Ekonomi

'Sosyal devlet vatandaşını aç ve açıkta bırakmaz'

Güngör Uras, köşesinde ihtiyacı olan vatandaşlara yapılan yardımların bilindiği gibi parti gelirleriyle değil devlet fonundan yapıldığını yazdı.

07 Eylül 2010 03:00

T24- 1986 yılında bir kanun ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu oluşturuldu. Bu fonda birikecek paralarla yardıma muhtaç vatandaşların temel ihtiyaçlarının karşılanması hedef alındı. 2004 yılında bu fonun yönetimi Başbakanlık’a bağlı olarak çalışan Sosyal Yardımlaşma ve Genel Müdürlüğü’ne verildi.

“Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu”nda biriken paraların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için her ilde ve çok sayıda ilçede “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı” kuruldu.
Şimdilerde ülkede 973 yerel vakıf var. Bu vakıfların başkanlığını illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar yapıyor... Belediye başkanları, defterdarlar, milli eğitim müdürleri, sağlık müdürleri, tarım müdürleri bölgelerindeki vakıfların mütevelli heyeti üyesi oluyor.
Bu vakıflar, fondan gelen paralarla yörelerindeki ihtiyaç sahiplerine yardım ediyor.
Vali kömür dağıttı, kaymakam pirinç dağıttı, belediye başkanının eşi kapı kapı dolaşarak gıda paketi dağıttı söylentileri işte bu sistemin işleyişinden çıkıyor.
Dağıtılan kömürün, pirincin, gıda paketinin parasını ne partililer, ne vali, ne kaymakam, ne belediye başkanı ödüyor. Bu para Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’ndan geliyor.

Parti değil devlet yardımı

Fonun önemli gelir kaynakları şunlar:
(1) Her yıl gelir ve kurumlar vergisi tahsilatından gelen paranın yüzde 2.8’i fona aktarılıyor.
(2) Trafik cezalarından gelen paranın yarısı fona aktarılıyor.
(3) RTÜK gelirinin yüzde 15’i fona aktarılıyor. Fona bütçeden destek veriliyor. Ufak tefek başka
kaynaklar da var. Var ama fon gene de yetersiz bir fon. Toplam yıllık geliri 1.5-2.0 milyar TL dolayında. Valiler, kaymakamlar fondaki para ile sadece kömür, pirinç dağıtmıyor. Fondan aile,  sağlık, eğitim yardımları yapılıyor. Özürlülere yardım yapılıyor. Özel amaçlı yardım yapılıyor.
Geçen yıl 2 milyon aileye yakacak yardımı yapılmış. 382 milyon TL’lik gıda yardımı yapılmış. Barınacak yeri olmayanlara para yardımı yapılmış. Yeşil kart dışı sağlık yardımları, protez yardımı yapılmış.
Okullar açılıyor. Çocuklara okul araç gereci, önlük, çanta, kitap yardımı bu fondan yapılıyor. Geçen yıl 2 milyon çocuk bu yardımdan yararlanmış. Taşımalı eğitimde masraflar fondan karşılanıyor. Yüksek öğretim öğrencilerine, özürlülere burs veriliyor. Çocuğunu okula gönderen kadınlara çocuk başına 20-45 TL ödeme yapılıyor.


Devletin sorumluluğu var

Bütçede, Cari Transferler bölümünde ihtiyaç sahibi hane halkına ayrılan ödenekler var. Öğrencilere burs ve harç yardımı, eğitim yardımı, yiyecek yardımı gibi yardımlar için 1.5 milyar TL ayrılmış.
Bunlar sosyal devletin yapması gerekenler. Bizim devletimiz de “az veren candan, çok veren maldan” yapmaya çalışıyor. Önemli olan kişisel yardımları kurumsal hale getirmek. Devletin “sosyal devlet olmanın gereğini” yaparak vatandaşlarını kişiye muhtaç hale düşürmemesi.
Müslümanlar fitre ve zekât ile yılda bir defa ihtiyaç sahiplerini sevindirirler. Ecdadımız, kurdukları vakıflar, imarethaneler, medreseler, şifahaneler ile yardımı kurumsal ve düzenli hale getirmeye çalışmış. Şimdilerde ramazan ayında toplu iftar sofralarının kurulması, ihtiyaç sahiplerine gıda paketi dağıtılması âdet oldu.
İhtiyaç sahiplerini sadece ramazanda, bayramda düşünmek yetmiyor.
Fitre, zekât ve de kişisel yardımlar her zaman hedefine ulaşamıyor. Onun için de devletin bu işe daha fazla kaynak bulması, ayırması gerekiyor.

Güngör Uras - Milliyet Gazetesi (07 Eylül 2010)