AKP Aksaray milletvekili ve aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulan Soma Araştırma Komisyonu Başkanı Ali Rıza Alaboyun hem Türkiye'deki madencilik kanununu eleştiriyor hem de madencilik bakanlığı kurulması gerektiğini söylüyor.
Alaboyun madenciliğe özgü bir iş güvenliği ve işçi sağlığı yasası hazırlanması gerektiğini belirtiyor.
AKP'nin üç dönem kuralı nedeniyle 7 Haziran'da yapılacak genel seçimlerde aday olmayan Alaboyun "Türkiye'de madenciliğin sahibi yok" diyor.
Soma'nın ardından pek çok kanun çıktı ancak uzmanlar uygulamadaki eksikliklere dikkat çekiyor. Mevzuatın ve kanunların uygulanması için ne yapılması gerek?
Rengin Arslan'ın BBC Türkçe'de yayımlanan haberine göre, Türkiye'deki maden kanunu bana göre madencilik kanunu değil, bir ruhsat kanunudur. Madencilik ruhsatı alma kanunu. Ruhsatlar arası anlaşmazlıkları, ödenecek harçları ele alıyor. Hem bizim sendikalarımız çok zayıflar hem de işyerini zorlayıcı yükümlülüklerimiz yok. Madencilik dediğimiz zaman, aklımıza kömür madenciliği gelir. Kömür madenciliği dışındakilerin hepsi bir galeri açma ve hafriyat işidir. (...) Madencilik yapılacaksa Türkiye'de kömür ile ilgili bir mevzuat değişikliği şart. Amerika'da Coal Act (Kömür Yasası) var, Avustralya'da aynısı var. Oradaki kömür sahalarındaki iş güvenliği ve sağlığı üzerine ayrı bir düzenleme var. Bizim Türkiye'deki temel mevzuatımızı kömür madenciliği üzerine oturtmamız lazım. Bizdeki maden kanunu bunlara öneren tedbirler içermiyor.
'Yasanın gündeme gelmesine fırsat olmadı'
AKP 13 yıldır iktidarda. Bu durumda akla şu soru geliyor: Siz neden yapmadınız?
Cevaplanması gereken soru da bu zaten. Bununla ilgili bir takım ön düzenlemeler yapıldı örneğin iş sağlığı ile ilgili. Ama dediğim gibi apayrı bir kömür kanunu gerekli. Bu konuda da Meclis'in çalışma süresi, seçim arifesi olması, daha önce gündeme gelen, üzerinde 1-1,5 yıldır çalışılan torba yasaların gündeme gelmesiyle fırsat bulunamadı. Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu Soma raporunu tamamladığımızda ziyaret ettim. Kömürle ilgili düzenlemeyi yapacağız diye ertesi günkü konuşmasında geçirdiler. Ama kömür ile ilgili bir kanun, siz de takdir edersiniz, bugün kaza oldu ertesi günü yapalım şeklinde değil. Bunlar bir süreç istiyor. Bununla ilgili bürokrasinin zihinsel bir dönüşüme ihtiyacı var bana göre. Sıkıntı burada.
Peki mevcut işçi sağlığı, iş güvenliği kanunun uygulanması için ne yapılması lazım?
İş sağlığı güvenliği yasası, AB'deki, Amerika'daki iş sağlığı güvenliği kanunlarının ötesinde fakat iş madenciliğe geldiğinde apayrı bir iş sağlığı ve güvenliği gerekiyor. Genel düzenlemelere göre bu madenleri denetliyoruz. Bizde yeraltı madenciliğiyle ilgili kanun ve yönetmelik sadece dört sayfa civarında. ABD'de gittiğinizde 170 sayfa kanun var ve bunun uygulamayla ilgili düzenlemeleri 200 sayfa. Ara demirlerin bağı şu kadar, kömür tavan şuysa, şöyle bir demir bağı kullanacaksın, bu kadar kalitede olacak diyor. Bunların hiçbiri bizim mevzuatımızda yok. Bir lambanın nereye konacağının bile mevzuatta yeri var.
Bu söylediklerinizi milletvekilliğiniz ve öncesindeki görevleriniz sırasında aktarma şansı bulabildiniz mi?
Ben ABD'den döndükten sonra görevlerim sırasında Türkiye'de kömür kanunu olması gerektiğini, kömürlerde metan drenajının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini, Türkiye'deki kömür ocaklarının yüksek metan içerdiğini hep söyledim. (...) Bununla ilgili 2008 yılında sayın Recep Tayyip Erdoğan'a bir dosya verdim. Hatta daha sonra bunlar gündeme geldi. Grup başkanvekillerimizden öğrendiğim kadarıyla bu ele alınmış, bakanlıklar yeniden düzenlenirken o sürede bu gündeme gelmiş.
Fakat kurulmadı. Bilmiyorum gerekçesi neydi.
'Madenciliğin sahibi yok'
(...) Madenciliğin sahibi yok. Madenciliğin bir sahibinin olması lazım. Enerji Bakanlığı'na bağlı. Bunun tek sebebi kömürün enerji hammaddesi olması nedeniyle. Yeraltına yönelik kömürde, doğalgazda, petrolde çalışacak bir bakanlığın olması lazım. Çıkardıktan sonra trenin lokomotifinde mi kullanır, termik santralde mi kullanılır, onu bilemem. Ama bir madenin, doğalgazın, petrolün yeryüzüne çıkarılması apayrı bir teknoloji. Apayrı bir bilimsel iş sağlığı güvenliği gerektiren bir alan. Tüm bunları söylüyoruz, ama kafalarda canlanmıyor. Benim anlattıklarım da biraz hayal gelebilir.
Kulağa hayal gibi gelmiyor, hoş geliyor ama siz iktidar partisinin milletvekilisiniz, 13 yıldır AKP iktidarda. Bunlar daha çok muhalefetteki bir milletvekilinin beyanları gibi açıkçası.
Bu görüşlerimi her zaman tüm televizyonlarda anlattım.
Hükümet neden sizin anlattıklarınız feyz almadı diye düşünüyor insan.
Kaza ile bu gündeme geldi. Kazadan sonra hükümet hakikaten bir şey yapmaya, mağduriyeti gidermeye çalıştı, yarın da (bugün) yıldönümü. Bunların uygulamaya geçmesi zaman alıyor. Önce bürokrasinin bir zihinsel dönüşümü olması lazım. Böyle bir şeyi gerçekleştirebileceğimiz kanaatindeyim.
Soma'da aileler de, kamuoyu da ihmali olabilecek kamu görevlilerinin yargılanması ile ilgili taleplerini dile getiriyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Denetimde şu sıkıntı var. Denetimler anlıktır. Gider bakar, mevzuatın dışında bir şeye bakamaz. Bakarsa işveren de karşı çıkar, mahkemeye götürür olayı. O yüzden mevzuat çok önemli, bürokrasinin zihinsel dönüşümü önemli. Ama ben dersem ki genel müdür suçlu, o suçlu, bu suçlu ben kendimi mahkeme yerine koymuş olurum.
Suçlu olup olmadığına mahkeme karar verir elbette ama yargılanmalarına, suçlu olup olmadıklarının tespitine mahkemenin karar vermesinin önünün kesilmesi söz konusu oldu. Bununla ilgili yorumunuzu rica ettim.
O konularda mevzuatımız bakanlara yetki vermiş durumda. Onların bakanlıkta en iyi bilgiler, altyapı müfettişlerin genel müdürlüklerin elinde. Yani onu neye göre veriyorlar, bu konuda yorum yapmam doğru olmaz. Birçoğu da sektörden tanıdığımız arkadaşlar. Örneğin Soma kazası nedeniyle içeride yatan arkadaşlar, maden mühendisleri, onlar üç gün boyunca hem şehitlerin cenazesini çıkardılar, hem yaralıları kurtardılar. Hatta oranın müdürü bayıldı, tam ölüm anında oksijenle yukarı çıkartıldı. Çok kompleks bir olay. Bir şey söylesen olmuyor. Bir daha böyle şeyler olmaması için önümüze bakıp dua etmemiz lazım ve mevzuat değişikliği yapmamız lazım.