Ekonomi

'Siyasetçiler beğense de beğenmese de merkez bankaları bildiğini yapıyor'

Mahfi Eğilmez: Her ülkenin koşulları ve küresel sistemle olan ilişkileri kendisine özgü politikalar izlemesini zorunlu kılıyor

24 Ocak 2015 14:37

Mahfi Eğilmez*

Merkez Bankalarının Haftası

Geçtiğimiz hafta merkez bankalarının haftasıydı. Brezilya MB politika faizini yüzde 11,75’den 12,25’e yükseltti, İsviçre MB CHF’in Euro ile 1,20 dolayında oluşturduğu bağı kaldırdığını ilan etti, TCMB, politika faizini yüzde 8,25’den 7,75’e düşürdü ve ECB parasal genişlemeyi 1 trilyon Euro'nun üzerine çıkardı.   

İlk paragraftan pek çok soru ve yanıt çıkar.

Diğer merkez bankaları faiz indirirken Brezilya MB, niçin faiz artırdı? Enflasyonu yüzde 6’lar dolayındayken faizi niçin enflasyonun iki katına yükseltmek ihtiyacı duydu? Çünkü Brezilya’nın cari açığı ve risk primi (CDS) giderek büyüyor ve sonuçta dış finansman çekmekte zorlanıyor.  

İsviçre MB, 2011’den beri 1,20 paritesinde tuttuğu Euro / CHF bandını niçin terk ederek CHF’in değer kazanmasına ve dolayısıyla ihracatçısının zarar görmesine göz yumdu? Çünkü Euro’da başlayan ve devam eden değer kaybı artık İsviçre MB’nın bu kuru devam ettirmesine imkan olmadığını gösterdi. İsviçre MB, 1 Euro = 1,20 CHF kuruyla devam etse kasası pahalıya alınmış Eurolarla dolacak, ihracatçıyı destekleyeyim derken ekonomiyi tehlikeye sokacaktı.

TCMB, politika faizini niçin yüzde 8,25’den 7,75’e indirdi? Çünkü petrol fiyatındaki düşüşün yaratacağı olumlu etkiye ek olarak ilk 4 ay sonunda enflasyonun (matematiksel olarak) yüzde 6 dolayında (biraz üstünde veya altında) olabileceği artık net bir biçimde görülebiliyor.

ECB niçin büyük bir parasal genişlemeye (QE) gitme kararı aldı? Çünkü bugüne kadar uyguladığı faiz politikası ve ürkek parasal genişleme politikasından sonuç alamadı. Açıkladığı bu yeni ve güçlü parasal genişleme kararı ile Euro Bölgesine her ay 60 milyar Euro para dağıtacak. Bu hamlenin talebi canlandırarak Avrupa ekonomisinin toparlanmasına yol açmasını bekliyor.

 

Ve ilk sonuçlar

 

Sonuçlar için daha çok erken olsa da ilk görüntüleri yorumlamaya çalışalım:  

 

Brezilya’ya dış finansman girişinde artış başladı. Bu durumda Brezilya MB’nın enflasyonun iki katı politika faizi saptamasının doğruluğu ortaya çıktı.

CHF, Euroya karşı hızla değer kazandı ve İsviçre MB’nın aldığı karar sırasında 1 Euro = 1,20 CHF olan parite bugün 1 Euro = 0,99 CHF’e geldi. Bu durumda İsviçre MB 1,20 CHF ile 1 Euro alacağına şimdi 0,99 CHF ile 1 Euro almaya başladı ve Euro’yu desteklemekten kurtuldu.

TCMB’nin politika faizini indirmesinden sonra gösterge faiz yüzde 7,5’den yüzde 7’ye geriledi. Bu düşüşün banka faizlerine yansıması biraz daha zaman alacak gibi görünüyor.

ECB’nin parasal genişlemeyi artıracağını açıklamasının ardından Euro’nun değer kaybı hızlandı. Karar öncesinde 1,15’in üzerinde olan Euro/USD paritesi bugün 1,12’ler düzeyinde denge bulmaya çalışıyor. Euro'daki bu değer düşüşü ihracat sıkıntısı çeken Euro Bölgesi ekonomilerine muhtemelen destek sağlayacak.

Geçtiğimiz hafta 4 farklı MB 4 farklı karar almış durumda. Kararlar birbiriyle uyumsuz görünüyor. Brezilya MB faizi artırıyor, TCMB faizi düşürüyor, İsviçre MB Euro ile sabitlediği CHF’i serbest bırakıyor, ECB parasal genişlemeyi artırıyor. İşin ilginç tarafı birbiriyle uyumsuz görünen bu kararların hepsi de doğru kararlar.

 

Kıssadan hisseler:

 

(1) Para politikası, maliye politikasının yerini almış durumda. Bunun sonucu olarak ekonominin yeni egemenleri de artık merkez bankaları. O kadar ki bizde eskiden Maliye Bakanlığı için kullanılan MB kısaltması şimdi merkez bankaları için kullanılıyor. Siyasetçiler beğense de beğenmese de merkez bankaları bildiğini yapıyor. Bu da bizi siyasete kurban gitmiş maliye politikasının yerine iyi kötü bağımsız kalabilmiş para politikasının konulmasına götürüyor.  

(2) Her ülkenin koşulları ve küresel sistemle olan ilişkileri kendisine özgü politikalar izlemesini zorunlu kılıyor. Onun içindir ki birbirinden farklı kararlar alıp uygulayan merkez bankalarının hepsi haklı görünüyor.   

(3) Maliye politikasının siyasete kurban gitmiş olması aslında önemli bir kayıp. Örneğin ECB’nin para politikasıyla bankalardan kişilere doğru para dağıtması yerine maliye politikasıyla bu dağıtım vergilerin düşürülmesi veya kamu harcamalarının artırılması yoluyla kişilerden bankalara doğru yapılsaydı iç talep üzerinde çok daha etkili olabilirdi. Ne çare ki günümüz dünyasında siyasetçilerin maliye politikasına yönelik bu tür kararları almaları kolay değil. O nedenle kızmış görünseler de yapamadıkları görevi merkez bankalarına devretmekten dolayı içten içe mutlu olsalar gerek. 

Bu yazı mahfiegilmez.com'da yayımlanmıştır.

İlgili Haberler