Bombalı saldırı sonucu 34 kişinin hayatını kaybettiği Suruç katliamının dava dosyası kapsamında süren tek işlemin, maktul yakınlarının ifadesine başvurulması olduğu ortaya çıktı. Suruç İçin Adalet Platformu'nun açıkladığı rapora göre; Suruç saldırısından yaralı ve sağ olarak kurtulan mağdurların ifadelerine ise henüz başvurulmadı.
Suruç Katliamı soruşturmasında etkin ve sonuç alıcı bir soruşturma yürütülmediği belirtilen raporda, “Olay yerinden elde edildiği tarafımızca bilinen ve Savcılık tarafından doğrulanan görüntüler Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde ve üç aydır bu görüntülerin incelemesi bitmedi” dendi.
Evrensel’den Beyza Kural’ın haberine göre; Suruç İçin Adalet Platformu, katliamın üçüncü ayında soruşturmanın seyrine ilişkin hazırladığı raporu TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde yaptığı basın toplantısıyla açıkladı.
Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı (terör ve örgütlü suçlar bürosu) tarafından yürütülen soruşturma dosyasına dair platformun gözlem ve ihlal tespit raporunda olay ve hukuki durum, soruşturmanın seyri ve başvurular, gelinen aşamada suç tespitleri ve acil çağrılar bölümleri yer aldı.
Raporu paylaşan avukat Özlem Gümüştaş, "Adli mekanizmanın hızlı ve etkin çalışmadığını, tam aksine aylardır soruşturma dosyasını sürüncemede bırakarak görevini ihmal ettiğini ve Suruç etkin araştırılsa ve gereken önlemler alınsaydı Ankara Katliamı yaşanmazdı diye düşündüklerini" belirtti.
Soruşturmanın seyri
Raporda olay yerine ilk müdahaleyi katliam mağdurlarının yaptığı, görevsizlik yahut HSYK ataması beklenmeksizin soruşturma dosyasına Şanlıurfa C.Başsavcılığı’nca el konulduğu, bu süre zarfında olay yeri inceleme ve otopsi işlemleri bekletildiği ifade edildi.
Şanlıurfa Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu soruşturmayı devraldığı ancak dosyaya gizlilik kararı verildiği hatırlatıldı.
* “Şüphelilerin ve müdafilerin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alma yetkisinin kısıtlanması” yönündeki gizlilik kararına itiraz kabul edilmedi.
* Platformun, 26 Ağustos’ta Anayasa Mahkemesi’ne başvurularında henüz bir aşama kaydedilmedi.
Raporda dosya kapsamında süren tek işlemin maktul yakınlarının ifadesine başvurulması olduğu belirtildi.
“Soruşturma savcısı katliam saldırısında yaşamını yitirenlerin ailelerinin şikayetlerinin alınması yönünde değişik illerin Savcılık ve TEM bürolarına talimatlar yazmış, bu kapsamda şu ana kadar maktul yakınlarının bir kısmının ifadesine başvurulmuştur. Dosya kapsamında süren tek işlem budur.”
Soruşturmadaki hukuka aykırılıklar
Raporda “İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında ele alınması gereken Suruç Katliamı soruşturmasında etkin ve sonuç alıcı bir soruşturma yürütülmemektedir. Adli mekanizma bırakın önleyici işlemleri, gün yüzüne çıkmış bağlantı ve deliller bakımından dahi hiçbir koruma tedbiri uygulamamakta, soruşturmayı sürüncemede bırakmaktadır” ifadeleri yer aldı.
Soruşturmada var olan ve süren hukuka aykırılıklarda şu maddeler öne çıktı:
* Olay yerinde Savcı’nın bizzat yöneteceği ve mağdur – müşteki vekilleri olarak bizlerin de katılacağı biçimde keşif ve görgü tanıklarının dinlenmesi işlemi yapılmadı.
* Olay yerinden elde edildiği tarafımızca bilinen ve Savcılık tarafından doğrulanan görüntüler Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde ve üç aydır bu görüntülerin incelemesi bitmedi.
* Katliam saldırısından yaralı ve sağ olarak kurtulan mağdurların ifadelerine henüz başvurulmadı.
* CMK’ya göre Savcı soruşturmanın amiri konumunda. Örgütlü suçlar bakımından ise tüm soruşturma işlemlerinin bizzat Savcılık eliyle yapılması gerekir. Katliam soruşturmasında bugüne kadar tüm işlemlerin TEM tarafından yapılmakta olduğu tarafımızca gözlemlendi, 9 Ekim tarihli görüşmemizde soruşturma savcısının “Dosya TEM’de, bana gelen bir şey yok” beyanları ile doğrulandı.
* Savcılık örgüt kapsamında soruşturmayı derinleştirme amacı taşıdığından da bahsetti fakat bugüne kadar bu kapsamda tek bir işlem yapılmadı, katliam failinin bağlantıları somut olduğu halde tek bir koruma tedbiri uygulanmadı.
Acil çağrılar
Platform, soruşturmaya dair acil çağrılarını şöyle sıraladı:
* Suruç Katliamı soruşturma savcısı Ankara Katliamı ile bir kez daha gün yüzüne çıkan IŞİD hücreleri ve bağlantıları konusunda soruşturmayı derinleştirmeli ve bir sonraki patlamaya imkân vermeyecek tedbirleri alma konusunda "istekli ve cesaretli" olmalı. Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcısı bu süreci bizzat takip etmeli.
"İdari ve adli soruşturma"
* Katliamın yaşandığı bölgede denetim almakla görevli kolluk ve istihbarat birimleri ve idari amirler görevlerini kötüye kullandıkları ve bu suretle yaşanan saldırıda sorumluluk altında oldukları için haklarında idari ve adli soruşturma mekanizmaları devreye sokulmalı.
"AYM gizlilik kararı ve yayın yasağına nihai karar almalı"
* Anayasa Mahkemesi Diyarbakır, Suruç, Ankara katliam saldırıları gibi insanlığa karşı işlenmiş suçların araştırılması sürecinde mağdur ve müşteki vekillerinin soruşturmaya katılımını ve kamuoyu denetimini önemsemeli ve bu dosyalar hakkında verilen gizlilik kararları ve yayın yasağı konusunda nihai bir karar almalı.
* Katliam dosyalarının müdahili tüm Türkiye toplumudur. Katliamların ve halka karşı işlenen ve daha da işlenmeye devam edeceği siyasi iktidarın açıklamaları ile ortada olan bu suçların soruşturulacağı ve sonuca ulaşacağı yer toplum aklı ve vicdanıdır. Bu yüzden geniş bir adalet cephesi oluşmalı ve bu cephe gizlilik kararı, yayın yasağı gibi gerçekleri karartma hamlelerini fiilen aşıp, konuşmayı, gerçekleri anlatmayı, hareket halinde olmayı esas almalı.
"TBB soruşturmaya müdahil olmalı"
* Savunma örgütünü temsil eden/etmesi gereken Türkiye Barolar Birliği tüm bu soruşturmalara doğrudan müdahil olmalı, soruşturma seyrini akamete uğratacak tüm kararlara itiraz etmeyi, yapılamayan işlemleri bizzat gerçekleştirmeyi esas almalı.
*Toplu katliamlarının bundan sonra da artarak yaşanabileceği ihtimali çok güçlü olup bu noktada uluslararası kurumların ve işletilecek mekanizmaların yaptırım gücü ve önleyiciliğinin oldukça belirleyici olmasından hareketle; Suruç'ta ve Ankara'da yaşanan katliamlar sonucu meydana gelen sivil kayıplarının incelenmesi ve sorumluları hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı'nın harekete geçmesi için Güvenlik Konseyi'nce Savcılık kurumuna başvuru mekanizmasının işletilerek, mahkemenin kuruluş belgesi olan 01.07.2002 tarihli Roma Statüsü'nün 5/1-b-c, 7, 12, 17 maddeleri gereğince işlem başlatılması gerekir.