Okmeydanı’nda yaşanan ölümlerin ardından yaşanan çatışmaları değerlendiren Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, “Sünni kesim, muhafazakar dünya, dindarlar, şu anda, -bana göre eskiden beri de- gerilimin tırmanmasından son derece rahatsızdır. Cumhurbaşkanlığı seçiminin de bu gerilim atmosferinde yapılacak olması, tedirginliğe yol açmaktadır. Tayyip Bey, Cumhurbaşkanı olacaksa, bunun gerilimler içinden geçerek varılmasını değil, toplumsal uzlaşmanın en geniş boyutu içinde gerçekleşmesini arzulamaktadır” dedi.
Taşgetiren, “Alevi camiasında şu anda, terörün bedelini ödemek istemeyen ve Aleviliğin içerde - dışarda bir takım kötü niyetli odaklar tarafından çalınmasına isyan eden son derece sağduyulu sesler yükseliyor. Hükümet bunu değerlendirmeli. Ve ölenler için duygudaşlığı daha çok öne çıkaran bir dil kullanılmalı. Bu, Alevi camiasındaki sağduyulu seslerin boşluğa düşmemesi için de hayati önem taşıyor” görüşünü dile getirdi.
Ahmet Taşgetiren’in Star gazetesinin bugünkü (25 Mayıs 2014) nüshasında yayımlanan, “Gerilim karşısında” başlıklı yazısı şöyle:
‘Gerilim karşısında’
Acaba iktidarın bir gerilim stratejisi var mı? Yani iktidar, en azından yüzde 50’lik bir tabanı bir arada tutmak, tahkim etmek için, karşıtlıklar üzerine yoğunlaşıp onu sandığa taşımak gibi bir hesabın içinde mi?
Bazı analizlerde Başbakan’ın tavırlarından - söylemlerinden yola çıkarak bu görüşün öne çıktığı gözleniyor.
İlginç olan şu ki, bu iddia, bir yandan iktidarın stratejisi olarak gösterilirken, bir başka yandan da, “ülkenin yönetilemez ülke haline geldiği” temasıyla, muhalefetin iktidarı yıpratma söylemi haline geliyor.
Burada ilk sorulacak soru şu:
- Acaba Başbakan’ın söz konusu tavırları - söylemleri bilinçli bir tercihin yansıması mı, spontan bir tepkiselliğin sonucu mu?
Şöyle düşünüyorum:
Siyasi partiler zaman zaman tabanın konsolidasyonu için hatların keskinleşmesi stratejisi uygulayabilirler. Ama iktidar iseniz, hele uzun süre iktidarda kalma potansiyeline sahipseniz, muhalefetin hem çok parçalı hem de her birinin iktidar adayı potansiyeli taşımadığını görüyorsanız, size lazım olan gerilimleri düşürmektir.
Bana göre Ak Parti iktidarları tam da böyle bir durumdadır. Onun için de, Ak Parti iktidarları Türkiye’nin en kadim sancılarından birisi olan “Kürt sorunu”nu çözme iradesini sergilemiştir. Burada Ak Parti’nin en önemli avantajının “Kürtler nezdinde bir karşılık” bulunması olduğu muhakkaktır. Ak Parti, içerde - dışarda Kürtler üzerinden Türkiye’nin istikrarsızlaştırmasının önünü kesmiştir.
Benzeri bir gerilimin Aleviler üzerinden yapılmaya çalışıldığı ve Ak Parti’nin o alanda Kürtler alanında olduğu kadar avantajlı bulunmadığı açıktır. Ak Parti, ne Alevilik alanında bir sorun olduğunu görmezden gelebilir, ne de Ak Parti’nin karşılığının bulunmadığı dezavantajını görmezden gelebilir. Kürtler üzerinde nasıl içerde - dışarda oyunlar kuruldu ise, Aleviler üzerinde de içerde - dışarda oyunlar kurulacağını beklemek, gerçekçiliğin gereği olacaktır.
Şu anda Alevilik üzerinden gerilim besleniyor. Geçmişte, Gezi olayları ile, sonra Gezi olaylarındaki “Alevi ölümleri” ile ve bir süredir Okmeydanı, Gülsuyu, Gazi, Sancaktepe gibi Alevi yoğunluklu semtler üzerindeki operasyonlarla mesele kaşınıyor.
Olay, asayişten öte bir olay. Asayiş olayı gibi bakılıp üzerine polisiye yöntemlerle gidildiğinde, ortaya çıkan ölümler, yarayı daha kanamalı hale getiriyor. İktidarla Alevi toplumunun iletişim kanallarını kapatıyor.
Terör tabii ki var.
Alevilerle terör arasında içiçelik stratejisi kim tarafından projelendiriyorsa, maalesef devreye sokulabiliyor ve yöneticiler (iktidar dahil) bunu ayrıştırmakta başarılı olamıyor.
Şöyle bir soru:
İktidar Gezi gibi, Okmeydanı gibi olayların olmasını ister mi?
İstemesi akıl dışı olur.
Yani oradan beslenecek ve diyelim Sünni - Alevi kamplaşmasına yol açacak bir sürecin gelişmesini istemek, asla rasyonel bir hesapla bağdaşmaz.
Burada gerilim stratejisine iktidar nezdinde prim veren varsa, bir önemli tespiti onlarla paylaşmak isterim:
Sünni kesim, muhafazakar dünya, dindarlar, şu anda, -bana göre eskiden beri de- gerilimin tırmanmasından son derece rahatsızdır. Cumhurbaşkanlığı seçiminin de bu gerilim atmosferinde yapılacak olması, tedirginliğe yol açmaktadır. Tayyip Bey, Cumhurbaşkanı olacaksa, bunun gerilimler içinden geçerek varılmasını değil, toplumsal uzlaşmanın en geniş boyutu içinde gerçekleşmesini arzulamaktadır.
Ak Parti tabanı içinde gerilimin yükselmesine göre kanaati netleşecek olanların yüzdesinin çok büyük olduğunu düşünmüyorum.
Bana, bulunduğum birçok ortamda, gerilimin düşürülmesi yönünde uyarılar yapılması talebinin geldiğini belirtmeliyim.
Ak Parti, “Kürt sorunu” denen hadiseyi, büyük bir akıl ve sağduyu ile, bir “Kardeşlik projesi”ne dönüştürmeyi -hadi önemli ölçüde diyeyim- başarmıştır. Burada edindiği tecrübeyi, çok daha büyük akılla Alevilik alanında da göstermelidir.
Alevi camiasında şu anda, terörün bedelini ödemek istemeyen ve Aleviliğin içerde - dışarda bir takım kötü niyetli odaklar tarafından çalınmasına isyan eden son derece sağduyulu sesler yükseliyor. Hükümet bunu değerlendirmeli.
Ve ölenler için duygudaşlığı daha çok öne çıkaran bir dil kullanılmalı. Bu, Alevi camiasındaki sağduyulu seslerin boşluğa düşmemesi için de hayati önem taşıyor.