüküm giyen ve halen faili meçhul cinayetler davasında yargılanan eski Emniyet Genel Müdürü ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ile emekli Yarbay Korkut Eken ve eski Korgeneral ve 24. Dönem MHP milletvekili Engin Alan'ın bir araya gelerek çektirdiği fotoğrafa, gözaltında zorla kaybedilenlerin aileleri tepki gösterdi. 

Muğla’nın Bodrum ilçesinde bir araya gelerek çektirdikleri fotoğraf karesi için yorum yapan kayıp yakınları "Onlar için adalet hiç işlemedi" dedi. 

21 Kasım 1980 tarihinde gözaltına alınarak kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren “Abim gözaltına alındığında (Mehmet) Ağar İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısıydı. Dolayısıyla abimin failidir. Yalnızca abimin değil yanında kaybedilen diğer insanların da failidir. Onlar için adalet hiç işlemedi. Adalet işlemediği için bu failler de özgürce bu ülkede dolaşmaya devam edip ve işlevlerini de yerine getirmeye devam ediyor” dedi.

Dörtlü fotoğrafla “Biz buradayız ve görevimize devam ediyoruz” mesajı verildiğini söyleyen Eren, şöyle devam etti:

"Bu ülkeye yazık. Ama onlar ne kadar mesaj vermeye çalışsalar da biz kayıplarımızın akıbetini sormaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Faillerini bizimle yüzleşmesini istemekten ve yargılanmalarını talep etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bunu da onlar çok iyi bilsin. Bu fotoğraf hukuksuzluğun, adaletsizliğin fotoğrafıdır. Bu fotoğraf bize hukukun, adaletin olmadığını ve yaptıklarını devam ettireceğiz demektir. Biz devam ediyoruz demektir. Hem de adaletsizce devam ediyoruz demektir. Bu ülke hep karanlık kalacak mesajıdır. Onlar her ne kadar inkar etseler de biz onları biliyoruz. Biz onları tanıyoruz ve onların bizim sevdiklerimizin failleri. Bizim verdiğimiz fotoğraf kareleri çok daha büyük, çok daha kararlı bunu da böyle bilsinler."

Baskın: Devletin resmi ideolojisi

Ankara Altındağ Nüfus Müdürü iken 2 Kasım 1993 tarihinde polisler tarafından işyerinden çıktıktan sonra gözaltına alınıp, 4 Ekim 1993 tarihinde cansız bedenine ulaşılan Abdülmecit Baskın’ın oğlu Eren Baskın da söz konusu fotoğrafı “devletin resmi ideolojisi” şeklinde nitelendirdi.

“Ben gözaltında kaybedilmiş bir babanın oğluyum” diyen Eren, şöyle konuştu:

'"Aslında o fotoğrafta yan yana dizilmiş eli kanlıların bir yakını, akrabası veya çocuğu olmadığım için çok şanslıyım. İsimlerinin yan yana geçtiği her yerde mutlaka karanlık işlerin döndüğü bilinen bu eli kanlıların, ülke üzerinde bu kadar rahat hareket edebilmeleri maalesef ki bu ideolojiyi koruyan, kollayan yetkililerin sayesindedir. Her ne kadar bu insanlar mahkeme salonlarında aklandıklarını düşünseler de toplumun ve en önemlisi ailelerin, annelerin vicdanında hüküm giymişlerdir. Hiçbir zaman yan yana duran bu eli kanlıların ellerine kelepçe vurulacağı umudunu yitirmeyeceğim"

Ocak: Sorumluluğu olanlar cezasızlıkla ödüllendirildi

21 Mart 1995 tarihinde gözaltına alındıktan sonra işkence görmüş bedeni kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak ise “Adalet taleplerimiz 25 yıldır karşılık bulmadı, gözaltında kaybetmelerde sorumluluğu olanlar cezasızlıkla ödüllendirildi” dedi ve ekledi:

"12 Eylül kayıplarımızın dosyalarında ve 90’lı yıllardaki kaybedilmelerde Mehmet Ağar’ın, Kürt iş insanlarının katledilmesi ve kaybedilmesinde Korkut Eken’in, Engin Alan’ın sorumluluğu mahkeme tutanaklarına geçti."

Ocak, söz konusu fotoğrafa bakınca yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

"Dörtlü fotoğrafa bakınca Mehmet Ağar’ın Meclis’te milletvekili Ali Şeker’in abimle ilgili sorusuna, ‘Hasan Ocak’tan başka kayıp var mı?’ diye dalga geçişini, 2012 yılında Mehmet Ağar’ın kaldığı Yenipazar Cezaevi önünde yaptığımız basın açıklaması nedeniyle Korkut Eken’in kayıp yakınlarını tehdit edişini, Engin Alan’ın hazırladığı ölüm listelerini ve onların emriyle itirafçı Yıldırım Beğler’in anlatımlarıyla nasıl kaybedildiklerini öğrendiğimiz Halil Birlik ve Mehmet Bilgeç’i görüyorum. Bu fotoğraf beni öfkelendirmiyor, bu ilişkileri zaten biliyoruz."

Sarıhan: Hukuki süreç bir yüzleşmeyle sonuçlanmadı

Eski CHP milletvekili ve faili meçhul cinayetlerde öldürülenlerin davalarında avukatlık yapan hukukçu Şenal Sarıhan, Balıkesir’in Susurluk ilçesinde 3 Kasım 1996’da meydana gelen kazanın ardından yaşananlara dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Bu süreçte ismi geçen insanların bugün yeni baştan bir arada olmaları, umarım ki yeni acıların yaşanması konusunda yeni bir planlamanın, örgütlemenin başlangıcı olmasın. İçinde bulunduğumuz süreç ülkede insanların kamplaştırıldığı, hasım gibi gösterildiği bir süreçte bu insanların yeniden sahneye çıkmış olmaları hepimizin bu süreci özenle izlememiz ve buradan doğabilecek tehlikelere karşı hukuki önlemlerin alınması konusunda da talepkâr olmamız gerektiğini düşüyorum. Benim için o günlerin anıları çok canlı. O dönemde hukuki süreç bir yüzleşmeyle sonuçlanmadı. Çok ciddi acıları, yaşam ihlallerini ifade ediyor o süreç."

Susurluk’ta yaşananların aydınlatılması için 1997 yılında TBMM’de kurulan Susurluk Komisyonu üyeliği yapan, eski CHP milletvekili Fikri Sağlar ise “Bu isimlerin bir araya gelmesine ilişkin bir şey söyleyemem. Eski anılarını paylaşıyor olabilirler. Ancak bu fotoğrafın paylaşıldığı gün Ankara Valiliği hakkımdaki koruma kararını kaldırdı. Bu bir tesadüf müdür bilemem ama Türkiye’de tesadüfler politikası vardır” diye konuştu.

Ne olmuştu?

Engin Alan, Korkut Eken, Alaattin Çakıcı ve Mehmet Ağar, 16 Ekim’de Bodrum Yalıkavak Marina’da bir araya gelmişti. Dört ismin birlikte verdiği fotoğrafı, Çakıcı’nın yakın dostlarından Üzeyir Çakmaktaş, Twitter hesabından şu ifadelerle paylaşmıştı. 


Bu haber Cumhuriyet ve Mezopotamya Haber Ajansı'ndan derlenmiştir