Politika

Siyasilerden 'bayram atışması'

Bayram nedeniyle 3 lider arasındaki sükûnet bugün sonra erdi. Başbakan, Baykal ve Bahçeli'den bugün 'bayram mesajları'

28 Kasım 2009 02:00

T24 - Danıştay'ın, katsayı kararını değerlendiren Başbakan Erdoğan, ''Bu tamamıyla ideolojik bir karardır. Anlamakta zorlanıyoruz; bunun kabul edilir hiçbir yanı yok'' dedi. CHP lideri Baykal'sa Başbakan'ın yorumuna, "İdeolojik olan sensin" şeklinde yanıt verdi. MHP lideri Bahçeli ise Başbakan Erdoğan'ın kendisine yönelik sarf ettiğini iddia ettiği küfürlü sözlerle ilgili olarak Başbakan'ı mahkemeye vereceğini söyledi.

Erdoğan: Danıştay'ın kararı ideolojik

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bayram namazını kıldığı Eyüp Sultan Camisi'nden ayrılırken gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, Danıştayın, YÖK'ün katsayı uygulamasını kaldıran kararının yürütmesini durdurduğunu anımsatarak, bu konudaki görüşlerini sorması üzerine Erdoğan, konuyla ilgili YÖK'ün ve ilgili kişilerin gerekli açıklamaları yaptığını söyledi. Aldığı bu kararın, Danıştayın kendi içinde ne denli çelişkili olduğunu gösterdiğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu konuda yetkili mercinin YÖK olduğunu söyleyen Danıştayın, aynı yıl içerisinde tamamen o aldığı kararı nakseden bir karar alması hiçbir şeyle izah edilemez. Bu karar tamamıyla ideolojik bir karardır. Dolayısıyla böyle bir ideolojik kararı anlamakta ben şahsen zorlanıyorum. Bunun kabul edilebilir hiçbir yanı yok. Yargı organıdır, kararını almıştır ama inanıyorum ki muhatabı olan YÖK de bununla ilgili itirazını yapacaktır, tavrını belirleyecektir. Biz de bu ülkede mağdurların haklarını arama noktasında olan bir iktidar olarak, bir siyasi iktidar olarak, yargı karşısında yapılması gerekenleri aramızda bayramdan sonra değerlendireceğiz.''

Memurların iş bırakma eylemini değerlendiren Erdoğan, "Gerekli olan yaptırım neyse yapılacak, ülke yol geçen hanı değil diye konuştu.

Bayramın ikinci günü partililerle bayramlaşan CHP lideri Deniz Baykal ise Erdoğan'ın açıklamalarına ''Bence Danıştayın kararının ötesinde bu kararın tümü ideolojik. Bu bir teknik eğitim meselesi değil, olay oradan kaynaklanıyor. Başbakan konuyu siyasi, ideolojik nedenlerle ele alıyor'' diyerek cevap verdi.

Baykal: Konuyu ideolojik ele alan Başbakan’dır

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP genel merkezinde gazetecilerle bayramlaştı ve gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP genel merkezinde gazetecilerle bayramlaştı ve gündeme  ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''Bayram dolayısıyla çok sayıda kişiyle el sıkışacaksınız, domuz gribinden korkmuyor musunuz?'' sorusu üzerine Baykal, domuz gribinin bir sağlık konusu olduğunu, siyasetçilere aşı konusundaki kararlarının sorulmasını doğru bulmadığını söyledi.

Dünyanın hiçbir yerinde siyasetçilerin bu konuda bir tartışma içine girmediklerini ifade eden Baykal, aşı konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ arasındaki farklı yaklaşımı da eleştirdi. Aşı olup olmamanın Başbakan Erdoğan'ın kişisel kararı olduğunu ancak bunu bir davranış modeli gibi yansıtmasının yanlış olduğunu savunan Baykal, ''Sağlık Bakanı aşının gerekliliği konusunda herkesi ikna etmeye çalışıyor ama bence herkesi değil önce Başbakan'ı ikna etmesi lazım. Tercih konusunda değil aşının gerekliliği konusunda ikna edilmesi lazım. Hükümet bir eliyle yaptığını diğer eliyle bozuyor. Başbakan her şeye ideolojik suçlaması yapma anlayışı içinde. Öyle anlaşılıyor ki Başbakan'ın aşı konusundaki tavrı da ideolojik'' diye konuştu.

Baykal, Danıştayın katsayı konusundaki kararı ve Başbakan Erdoğan'ın karara ilişkin ''ideolojik'' şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine de ''Bence Danıştayın kararının ötesinde bu kararın tümü ideolojik. Bu bir teknik eğitim meselesi değil, olay oradan kaynaklanıyor. Başbakan konuyu siyasi, ideolojik nedenlerle ele alıyor'' dedi.

Konunun ülke yararı için ele alınan bir eğitim meselesi konusu olmaktan çıkıp bir siyasi ayrıştırma nedeni haline geldiğini ileri süren Baykal, bu noktada ''karar ideolojik'' demenin olayı aydınlatmaya yetmeyeceğine savundu.

Mesleki eğitimin her aşamada desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Baykal, bu konuda bir çelişki olduğunu ileri sürdü. Ortaöğretimde mesleki eğitimi tercih edenlerin, yükseköğretim aşamasında da bu alana yönlendirilmesinin doğru olduğunu ifade eden Baykal, sözlerini, ''Türkiye, mesleki eğitimi destekleyecek mi, desteklemeyecek mi mesele bu... 'Mağduriyete karşı mücadele ederiz' demiş

Başbakan. Sen mağduriyetleri yaratıyorsun. İzlediğin politikayla mağduriyetler oluşturuyor sonra da 'mağduriyetleri önleyeceğiz' diye yeni yeni mağduriyetler yaratıyorsun'' şeklinde sürdürdü.

‘Türkiye aylardır, yıllardır iddiananmeleri konuşuyor'

Baykal, bir gazetecinin, ''Şimdi 'Kafes Eylem Planı' tartışmaları var. Değerlendirmeniz olacak mı?'' sorusunu yanıtlarken de ''Türkiye, aylardır, yıllardır iddianameleri konuşuyor. Bunda bir garabet yok mu? Hukuk konuşsak, netleşmiş bir yargı kararını konuşsak... Türkiye iddianamelerin peşinden koşa koşa yorgun düştü'' dedi.

Ülke gündeminin ortaya atılan iddialarla meşgul edildiğini ancak hiçbirinin kesin sonuçlarının ortaya konulmadığını, iddiaların sonuçsuz kaldığını da kimsenin sorgulamadığını ifade eden Baykal, şöyle konuştu:

''Şimdi yeni bir iddianame çıkacak biraz da onun peşinden koşalım. İddianame ile demokrasi mücadelesi mi olur? Hukuk işliyor mu? Birisini de sonuçlandırın. Hukuk çiğneniyor, insanlar perişan ediliyor sonra 'şimdi bu bitti başka bir iddia var onun peşine düşün...' Perişan bir manzara. Kimse de çıkıp 'bir tanesini sonuçlandırın, sonuçlandırmazsanız bundan sonra hiçbir iddianıza inanmayacağız' demiyor.''

Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün rektör atamalarına ilişkin soruyu yanıtlarken de demokrasinin bir bütün olduğunu vurgulayarak, Türkiye'de ise ''demokrasi söylemleriyle yaşanan bir büyük tutarsızlık'' olduğunu ileri sürdü.

Türkiye'de ''oldubittileri, haksızlıkları içine sindiren bir tablo oluştu'' diye üzüldüklerini anlatan Baykal, ''İzmir'de diş tabipliği eğitimi veren okulumuzdaki tepki, böyle olmadığını ortaya koyuyor. Onları kutluyorum. Umut verici bir yaklaşım sergiliyorlar. Bu bayramın kutlanması gereken kişileri bu atamaya direnenlerdir'' dedi.

Kamu çalışanlarının haklı taleplerini dile getirmek için ''uyarı grevi'' yaptıklarını hatırlatan Baykal, Başbakan Erdoğan'ın greve yönelik sözlerini de eleştirdi. Haklarını alamayanların bu haklar için mücadelesinin demokratik bir yaklaşım olduğunu belirten Baykal, kamu çalışanlarının örgütlenmesinin ve sendikal haklarını kullanmalarının engellenmemesi gerektiğine işaret etti.

Baykal, ''Türkiye'de demokrasi duyarlılığını en yukarı düzeyde sahiplenmesi, temsil etmesi gereken mercilerin, makamların, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere, toplumun bazı kesimlerini, demokratik yöntemlerle kendilerini kanıtladıkları halde, yok saymayı içlerine sindirebilmiş olmaları çok acı bir manzara'' diye konuştu.

Bir soru üzerine ''demokratik açılım'' konusuna da değinen Baykal, ''Kürt açılımı konusu Türkiye'nin son dönemde karşılaştığı en ağır, en başarısız siyasi uygulama olmuştur'' dedi. Gerginliklerin tırmanmasının temelinde hükümetin izlediği tavır olduğunu iddia eden Baykal, hükümetin bu konuda ikircikli bir yaklaşım içinde olduğunu savundu.

‘Demokrasi lafı ağızlarından düşmüyor...'

''Ergenekon'' soruşturmasıyla ilgili yaşananların, CHP'nin bu konuya ilişkin tespitlerini doğruladığını da belirten Baykal, hukukun AK Parti iktidarı döneminde ağır bir darbe aldığını ileri sürdü.

Yasa dışı telefon dinlemelere de değinen Baykal, ''70 bin kişi dinlenildi. 70 bin kişi de suçlu mu çıktı? Bir devlet böyle bir uygulamanın içine sokulabilir mi?'' dile sordu.

Baykal, şöyle devam etti:

''Demokrasi lafı ağızlarından düşmüyor. Üniversite rektörleri atanırken demokrasi yok, dekan atanırken demokrasi yok, kamu çalışanları haklarını talep ettiği zaman onlara demokrasi yok, telefon dinlenirken vatandaşa demokrasi yok. Ne o? Türkiye demokrasi mücadelesi veriyor... Nasıl veriyoruz? Silahlı Kuvvetleri, yargıyı mahkum etmek için, perişan etmek için aslanlar gibi mücadele ediyoruz, bu mücadelenin adı demokrasidir. Kavramlar bu kadar içi boşaltılmış hale getirilebilir mi?''

Ekonomiye de değinen Baykal, bu alandaki kaygı ve sıkıntıların sürdüğünü söyledi. Baykal, hükümetin seçim döneminde ''bol bulamaç'' yaptığı harcamaların faturasının bugün vatandaş tarafından ödendiğini iddia etti.

Dubai'de yaşanan ekonomik gelişmenin yansımalarının bayram sonrasında dikkatle takip edilmesi gerektiğini belirten Baykal, bunun dünya genelinde etkileri olacağına işaret etti.

Baykal, bir gazetecinin, ''(Bari bayramda el sıkışsalardı) diye Başbakan Erdoğan ile sizin bir araya gelmeniz yönünde dilekler var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sözleri üzerine, ''Bu sözleri söyleyenler elbette ki gerginliklerin aşılmasını istiyorlar ama bunun için iktidarda ciddi tavır değişikliğine ihtiyaç vardır'' dedi.

Baykal, gazetecilerin ardından genel merkezde partililerle bayramlaştı.

Bahçeli, Başbakan’ı mahkemeye veriyor

MHP Genel Başkanı, Başbakan Erdoğan’ın TBMM Genel Kurulunda kendisine sarf ettiği iddia edilen küfürlü sözlerle ilgili; ''Söyledikleri bizce malumdur. İnşallah bunun bir ceza davasıyla karşılığını verecektir. Sayın Başbakan'ın elimizden kaçması mümkün değil'' dedi.

MHP Lideri Bahçeli, Kurban Bayramı dolayısıyla parti genel merkezinde partililerle bayramlaştı. Bayramlaşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, TBMM Genel Kurulunda kendisine sarf ettiği iddia edilen sözlerle ilgili ne zaman dava açacağının'' sorulması üzerine, şunları söyledi:

''Sayın Başbakan'ın, 13 Kasımda MHP'yi temsilen yapmış olduğu konuşma sırasında bir şeyler mırıldandığı daha sonraki tespitlerle doğrulanmıştı ancak neler söylediğinin dudak okunmasıyla uzmanlar tarafından netleştirilmesinde yarar var.

Sayın Başbakan, her bayramda, her cuma çıkışında o günün manasıyla çelişen, iftiralar yüklü, yalanlarla dolu açıklamalarda bulunmaktadır. Bu cuma günü bayramın da birinci günü olduğu bir dönemde yine bazı açıklamalarda bulunmuştur. Bunlardan tek bir cümle doğrudur, o da 'Bahçeli ve ekibi niyet okumada oldukça kabiliyetliler' cümlesidir. Gerçekten bu cümle doğrudur. MHP kimin hangi niyette olduğunu yüksek önsezisiyle fark ediyor ve milleti de bu manada uyarıyor. Sayın Başbakan'ın niyetinin ne olduğu çok açıktır, Türkiye'yi 36'ya bölmektir, alt kimliklerle bir etnik çatışmayı sürdürmektir. Partisi artık AK Parti olmaktan çıkmıştır, artık partisi bölen bir parti haline gelmiştir. Burası doğrudur ancak hayatında hiç küfür etmediğini, küfür etmeyi sevmediğini ve böyle bir seviyeye düşmeyeceğini de söyleyen Sayın Başbakan'ın, devletin tüm yetkilerini kullanarak, dudak okuma uzmanlarından bir heyet oluşturarak, 'ben orada acaba ağzımdan neleri kaçırdım, hangi ruh halinde neleri söyledim' diye bir inceleme yapmasında yarar vardır.''

Bahçeli, konuyla ilgili kendilerinin inceleme yaptığını ifade ederek, ''Söyledikleri bizce malumdur. İnşallah bunun bir ceza davasıyla karşılığını verecektir. Sayın Başbakan'ın elimizden kaçması mümkün değil'' diye konuştu.

Bir gazetecinin, ''Kafes Operasyonu kapsamında üç subay tutuklandı. Bir de Danıştayın katsayı kararı var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Bahçeli, bu iki konuyla ilgili görüşlerinin çok net olduğunu belirterek, ''Bunu sürekli tartışmanın Türkiye'ye sağlayacağı bir fayda yoktur. Konu yargıya intikal etmiştir. Özellikle basın mensupları da yargının bu çalışmalarını sabırla beklesinler. Yargının kararları daha netleşmeden yorum yapma alışkanlığından da vazgeçsinler'' yanıtını verdi.

‘Domuz gribine inanmıyoruz'

Bahçeli, ''domuz gribi salgınıyla ilgili önlem alıp almadıkları'' sorusuna karşılık, ''Hiçbir önlemimiz yok. Domuz gribinin olduğuna da inanmıyoruz. Her şey Cenab-ı Allah'ın takdiridir'' yanıtını verdi.

''Hükümet bayram mesajlarında Türk bayrağını da kullanıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorunu Bahçeli, ''Bir bölen için çok hayırlı bir adım olarak görüyorum'' diye yanıtladı.

‘Bayram mesajları iredelenmeli'

Bahçeli, bayramlaşmada yaptığı konuşmada da Türkiye'nin çok sıkıntılı, kritik bir dönem yaşadığını söyledi.

Ramazan Bayramı'nın kutlandığı 20 Eylül 2009'dan bugüne kadar 69 gün geçtiğini, bu süreç içinde birçok siyasi kurum, devlet yetkilileri ve sivil toplum kuruluşlarının bayramlaşma mesajı yayımladıklarını ifade eden Bahçeli, bu mesajların karşılaştırılarak gündeme taşınmasını istedi.

Bu bayram mesajlarında nelerin temenni edildiğinin, bu temenniler doğrultusunda nelerin gerçekleştirildiğinin ortaya çıkarılmasında büyük fayda olacağını düşündüğünü dile getiren Bahçeli, şöyle konuştu:

''Özellikle, 'devletin zirvesinde uyum var, büyük fırsatlar doğmaktadır, bunun adına ne derseniz deyiniz, mutlaka bu sorun çözülmelidir' düşüncesinin ortaya atıldığı günden bugüne geçen sürecin 69 günü, iki bayram arası olarak görülmektedir. İki bayramda, kardeşlik vurgusu, birlik beraberlik düşüncesi tamamen ortadan kaldırılarak, önce 36'ya, sonra da bu ülkenin topraklarını ikiye bölerek, millet içerisinden millet yaratma gayretlerinin yani bir beka sorunu olarak gördüğümüz konuların ne gibi gelişmeler ortaya çıkardığını hep beraber görmeliyiz ve düşünmeliyiz. Bu yapılmadığı takdirde bayramlarda gelişigüzel söylenen sözlerin hiçbir anlamının olmadığı anlaşılacaktır.''

Mübarek bayramların sıradan bir gün gibi kabul edilmemesini ve bayramlarda gelişigüzel konuşulmasının hiçbir anlamı olmayacağını söyleyen Bahçeli, ''İki bayram arasında neler söylenmiş ise bunlar teker teker analiz edilmeli, neler yapılmıştır, bunları görmek lazım'' dedi.

Türkiye'nin ''bir yıkım projesiyle karşı karşıya olduğunu'' savunan Bahçeli, ''Bu iki bayram arasında yıkım projesi derinleşerek, perçinleşerek devam etmiştir. İnşallah bundan sonraki dönem için herkes aklını başına alır'' diye konuştu.


Babacan: Milliyetçilik lafla olmuyor

Afyon'da, MHP'yi eleştiren Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Milliyetçilik lafla olmuyor. Milliyetçilik icraatla oluyor. Ortaya konan eserlere bakacaksınız. Kim, ne yapmış, buna bakacaksınız” dedi.

Afyonkarahisar AK Parti İl Teşkilatı'nın bayramlaşma töreni il binasında gerçekleşti. Törene Afyonkarahisar'da bulunan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu da katıldı. Demokratik açılımın kardeşlik projesi olduğunu belirten Bakan Eroğlu, anayasanın birlik ve bütünlüğü garanti altına alan maddelerinden taviz verilmesinin söz konusu bile olmadığını söyledi. Eroğlu, “Demokratik açılım projesi ile ilgili herkes çok şey söylüyor. Ama bizim burada gayemiz milli birlik ve beraberlik içinde hizmeti 72 milyon vatandaşlarımıza kardeşçe sunmaktır. Dolayısıyla şunu ifade ediyorum. Bizim tek vatan, tek bayrak, tek millet projesinden, anayasanın o ilgili maddelerinden asla taviz vermemiz söz konusu değildir. Kimse demokratik açılımı, milli birlik beraberlik projesini başka yöne çekmesin. Maksadımız insanımızı kucaklamaktır. Birlik ve beraberlik içinde kardeşliğimizi daha da pekiştirmektir. Çünkü Başbakanımızın her zaman söylediği ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ bizim maksadımızdır” diye konuştu.


‘Dünyada problem neredeyse ilgileniyoruz’

Türkiye’nin hem ekonomide hem de dış politikada birçok sorunun üstesinden geldiğini savunan Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan, bir bütün olma yolundaki engelleri kaldırmak amacıyla demokratik açılım projesini başlattıklarını söyledi. Demokratik açılımın kardeşlik ve birlik projesi olduğunu vurgulayan Bakan Ali Babacan, Türkiye’nin demokratikleşme ve güçlenme yolunda açılımın önemli bir adım olduğunu belirtti. Bakan Babacan, Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne büyük bir oy farkıyla seçilmesinin önemine değinerek, “Türkiye, dünyanın her yerindeki sorunlarla ilgilenir bir ülke haline geldi. Sıkıntı neredeyse ve dünyada problem neredeyse oraya eğiliyoruz. Artık dünyanın hangi ülkesinde problem varsa onu, biz, bir bakıma kendi problemimiz olarak algılıyoruz, onunla kaygılanıyoruz ve onunla ilgili gerekli adımlar ne ise atıyoruz. Hep hukuk diyoruz, adalet diyoruz, asla ülkelerin zayıflıklarından faydalanma yok. Fakir ülke, zengin ülke ayrımı yok. Hak neyse budur diyoruz” diye konuştu.


MHP'ye yüklendi

Hükümetin ilk yazılı Türk eserleri olan Orhun Anıtları ile ilgili yaptığı çalışmaları ve yanına yapılan müzeyi anlatan Bakan Ali Babacan, milliyetçiliğin Türk eserlerine sahip çıkmakla olacağını söyledi. MHP’ye, iktidarları döneminde neden bu eserlerle ilgilenmediklerini soran Bakan Babacan, milliyetçiliğin lafla değil icraatla olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Bugün Afrika’da 53 tane ülke var. Bunlardan 37’sinde Türkiye’nin kalkınma projeleri vardır. 37 Afrika ülkesi. Devletin bizzat kaynak ayırdığı ülkeler. Biraz önce Orhun Abideleri’nden bahsedildi. Bu gerçekten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk yaptığı Moğolistan ziyaretinde oraya gidip görmüş ki maalesef bizim tarihimizin bilinen ilk yazılı eseri yıkık, dökük. Şimdi sözüm ona ‘milliyetçilik’ diyen partilere diyoruz, ya siz hepiniz bu ülkede dönem dönem iktidar olmadınız mı? Çok geriye de gitmeyin. Bizden önceki iktidarda hangi parti vardı, hangi partilerden oluşuyordu bu iktidar? Niye oralara gitmediniz, niye bakmadınız, niye el atmadınız, niye savunmadınız? Milliyetçilik lafla olmuyor. Milliyetçilik icraatla oluyor. Ortaya konan eserlere bakacaksınız. Kim ne yapmış buna bakacaksınız. Milliyetçilik bu milleti çok sevmektir. Milliyetçilik çok çalışmaktır.”
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan törenden sonra sivil plakalı otomobille Afyonkarahisar'dan ayrılırken, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ise annesinin yaşadığı Şuhut İlçesi'ne hareket etti.