Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Tayyipler Alemi" pankartı açan ODTÜ'lü öğrencilerle görüşmesini değerlendiren Sözcü yazarı Soner Yalçın, "Erdoğan nihayet doğrusunu yaptı" dedi.
Öğrencilerden birinin annesinin Erdoğan'a mektup yazması üzerine görüşmeye giden süreç başlamış, önceki gün (16 Ekim 2018) de Erdoğan öğrencileri Beştepe'de kabul ederek bir süre görüşmüştü
Görüşmeyi değerlendiren Yalçın, "Erdoğan nihayet doğrusunu yaptı" başlığıyla (18 Ekim 2018) bir yazı kaleme aldı. Yalçın yazısında şunları kaydetti:
Dünya tiyatrosunun talihsiz iki karakterini William Shakespeare yarattı:
15 yaşındaki Romeo Montagne…
13 yaşındaki Juliet Capulet…
Oyun; aralarında düşmanlık olan iki zengin ailenin, aşık çocuklarını ölüme sürüklemesini anlatıyor!
Eser sadece sanatın-edebiyatın konusu olmadı; ebeveyn baskısının ergen üzerindeki etkisi gibi sosyal bilimlere rehberlik etti: Yasaklamanın acı sonuçları olur!
İki aile arasındaki kin-nefret, iki gencin aşık olmalarını engelleyemediği gibi ilişkilerini daha tutkulu hale getirdi: Gizlice evlendiler, Romeo'nun sürgün edilmesine katlandılar, en sonunda ölümü seçtiler. Keza…
İki lord ailesinin bitmez gerginliği- çatışması devlet yönetimini de kilitledi.
Hükümdar Prens Escalus ise otoritesini sadece, işkence- ölüm tehditleriyle sağlamaya çalıştı.
Sonuç? İki genç öldü. Ve Romeo ve Jüliet'in ölümü ardından Montagne ile Capulet aileleri barıştı, çocuklarının heykellerini dikmeye karar verdi ama iş işten geçmiş oldu!
Biraz zorlayarak benzetme yapayım:
Türkiye'de iki gruba ayrıldı:
“Montagne” ve “Capulet”…
Birbirleriyle tartışıp, tehdit edip, ölümlere varan kavga ediyorlar.
“Prens Escalus” ne yapıyor?
J eğrisi
Erdoğan düne kadar “Prens Escalus” rolü dışına pek çıkmadı!
Önceki gün yaptığıyla alkışı hak etti:
ODTÜ mezuniyet töreninde açtıkları “Artık Tayyipler Alemi” pankartı nedeniyle önce tutuklanıp, sonra serbest bırakılan dört üniversite öğrencisini kabul etti.
Sohbette Erdoğan gençlerden ülke kalkınmasına katkı sağlamalarını istedi. Öğrencilere, yerli cep telefonu Vestel Venüs'ü armağan etti. Davasını geri çekti.
Haberi duyduğumda “bravo Erdoğan” dedim. Şunu düşündüm:
Erdoğan'ın yaptığı gecikmiş özür aslında! Benzerini 2013 yazında/Gezi'de yapsa, yani gençleri çağırsa ya da yanlarına gitse sohbet etse olayların seyri çok başka olmaz mıydı?
Siyaset biliminde “J Eğrisi” teorisi var; ekonomik büyüme-gelişme döneminden sonra kalkınmada keskin düşüş sosyal ve politik huzursuzluğa yol açar.
Bu görüşü ortaya atan ABD'li siyaset bilimi profesörü James C. Davies (1918-2012) mealen şöyle diyor:
“Büyük devrimlere bakın; isyan edenler yoksullar değil, hayattan az ya da çok tat almış kişilerdir! Yaşadıkları ekonomik ve sosyal gelişmeler aniden az erişebilir hale geldiğinde onları daha çok isterler ve bunu elde etmek için protestoya başlarlar!”
Örnek veriyor:
İngilizler Amerikan zenginlerinden fazla vergi isteyince ayaklanma başladı ve ABD kuruldu!
“Dikkat ediniz” diyor Davies; “Amerika'da siyah ayaklanmaları neden 1960'larda başladı? Çünkü bundan önce siyahlar çeşitli haklara sahip oldu; ekonomik gelirleri arttı. Ne zaman ki ırkçı saldırılar başladı; ve siyah bir ailenin geliri, aynı eğitimden geçen beyaz bir ailenin geliri karşısında yüzde 74 oranında geriledi eylemler başladı! Kölelik ve yoksulluk dönemlerinde siyah ayaklanma olmadı!”
Peki… Gezi farklı mıydı?
Gezi ve 15 Temmuz
Gezi orta sınıf isyanıydı. Protestoların temelinde özgürlük talebi vardı. Bu eylemden önce…
– Üniversite sınav sorularının FETÖ tarafından çalındığı belirten öğrencilerin Taksim'de yürüyüşleri oldu.
– AKP internette/sosyal medyada yasaklamalara başladı.
– Kadınların kahkaha atması, şort giymesi, kızlı-erkekli evlerde oturması, içki içmeleri vs. hep gündemdeydi.
-Ergenekon kumpasları, gazetecileri ve Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'u Silivri Cezaevi'ne gönderme aşamasına geldi. Vs.
Bu nedenle…
Çoğunluğu kadın protestocular, sahip oldukları özgürlükleri geri vermek istemediklerinden Gezi eylemine destek verdi. Bu, 1991 Ağustos ayındaki Moskova darbesine benzetilebilir; kısa sürede (glasnost-perestroikayla) özgürlüğe kavuştuğunu sanan eli para görenler darbecilerin bunu yok edeceğini düşünüp tankların üstüne çıktı.
Aynı durum 15 Temmuz FETÖ ayaklanmasında da gerçekleşti; insanlarımız elde ettiklerinin darbeciler tarafından yok edileceğini kavrayıp sokaklara çıktı. Yani…
Öz itibariyle Gezi protestoları ile 15 Temmuz direnişinin sebepleri aynıdır: Özgürlüğüme dokunma!
İktidar ve yandaşları ise 15 Temmuz direnişçilerine övgü düzerken, Gezi'de “yabancı parmağı” arıyor hala! (Osman Kavala'nın hapiste olması saçmalıktır.)
Anlamadıkları şu:
Türkiye'de işsiz sayısı 3 milyon 531 bin kişi oldu. İşsizlik oranı artıyor. Hele… Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 19.9 oldu! Beş gençten biri işsiz.
Bireylerin kolektif isyanının ardındaki nedenleri irdeleyen “J Eğrisi” teorisini iktidarın aklından çıkarmaması gerekiyor. Çünkü bu istatistik “yeni Gezi” habercisi…
Umarım…
Erdoğan'ın hapse attırdığı üniversiteli gençlerle sohbet edip, hediye verip, davasını çekmesi “J Eğrisi” teorisinin anlaşılmasına ışık tutar! Bu buluşma ülkeye özgür iklim gelmesinin işareti olur.
Amaç, Romeoları – Jülietleri yaşatmak olmalıdır!
Erdoğan bu kez doğrusunu yaptı…