T24 - İntihar eden Deniz Yarbay Ali Tatar’ın avukatı İhsan Nuri Tezel, yarbayın tahliye edilip tekrar tutuklanmasıyla umutsuzluğa sürüklendiğini, cezaevine girmeyi ölümle bir tuttuğunu söyledi. Tezel, Yarbay Tatar’a savcılık sorgusunda, "amirallere yönelik suikast iddiasının sorulmadığını" açıkladı.
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre avukat Tezel, yarbayın artık yargılanıp aklanma şansı kalmadığına, bazı basın organlarında suçlu gibi gösterilmek istendiğine işaret ederek, Yarbay Tatar’a, savcılıkta, ‘amirallere suikast’ iddiasının sorulmadığını, 15-20 sayfalık fişleme niteliğindeki bir belgenin sorulduğunu belirtti. Avukat Tezel, “Bu belgenin altına ‘dağıtım Yarbay Ali Tatar’ notu düşülmüş. Belgenin Ali Tatar’a verileceği havası yaratılmış. Yazışma kurallarında birden fazla kişiye yazı yazılıyorsa, en son sayfasına dağıtım hanesi açılıp, gereği ve bilgi ibaresi kullanılır. Bir kişiye hitaben yazılan yazı söz konusu ise isim belgenin en üstüne yazılıp gönderilir. En altına dağıtım açmaya gerek yoktur” dedi. Fişleme belgesinde ismi yer alan 150-200 teğmenden 15-20’sinin karşısında ‘Ali Tatar’ın referansı’ notunun yer aldığını belirten Tezel, “Bu kişilerden en azından üçünü dinleyin, bizi tanıyorlarsa savunma yapmayacağız, suçlamaları kabul edeceğiz dedik. Bu kişilerin hiçbiri tanık olarak dinlenmedi. Üstelik belgenin içeriği suç unsuru taşımıyor” diye konuştu.
Tezel, Beylerbeyi Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı’nda 2008 Mayıs ayında bir toplantı yapıldığının, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Orgeneral Şener Eruygur’un da katıldığı söylenen bu toplantıda Yarbay Ali Tatar’a Perinçek ile ilişki kuracak ‘köprü eleman’ görevinin verildiğinin iddia edildiğini kaydetti. Doğu Perinçek’in toplantının yapıldığı iddia edilen tarihte cezaevinde olduğuna dikkat çeken Tezel, “Bu ayrıntıyı yarbay tutuklandıktan sonra fark etmiştik. Bu ayrıntı da bu belgenin içeriğinin tamamen gerçekdışı olduğunu gösterince, yarbay hakkında tahliye kararı çıkmıştı” dedi.
‘Savcı mektupların gerçekdışı olduğunu biliyordu’
Yarbay Tatar hakkındaki ihbar mektuplarının delil olamayacağını, mektuplardaki somut isim, tarih ve yerlerin hepsinin yanlış olduğunu vurgulayan Tezel, “Savcılık da bu mektupların gerçekdışı olduğunu biliyordu. Bize kasıtlı olarak sorulduğunu düşünüyorum. Belgelerin içeriklerinin çok açık biçimde sahte olduğunu söylediğimizde, bize ‘Ama adınız çok geçiyor’ dendi. Bizim irademiz dışında gelen ihbar mektuplarında ismimiz geçiyor ama iddialar gerçekdışı... Öncelikle mektupların doğruluğunun araştırılması gerekmiyor mu? Benim hakkımda da 7- 8 tane ihbar mektubu yazıldığında tutuklanmamam için neden yok” diye konuştu.
‘Majör depresyon geçirdi’
Yarbayın tutuklanıp Hasdal Cezaevi’ne gönderildiğinde orada “Bir belgede adım geçiyor, 26 aydır buradayım” diyen subaylarla karşılaştığını ve majör depresyon geçirmeye başladığını anlatan Tezel, şöyle devam etti: “Yarbayı öncesinden de tanırım. Eski görüntüsüyle paralel olmayan sıkıntı içerisine düştü. Tahliye ettiler iki gün sonra yeniden tutuklanınca ‘Mahkemede bizim söylediklerimiz boşuna gitti. Bizi kurban seçmişler ben kurtulamayacağım galiba’ diye psikolojik sıkıntı içine girdi. Kendisini tüm dünyaya kapattı. Son dakikalarında ‘Beni oraya koymayın’ diyordu.”
‘Cezaevi ölümle bir’
İnsanların birçok kişiye göre ‘komik’ sebeplerden intihar ettiğini, tutuklanmanın birçok insan için bu derece önemli olmayabileceğine değinen Tezel, şöyle devam etti:
“Ama herkes aynı yapıda değil. Yarbay için cezaevi ve ölüm aynı şeylerdi. Cezaevine asılsız isnatlarla suçsuz yere giriyor olmak onurunu daha da kırıyordu. Onun için böyle bir şey yaptığını düşünüyorum. Yarbay son gün çok kötüydü, kendisini iletişime kapattı. Böyle bir şey yapabileceğini düşündük. O kadar kötüydü ki her şey aklımıza geldi. Hastaneye götürülüp bir iğne vurulsaydı, düşünmesi engellenseydi kurtulacaktı. Yalnız bırakmadık ama ayrı odada oturdu. Yanımıza gelmedi. Banyoya girmek istediğini söyledi. Tabancayı banyoya saklamış herhalde bir şey yapamadık. Beylik silahı evdeydi.”
Telefonları dinlendi
Yarbayın temmuzdaki operasyonda tutuklanan Gölcük Donanma Komutanlığı’nda görevli teğmenleri himaye etmesinin mümkün olmadığını, yarbayın Gölcük’e iki yıldır bir kez, komutanlarıyla denetleme için gittiğini anlatan Tezel, aralık ayına kadar yarbayın ifadeye çağrılmadığını, telefonlarının dinlendiğini ancak suç unsuru taşıyan konuşmasının tespit edilmediğini belirtti. Gölcük’teki operasyonun İstanbul polisince yürütülmesinin dikkat çekici olduğunu kaydeden Tezel, “Operasyonun Karargâh Evleri yapılanması içerisinde değerlendirildiğini düşündük. Bize herhangi bir örgüt ismi söylenmedi. Amirallere yönelik suikast iddiası da bize sorulmadı” dedi.