Alman sivil ve askeri istihbarat servisleri de dahil olmak üzere 40 güvenlik kuruluşunun temsilcileri Berlin'deki ortak Terörden Korunma Merkezinde bir araya gelerek, IŞİD sempatizanlarının nasıl yer değiştirdiklerine dair bilgileri değerlendiriyorlar. IŞİD'e katılmak üzere kaç Alman ülkeden ayrıldı? Daha da önemlisi, gidenlerden kaçı geri döndü?
Bilgi akışının nasıl koordine edilip şüphelilerin nasıl kontrol edildikleri anlaşılır nedenlerle açıklanmıyor. Güvenlik uzmanları gözlemleme yoğunluğunun memnuniyet verici olduğunu ve kovuşturmada dost istihbarat servisleriyle, Almanya'daki yargılanmaları sırasında kapsamlı ifade veren cihatçıların anlattıklarının son derece yararlı olduğunu belirtiyorlar.
Din değiştiren 25 yaşındaki Nils D. Düsseldorf ağır ceza mahkemesindeki duruşmasında IŞİD hesabına Suriye'deki casus ve firarileri nasıl yakalayıp hapse attırdığını anlatıyor. Kuzey Irak'a geçtikten sonra Almanya'ya kaçan İbrahim B. İse intihar saldırılarının nasıl hazırlandığı hakkında bilgi veriyor. Almanya ve Avrupa'yı ilgilendiren bilgiler değerlendirilip, terörle mücadele önlemlerinde kullanılıyor. Almanya'nın bu konuda geç bile kaldığı söylenebilir.
Dönenler hakkında bilinenler
IŞİD'e katıldıktan sonra dönenlerin sayısı artıyor. Federal Emniyet Müdürlüğü'nün verdilerine göre, Suriye'den ayrılan 800 dolayındaki militan cihatçının üçte biri Almanya'ya dönmüş. 2011 yılından bu yana Ortadoğu istikametinde Almanya'ya terk eden gönüllülerin sayısı on katına çıktı. Bunlardan 70'inin askeri eğitim alıp çarpışmalara katıldığı tahmin ediliyor.
Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Hans-Georg Maaßen silah eğitimi alıp savaşa katılmış militanların Almanya'ya çok daha radikalleşmiş olarak döndüklerini anlatıyor. Son derece tehlikeli olan 470 dolayındaki cihatçı Alman makamlarınca çok yakından izleniyor. Tek bir şüphelinin gözlemlenebilmesi için en az dört kişiye ihtiyaç olduğundan, bu kişilerin hareketlerini izlemek son derece zor oluyor. Güvenlik makamlarınca 100'den fazla potansiyel teröristin Almanya dışına çıkması yasaklanabilmişti.
İnternet incelemeleri ve sosyal medyadaki araştırmalar sonucunda elde edilen önemli bilgileri değerlendirmek üzere Berlin'deki Terörden Korunma Merkezi'nde özel bir ekip görevlendiriliyor. Almanya'ya dönenenler, ülkeden ayrılmadan önce üyesi oldukları Selefi gruplarıyla yeniden temasa geçiyorlar. Cihat hayalleri yıkıldıktan sonra bu gruplarla ilişkisini kesenlerin sayısı da bir hayli kabarık.
Dönenlerin hepsi radikalleşmiyor
Federal Emniyet Müdürlüğü'nün cihatçılarla ilgili araştırmasında, savaş alanlarında travma geçiren gençlerin arttığı ve IŞİD'e olan bağların gevşediği belirtiliyor. Irak'ta hilafet ilan edilmesinin yarattığı çekiciliğin endişelerin aksine azaldığı ve Almanya'ya dönenlerin eğitim düzeyinin düşük olduğu da araştırmada yer alıyor. Cihat sempatizanlarının yaşlandıkça terörden soğudukları, 25 yaşından küçüklerin ise şiddete daha yatkın oldukları da emniyet çevrelerinin edindiği bilgiler arasında.
Güvenlik uzmanları bu saptamaların tehlikenin geçtiği anlamına gelmediğini önemle vurguluyorlar. Almanya'ya dönenler arasındaki suçluların bulunup yargıya sevk edilmesi gerekiyor. Eski IŞİD mensuplarının yakalandıktan sonra dillerinin çözüldüğü, bu sayede de cihatçı örgütlerin davalarında kullanılabilecek önemli bilgilere ulaşıldığı da yapılan açıklamalar arasında.
Başsavcı problemlerin farkında
Teröristler hakkında dava açma yetkisini haiz olan Federal Başsavcı Peter Frank, Suriye ve Irak'taki faaliyetlerle ilgili delil toplamanın zorluğuna işaret ediyor. Frank 200 sanık hakkındaki toplam 130 davada mahkemeyi ikna edici delillere ihtiyaç olduğunu belirtiyor ve “Ellerinin kanlı olduğunu bildiğimiz halde, çoğu kez bunu ispat edemiyoruz”, diyor. Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Frank Ortadoğu'daki terör örgütlerine katılan Avrupalıların sayısının 3 bini bulduğunu ve gözü kararmış bireysel faillerin son derece tehlikeli olduğunu sözlerine ekliyor. Bütün uzmanlar Avrupa'nın büyük tehlike altında olduğunu teyit ediyorlar.
Karşı önlemler
2001 ile 2014 yılları arasında radikalleşmeye karşı uygulanan ‘Nefret ve Şiddete Elveda' adlı programla, cihatçılıktan kopanların açılmalarına ve kendilerini ifşa etmelerine yardımcı olunmak istenmişti. Berlin'deki ‘Şiddeti Önleme Şebekesi'nden Thomas Mücke ne yazık ki bu programın sona erdiğini ve cihattan dönenlerle diyalog kurma imkânlarının ihmal edilmemesi gerektiğini söylüyor. Bavyera eyalet içişleri bakanlığı okul, işletme ve radikalleşmenin başladığı yerlerin başında gelen cezaevlerinde terörist kazanma girişimlerine karşı aydınlatıcı programlar uyguluyor.