Gündem

"Siyasal İslamı ABD getirdi, halk götürecek"

"ABD, kuruluşundan itibaren AKP iktidarına büyük destek verdi"

10 Ekim 2017 20:23

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), ABD ile yaşanan vize kriziyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, Siyasal İslam-ABD ittifakının Türkiye'yi krizlere sürüklediği belirtilerek, ülkeyi emperyalizmin oyun sahasına dönüştüren AKP'nin ABD ile mücadele edemeyeceği ifade edildi.

ÖDP Başkanlar Kurulu imzasıyla yapılan açıklama şöyle:

"Saray-AKP rejimi ülkemizi derin bir bunalımın içine sürükledi. Bu konjonktürde ülkemiz krizden krize savrulurken, hem bölge ülkelerinin hem de küresel güçlerin oyun sahası haline geldi. ABD’nin vize başvurularını durdurma kararı böyle bir ortamda gerçekleşti. Bugün bu kararın ardından ABD’nin ülkemize yönelik müdahalelerini sineye çekmek de, Saray-AKP rejiminin estirdiği milliyetçi rüzgârlara sığınmak da aynı derecede hatalıdır. Türkiye’yi içine düşürüldüğü bu durumdan kurtaracak tek güç halkın öz gücü ve dayanışmasıyla yürüteceği mücadeledir.

"Türkiye bu karanlığın içinde ABD-AKP ittifakıyla sokuldu"

ABD, kuruluşundan itibaren AKP iktidarına büyük destek verdi. Amerikan emperyalizmi Türkiye’nin ve bölgemizin siyasal İslam'ın hakimiyeti altına girmesini, kendi Orta Doğu stratejisinin gereği olarak destekledi. 60’lardaki yeşil kuşak projesi ile kurulan emperyalizm ve siyasal İslam arasındaki stratejik birlik, 12 Eylül’ün imkanları içinde büyütüldükten sonra, BOP ekseninde AKP’nin iktidara taşınmasıyla ivme kazandı. Bölgemizin bugün cihatçı güçler eliyle iç savaşlarla parçalanması, ülkemizde etnik ve mezhepsel dağılmanın ortaya çıkması, AKP’nin ABD güdümünde izlediği siyasetlerin hazin bir sonucudur. Bugün aralarındaki anlaşmazlık, ABD’nin bölge politikalarındaki değişimin bir sonucu olarak gündeme gelmiştir. AKP emperyalizmin kendine biçtiği misyonun ötesine taşarken, ABD Müslüman Kardeşler benzeri yapılarla ittifakı terk edip yeni ittifaklara yönelmiştir. Dolayısıyla ortaya çıkan çelişki bir anti-emperyalist tutum olmanın ötesinde, ancak emperyalizmin iç cephe krizi olarak nitelendirilebilir.

"AKP iktidarında emperyalizmin gizli işgali derinleştirildi"

Ülkemizin 50’lerle birlikte derinleşmeye başlayan emperyalizme bağımlılık ilişkisi, AKP iktidarı döneminde derinleştirilmiştir. AKP iktidarında, emperyalizmin neo-liberal ekonomi programı doğrultusunda ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynakları emperyalist şirketlere peşkeş çekilmiştir. Kamu mülkiyetindeki fabrikalar kapatılmış, iletişim alt yapısı ve madenler başta olmak üzere tüm stratejik kurumlar elden çıkarılmış, tarımsal üretim sınırlandırılmış, ülkemizi ekonomik olarak ayakta tutabilecek tüm sermaye birikimi tasfiye edilmiştir. Türkiye ekonomisi tümüyle sıcak para girişlerine ve dış borçlara bağlı hale getirilerek, dışa bağımlı yapısı derinleştirilmiştir. Türkiye bugün dünyanın en kırılgan ekonomiye sahip ülkelerinin başında gelmektedir.

"Saray-AKP rejimi Türkiye’yi emperyalizmin oyun sahasına dönüştürdü"

AKP-Saray rejimi dış politikada da iflas etmiştir. Amerikan güdümünde izlenen fetihçi-mezhepçi yap-boz siyaseti çökmüştür. Türkiye, bölgesinde model alınan bir ülke olmaktan çıkmış, tüm komşularıyla sorunlu güvenilmez bir ülke haline gelmiştir. ABD’nin bölgedeki etnik-mezhepsel çatışmalara bel bağlayan politikasının yarattığı dalga ülkemizi de içine almış, Türkiye toplumu da parçalanma noktasına gelmiştir.Aynı zamanda AKP bölgede girdiği kirli ilişkiler sonucunda, küresel güçlerin esiri konumuna gelmiştir. AKP bu güçsüzlüğün yarattığı çaresizlik içerisinde kimi zaman ABD ile uzlaşma arayan, kimi zaman ABD’ye karşı Rusya’ya sığınan tutarsız bir eksene sürüklenmiştir. Bu zafiyet ülkemizi küresel güçlerin hakimiyet ve oyun sahasına dönüştürmüştür. Son yaşanan krize bu mercekten bakmakta yarar vardır.

"AKP ile emperyalizme karşı mücadele edilemez"

ABD krizinin ardından, yaratılan milliyetçi rüzgâr eşliğinde kimi kesimler, Erdoğan ve AKP merkezli bir anti-emperyalist mücadele yanılsaması yaratmaya çalışmaktadır. Türkiye’yi her bakımdan zayıf, içerde parçalanmış bir ülke haline getiren AKP-Saray rejimi ile mücadele edilmeden ülkemizin bağımsızlığını savunmak mümkün değildir. AKP-Saray rejiminin derdi kendi iktidarını sürdürmektir. ABD ya da başka bir güçle ilişkisinde belirleyici olan da ülkemizin bağımsızlığı değil, aralarındaki çıkar çatışmalarıdır. AKP eliyle yaratılan hukuksuz ve baskıcı ortam, Türkiye’ye yönelik müdahalelere zemin hazırlamakta, gerekçe oluşturmaktadır. Ancak emekçiler demokrasiyi ve özgürlükleri ancak kendi mücadeleleriyle kazanmayı amaçlarlar, emperyalizmin ülkemizin geleceğini belirlemeye yönelik hiçbir girişimini kabul etmezler. " Saray-AKP rejimi artık son bulmalıdır ", demek AKP’ye karşı direnen milyonların memleketin geleceğini ABD ve dış müdahalelere bağlayan bir çaresizliğe, teslimiyetçiliğe asla prim vermeleri anlamına gelmez.Bu noktada bundan 50 yıl önce, 9 Ekim’de Bolivya’da emperyalizme karşı mücadele eden Che Guevara’nın sözleri bizlere en doğru kılavuzdur : ‘Emperyalizm bir hayduttur. Emperyalizmle asla güvenilmez. Asla ama asla’

Siyasal İslam ABD öncülüğünde Batı emperyalizmi desteğiyle iktidara geldi. Siyasal İslam iktidarında Türkiye güçsüz ve yorgun bir ülke konumuna sürüklendi. Bu "tükenmişlik sendromuna" son verecek, ülkemizi AKP-Saray rejiminden kurtaracak olan, Gezi’den HAYIR dalgasına halkın başka bir gelecek için yükselen mücadelesidir. Türkiye’yi içine sürüklendiği bu bunalımdan ancak ve ancak HAYIR diyen milyonların sesiyle kurulacak SOL bir seçenek kurtaracaktır.”