Hürriyet'ten Banu Şen'in haberine göre, Senem Yıldırım iki oğlu İlkay ve Sami’yi faciada kaybetti. İki torununun annesi, gelini Aslı’yı da eşinin maaşını çekmeye gittiği Kınık’tan dönerken trafik kazasında yitirdi. Yıldırım torunları Sevcan ve Sercan’a hem annelik hem babalık yapıyor ve şöyle diyor: “İki yıl önce şu ağacın altında her günkü gibi oğullarımın dönmesini beklerken ölüm haberini aldım. O günden sonra hayatım karardı. Torunlarım sürekli babasını, annesini soruyor. Geride kalan tek oğlum mecburen madende çalışıyor. Herkes çabuk unuttu. Buradan ta Akhisar’a saatlerce mahkemelere gidiyoruz. Mahkeme salonunda çok yalnızız. En azından cezalarını çeksinler de yok. Aksine tahliye ettiler. Giden gittiğiyle kaldı be kuzum...”
Babalarını, amcalarını ve annelerini yitiren çocuklardan Sevcan öğretmen, Sercan asker olmak istiyor. Büyüyünce babaannelerine ve amcalarına bakacaklarını söylüyorlar.
Milletvekili olacağım
Berkan Köse facia olduğunda Soma’da Anadolu lisesi öğrencisiydi. Yaz tatillerinde aile bütçesine katkı için yevmiyeli işlerde çalışıyordu. Babası Erdoğan Köse’yi kaybettiği faciadan sonra TED burs verdi. Şimdi Karabük’te yatılı okuyor, hukuk okumak istiyor. İki yılı şöyle anlatıyor: “Unutulduğumuzu düşünüyorum, mahkeme de istediğimiz gibi gitmiyor. Bu ülkede insanların ölmediği, kırmızı tabutlara sarılan çocukların olmadığı, çocuğuna ekmek götürmek için 900 metre yerin altında ölüme bile bile mahkûm olan insanların olmadığı bir ülke için milletvekili olacağım.”
Suçlular yargılanmıyor
Nursel Kocabaş eşi Mustafa’yı kaybettiği facianın bir duruşmasını bile kaçırmadı. Oğlu Buğra ile hayat mücadelesi veren Kocabaş tepkili: “Davalara kimse gelmiyor. İki gündür sosyal medyada paylaşımlar başladı. 2 yıldır aklınızda yoktu, 13 mayıs geldi herkes duygusal şeyler yazıyor. Buna kızıyorum. 301 kişi gitti. Tek istediğim olanlar 13 Mayıs’larda hatırlanmasın. Gerçek suçlular yargılanmıyor. Hâlâ facianın nedenini bile bulamadılar. 2 yıl oldu suçlu yok meydanda. Bizim çocuklarımıza bunu yaşatanlar sağ olsun, başka ne diyebilirim ki?”
Hayrullah Baygül’den sonra tedavi masraflarını karşılamak için çalıştığı oğlu Enes de hayatını kaybetti.
Devletten yanıt bile gelmedi
Hayrullah Baygül, 3 yaşındaki beyin felci hastası oğlu Enes’in tedavi masraflarını karşılayabilmek için Eynez Ocağı’na girmişti. Eşi Zemine haberi hastanede almıştı. Enes’in devlet tarafından karşılanmayan masraflarını tamamlamakta zorlanan genç kadının sıkıntılarını CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz, Meclis gündemine taşımıştı. Verilen iki soru önergesine yanıt bile gelmedi. Enes, 4 Mayıs 2015 sabahı hayatını kaybetti. İlkokulda hizmetli olarak çalışan Zemine Baygül şöyle diyor: “Eşimin ardından oğlumu da kaybettikten sonra toparlasan ne olur toparlamasan ne olur. Devlet ne ölenlere sahip çıktı ne kalanlara. Ölenlerin davası ortada. Sağladıkları iş de ortada.”
İlk duruşma 13 Nisan 2015’te görülmeye başlandı. Mağdur aileler davaya ilgisizlikten şikâyetçi.
2014/ 2016
-2 yılda facianın neden meydana geldiği çözülemedi.
- Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’in özel harekât polisleri yere yatırmışken tekmelediği madenci Erdal Kocabıyık uzun süre işsiz kaldı. Artık Bergama Belediyesi’nde çalışıyor. Kocabıyık, ‘kamu kurumuna ait araca zarar vermek’ten açılan davada 10 ay ceza aldı. Dosya Yargıtay’da.
- O gün basının karşısına şirketin patronu olarak çıkan Alp Gürkan, evraklarda sorumlu olmadığı gerekçesiyle bugün hâkim karşısında değil.
- 17 Mayıs 2014’te yapılan gözaltılar sonrası 8 kişi tutuklandı. Bugün davada 6 tutuklu, 39 tutuksuz sanık bulunuyor.
Madencilere günde 150 ağrı kesici
“Soma’da yaşananlar kaza değil facia... Çünkü bu olay aylar öncesinden ortaya çıkan gaz etkilenmeleri, ısı değişimleri ile kendini göstermişti...”
Bu sözler, 18 yıldır madende işyeri hekimi olarak çalışan ve TTB ile TMMOB’nin yayınlanan Soma raporunda imzası bulunan Dr. Atınç Kayınova’ya ait. Raporda çarpıcı iki nokta var. Birincisi her gün işçilere 100-150 adet ağrı kesicinin dağıtılması. İkincisi ise SOMA AŞ’den önce madeni işleten Park Teknik AŞ’nin, çıkarılan kömürün kendiliğinden yanma özelliği olması ve oluşabilecek aksaklıklar nedeniyle madeni devretmesi. Park Teknik AŞ’nin devrederken kullandığı yazılı ifade şöyle: “İleride telafisi mümkün olmayacak problemlerle karşılaşılacağı anlaşılan bu durumda şirketimizin olumsuz etkilenmemesi için işi devretmek istemekteyiz.”