Anayasa Mahkemesi’nin, sokağa çıkma yasağının 40 gündür uygulandığı Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki çatışmalarda hayatını kaybeden Mesut Seviktek ve İsa Oran’ın cenazesinin alınması ve sokağa çıkma yasağının kaldırılması için yapılan başvuruyu reddetmesinden sonra olay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındı. Seviktek ve Oran Ailesi adına başvuruyu yapan Av.Yunus Muratakan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2, 3 ve 8. maddelerini düzenleyen “Yaşam Hakkının Korunması”, “İşkence ve Onur Kırıcı Muamele” ile “Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması” maddelerinin ihlal edildiğini söyledi.
Mesut Seviktek’in abisi Ayhan Seviktek ve İsa Oran’ın babası Mehmet Oran adına AİHM’e başvuru yapan Av. Yunus Muratakan, 4 Ocak’ta Anayasa Mahkemesi’ne sunduğu 13 sayfalık dilekçesinde, Diyarbakır Valiliği’nin 11 Aralık’ta ilan etmiş olduğu sokağa çıkma yasağının derhal kaldırılmasını ve çatışmalarda öldürüldüğü belirtilen Mesut Seviktek, İsa Oran ve Ramazan Öğüt’ün yasaklı bölgede bekletilen cenazelerinin ailesine verilmesini istemişti. Başvuruyu 8 Ocak’ta karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, tedbir kararının reddine karar vererek, gerekçeli kararında, “Başvurucuların yakınlarının hayatlarını kaybedip kaybetmediği, eğer kaybetmiş iseler cenazelerinin açıkta bekletilip bekletilmediği konularında resmi makamlarca bir araştırma yapılmadığına ya da cenazelerin tespit edilmesine rağmen bulunduğu yerden alınmadığına dair bir sonuca ulaşılamamıştır” ifadelerine yer vermişti.
“Valilik sorumluluktan kaçtı”
Bu karar üzerine iç hukuk yolları tükenince aileler, bugün AİHM’e başvuru yaptı. T24’e konuşan Av. Yunus Muratakan, şunları söyledi: “Anayasa Mahkemesi’nin kararının hukuka uygun olmadığı, bunun acil, ivedi bir olay olduğu, geriye dönülmez zararların meydana geldiği, idarenin, salt Valiliğin ve İçişleri Bakanlığı’nın vermiş olduğu bilgiler üzerinden etkin bir soruşturma yürütülmeden ve fiiliyatta cenazeler ortadayken sadece onların bilgisini esas alması Anayasa Mahkemesi’nin hem yurttaşı devlete karşı koruma, hem hak ihlallerinin oluşması durumunda etkin bir başvuru yolu olmadığını bizlere gösterdi. Zira Valilik ilk günden bugüne kadar cenazelerin Sur ilçesinde olduğunu şifahen kabul ediyor ancak bunu yazılı bir tutanağa bağlamıyor; bu şekilde de sorumluluktan kaçmaya çalışıyor. Yine Anayasa Mahkemesi sokağa çıkma yasaklarının hukukiliğine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmadan milyonlarca insanın yaşam hakkının her an tehdit altında olduğu, göç etmeye zorlandığı, evlerinin, işyerlerinin ve araçlarının, yani bir bütünen mülkiyet hakkı kapsamındaki değerlerinin ortadan kaldırılmasını zor kış koşullarında, aç, susuz ve elektrik kesintileriyle abluka altında olmalarını tartışmıyor, buna ilişkin herhangi bir karar vermiyor.
“AİHS’in 3 maddesi ihlal edildi”
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararlarıyla bireysel başvuru yollarının ve bireysel başvuru yolları için artık etkin bir mahkeme ve iç hukuk yolu olmadığını gösteriyor. AİHS’in 2, 3 ve 8. Maddelerine göre hak ihlallerinin olduğunu, buna ilişkin daha önce AİHM’in vermiş olduğu kararlara atıf yaptık. Tedbir talepli olarak sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması ile birlikte yaklaşık 20 gündür dışarıda, açıkta bekletilen cenazelerin devlet görevlilerin tarafından teslimi için başvuru yaptık.”