Politika

'Son' Başbakan Yıldırım: İnandığım bir görevi tamamlamış olmanın huzurunu yaşıyorum

"CHP’nin iç meselelerine bizim karışmamız doğru deği, zaten yeterince karışıklar"

08 Mayıs 2017 09:46

Anayasa değişikliğine dair halk oylamasında "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin kabul edilmesiyle birlikte parlamenter sistemde başbakanlık görevini yapan son kişi olması beklenen Başbakan Binali Yıldırım, konuyla ilgili olarak "İnandığım bir görevi tamamlamış olmanın huzurunu yaşıyorum. Memleket için güzel bir iş yapmanın rahatlığı içindeyim" dedi. 21 Mayıs'taki AKP kongresinde genel başkanlığı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a devretmesi öngörülen Yıldırım, "Tabii partinin kurulları da yeniden oluşacak. Oradaki ölçü; bölgesel temsil, kadınların temsili, gençlerin temsili, tecrübelilerin temsili olacak" açıklamasında bulunurken 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de davet edileceğini belirtti.

Erdoğan 33 ay sonra tekrar AKP üyeliği
için parti binasına böyle gitmişti

Moldova dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yıldırım, CHP’de parti içi tartışmalarla ilgili olarak "CHP’nin iç meselelerine bizim karışmamız doğru değil. Zaten yeterince karışıklar. Bir de biz kalabalık etmeyelim" diye konuştu.

Fikret Bila'nın Hürriyet gazetesinin bugünkü (8 Mayıs 2017) nüshasında yayımlanan "Memleket için güzel bir iş yapmanın rahatlığı içindeyim" başlıklı yazısı şöyle:

Karışmamız doğru değil

(CHP’deki parti içi tartışmalar) Önemli değişimlerden sonra CHP’de bu hep oluyor; yeni bir durum değil. Seçimler sonrasında CHP’de mutlaka sesler yükseliyor. Bugün yaşananlar da onun tekrarından ibaret. CHP’nin iç meselelerine bizim karışmamız doğru değil. Zaten yeterince karışıklar. Bir de biz kalabalık etmeyelim.

(Astana Zirvesi’nde Türkiye-Rusya-İran arasında mutabakata varılan çatışmasızlık bölgeleri Türkiye’nin istediği bölgeler mi) Çatışmasızlık bölgesi olarak şu anda öngörülen, Hatay’ın güneyinde İdlib’i de kapsayacak şekilde belirlenen bölge esas alınıyor. Orada rejim güçleriyle diğerleri arasında sürekli ateşkes ihlal ediliyordu. Amaç bunları önlemek. Başarılı olursa diğer bölgelere yaygınlaştırılarak uygulanabilir. Başarılı olmasını ve kalıcı barışa katkıda bulunmasını umuyoruz. YPG konusundaki hassasiyetimiz belli. YPG ve benzeri unsurlara alan açacak çalışmalara müsaade etmeyiz.

(Suriye’de siyasi çözümden kastedilen nedir) Siyasi çözümden maksat; terör grupları dışındaki grupların bir araya gelmeleri ve toprak bütünlüğü içinde bir arada yaşadıkları bir Suriye’dir.

Uç siyaset merkeze yanaşacak

(Cumhurbaşkanı’nın ABD ziyareti sırasında Türkiye, Beyaz Saray’a ne önerecek)  Önereceğimiz şeyler belli. Sır değil. Biz başından beri PYD-YPG gibi örgütleri terör örgütü olarak görüyoruz. Bu örgütlerin müttefik ABD tarafından Suriye’de DAEŞ’le mücadelede kullanılmasını doğru bulmuyoruz. Bunu başından beri söylüyoruz. Bizim teklifimiz “Beraber yapalım” şeklindedir. Bize söyledikleri şey ise “Henüz karar vermedik” biçimindedir. Ama sahada PYD-YPG ile faaliyetleri devam ediyor. Bu ortak faaliyetler bir önceki yönetim döneminde başlamıştı. Ümit ederiz ki ABD’nin yeni yönetim döneminde sürdürülmez.

(21 Mayıs’taki AK Parti kongresine ilişkin hazırlıklar) En güzel şekilde kongremizi yapacağız. Sayın Cumhurbaşkanımıza partimizin genel başkanlığını teklif edeceğiz. Tabii partinin kurulları da yeniden oluşacak. Oradaki ölçü; bölgesel temsil, kadınların temsili, gençlerin temsili, tecrübelilerin temsili olacak.

(11. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül de davet edilecek mi) Elbette davet edeceğiz. Bizde eski-yeni ayrımı olmaz. Partinin kuruluşundan bu yana kim varsa davet edeceğiz.

(Yeni sisteme geçilince parlamenter dönemin son başbakanı olarak tarihe geçeceksiniz. Neler hissediyorsunuz) İnandığım bir görevi tamamlamış olmanın huzurunu yaşıyorum. Memleket için güzel bir iş yapmanın rahatlığı içindeyim. Bu yönetim sistemi değişikliği Cumhuriyet kurulduğundan beri tartışılıyor. Türkiye açık, kapalı darbeler görmüş. Milli irade kesintiye uğramış. Türkiye, yeni yönetim sisteminde artık arzu etmeyeceğimiz açık-kapalı vesayet odaklarını ortadan kaldıracak. Milli egemenlik gerçekten milletin eline geçmiş olacak. Yüzde 50’den fazla oy alamayan iktidara gelemeyecek. Bu da sürekli istikrar yaratacak. Kriz değil uzlaşma olacak. Türkiye’nin birliği bütünlüğü sürekli olacak. Yüzde 50’yi aşmak için Türkiye’nin her yerinden, her köşesinden destek almak gerekecek, bu da Türkiye’nin birliğini bütünlüğünü pekiştirecek. Güçlü iktidarlar olacak. Türkiye kazandıklarını hep zayıf iktidarlar, darbeler nedeniyle elden çıkarmış. Bundan sonra bu tür zayıflıklar olmayacak. Yeni sistemde partiler değil milletvekilleri önemli olacak. Yeni sistemde partiler mutlaka büyük hedeflere yönelmek zorunda. Uçtaki siyasetler daha fazla merkeze yanaşacak, bunun da toplumsal barışa katkısı olacak.

Yeni reform paketi geliyor

(Ekonomide yeni hazırlıklar var mı) Var, yeni ekonomik reform paketi hazırlanıyor. Seçim geçti artık geçim zamanı. 

Gökoğuz Yeri'nde tuhaf gelen şeyler

Başbakan Binali Yıldırım’ın konvoyundaki basın minibüsünden gördüğümüz manzara Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde gördüklerimizden farklı değildi. Neşe içinde, ellerinde Türk bayraklarıyla bizleri karşılayan, Türkiye Başbakanı’nı görmek için zıplayan sıcak insanlar. Gençler, yaşlılar, üniversite, lise öğrencileri ve ilkokullu minikler...

Gökoğuz Yeri’nin (Gagavuzya) merkezi Komrat kentine girerken manzara böyleydi. Ama minibüsten inip bu sıcak insanların arasına karışınca, bazı şeyler tuhaf gelmeye başladı.

Çok güzel, çok duru, çok akıcı bir Türkçe konuşuyorlardı. Güzel Türkçe konuşan bu insanlar, bize sanki Türkiye’nin herhangi bir kentine gelmişiz hissi yaşatıyordu. Ancak Müslüman değillerdi. Gagauzların, Müslüman olmadıklarını kitaptan biliyorduk ama kilise bahçesinde Türk çocuklarını görünce biraz tuhaf geldi. Dış dünyada Türk topluluklarıyla karşılaşınca ilk sözleri “Selamün aleyküm” olurdu. Burada farklıydı. Avrupa tarihinde bir dönem tüm Müslümanlara ‘Türk’ denildiği, ikisi arasında fark gözetilmediği bilinir. Bu nedenle, hem Türk olup hem Hıristiyan olmak bütün heyete garip geldi...

Türk hükümet binasının önünde Lenin heykeli ve Türk bayrağı

Yemyeşil, sakin Komrat kentini biraz dolaşınca karşımıza çıkan bir binanın üzerinde bazı sözcükleri Türkçe olan yazı dikkatimizi çekti. Şöyle yazıyordu: ‘Gagauz Yerin Bakannık Komiteti Halk Topluşu’

Gagauz Yeri Başkanlık Komitesi Binası olduğunu öğrendiğimiz binanın üzerindeki yazının, “Gagavuzya İcra Komitesi ve Halk Meclisi” makamı anlamına geldiğini öğrendik.

İşin tuhaf tarafı şuydu ki, Gökoğuz Türklerinin Başkanlık Komitesi binasının önünde kocaman birLenin heykeli duruyordu. Lenin heykelinin hemen yanında da Başbakan Yıldırım’ın ziyareti nedeniyle kocaman bir Türk bayrağı dalgalanıyordu.

Bu görüntü de tebessüm ettiren tuhaf bir görüntüydü.

Lenin ve Demirel

Heykeli olan sadece Lenin değildi...

Orta Asya ve Balkan Türklerinin “Süleyman Aga”diye hitap ettikleri 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, Lenin’den çok uzak olmayan bir yerde büstü duruyordu.

Siyasi hayatında komünizmle mücadelenin çok önemli bir yeri olan Cumhurbaşkanı Demirel’in büstü, Sovyetler Birliği’nin kurucusu Lenin’le aynı kentteydi...

Bir Türk kadın lider: Irina Vlah

Gökoğuz Yeri Özerk Bölgesi’nin lideri genç bir Türk kadın...

Adı Irina Vlah...

Mükemmel bir Türkçesi var ama Hıristiyan ismi taşıyor...

Komrat Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş. Bir süre vergi denetimi biriminde avukatlık yaptıktan sonra milletvekili seçilmiş. 2007-2009 yılları arasında Komünist Parti Merkez Komite üyeliğinde bulunmuş. 2015’te Gökoğuz Yeri başkanlığına seçilmiş. Gökoğuzların lideri genç, geleceği parlak bir kadın lider...

Gökoğuz Türk’ü, adı Irina, Hıristiyan ve Türk bölgesinin başkanı...

Hepsi bir araya gelince, bu da biraz tuhaf geldi...

[Memleket için güzel bir iş yapmanın rahatlığı içindeyim]

Kim bu Gaguzlar?

Karadeniz’in kuzeybatısında, Romanya ile Ukrayna’nın arasındaki Moldova’nın özerk bölgesinde yaşayan ve sayıları 200 bin civarında olan Gökoğuz (Gagauz) Türkleri kimdir, nereden gelirler?

Bu soruya net bir yanıt bulmak zor. Bazı tarihçilere göre bozulmamış bir Türkçeyle konuşan Gökoğuzlar, ‘Orta Asya Büyük Göçü’ sırasında Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlar’a gelen Oğuz, Peçenek, Kumanların torunları... Bazı tarihçilere göre Osmanlı’nın Türkleştirdiği Bulgarlar... Bazı tarihçilere göre Türkleştirilmiş Rumlar...

Kökenleri ne olursa olsun, dinleri hariç bütün gelenekleriyle bize benzeyen dost, misafirperver, sıcak  bir Türk topluluğu Gökoğuzlar...