Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, "Türkiye'de eğer AKP iktidarının yandaş medyasından değilseniz, eleştiriyorsanız, onların hoşuna gitmeyecek bir şeyler yazıyorsanız, başınıza her türlü belanın açılmasına, korkutma ve sindirme taktiklerinin üzerinizde uygulanmasına, hatta belki de dayak yemeye hazır olacaksınız. Kendi yazılarımızı sansür etmek zorunda kalıyoruz; ne olur ne olmaz, başımıza iş gelmesin!" düşüncesini dile getirdi.
Çölaşan, "Dayak yemek o işlerden sadece biri! Gazeteci arkadaşlarımız Yavuz Selim Demirağ ve Ahmet Takan dayak yemeyi başardılar! Sesi ne yazık ki Türkiye'ye ulaşmayan Anadolu gazetecilerinin, başka bir deyişle yerel basınımızın başına da her gün böyle olaylar geliyor ama çoğumuzun (ne yazık ki) ruhu bile duymuyor. Hak, hukuk ve adaletin olmadığı, kararların tepeden gelen talimat ve emirlerle verildiği yargı ortamında biz gazeteciler özgür değiliz." görüşünü savundu.
Çölaşan, "Yazılarımızı bazı durumlarda korka korka yazıyoruz… Kendimizi, kendi yazılarımızı sansür etmek zorunda kalıyoruz. Ne olur ne olmaz, başımıza iş gelmesin! Hakkımızda nice tazminat ve ceza davaları açılıyor. Adliye koridorları gazetecilerle dolu ve bazıları cezaevinde… Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Ferhat Çelik, Aydın Keser gibi tutuklu (ve hiçbir suçu olmayan) arkadaşlarımız daha dün yine Ağır Ceza Mahkemesi'nde hesap veriyordu.Bu yazıyı yazdığım saatlerde mahkemenin kararı belli olmamıştı. Müyesser Yıldız derseniz, o da tutuklu." ifadesini kullandı.
Çölaşan, "Bu süreci bire bir yaşamış bir gazeteci olarak söylüyorum… Bizler de Sözcü gazetesi yazar ve yöneticileri olarak geçtiğimiz aylarda Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandık… Ve inanması güçtür ama 'FETÖcülükten (!), terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmekten' hapis cezaları aldık.Benim ve Necati Doğru'nun payımıza düşen ceza 3 yıl 6 ay 15 gün oldu… Genel Yayın Yönetmenimiz Metin Yılmaz ve internet sitesi müdürümüz Mustafa Çetin 3 yıl 4 ay aldılar. Dava dosyasının içeriği öylesine boştu ki, tutuklama kararı vermediler. O kadar boştu ki, savcı bile tutuklanmamızı istemedi. Sadece biz gazeteciler değil bütün Türkiye, inanılmaz bir baskı, korkutma ve sindirme ortamında yaşıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Yazının devamı için tıklayın