Dünya

Sivil Haklar Hareketi'nden Obama'ya

Amerika'da siyahlara karşı uygulanan ayrımcılığın sona ermesinde büyük rolü olan 1960'lı yılların 'Sivil Haklar Hareketi', Barack Obama'yı ABD Başkanlı

05 Kasım 2008 02:00

ABD'nin Memphis kentinde Rosa Louise Parks,  53 yıl önce otobüsteki yerini bir beyaza bırakmadığı için tutuklanıp 15 dolar para cezasına çarptırılmıştı.  Parks'ın cesur çıkışı, ABD'de ırk ayrımcılığının sona ermesinde önemli role sahip Martin Luther King öncülüğündeki 'Sivil Haklar Hareketi'nin' simgesel başlangıç noktası olarak görülüyor. Bugün ise, Parks ve King gibi tarihsel şahsiyetlerin mücadelesiyle ABD'de gerçekleşen zihniyet devrimi, Barack Obama'nın ABD Başkanı seçilmesinin fikri zeminini oluşturdu.

Parks'ın sembolik çıkışı Sivil Haklar Hareketi'ni tetkiledi


Amerikan İç Savaşı sonrasında değiştirilen Amerikan Anayasası'nda kölelik hukuki olarak yasaklanmasına rağmen, Amerika'nın güney eyaletlerinde siyahlara yönelik ayrımcılık devam ediyordu. Bu eyaletlerde, 1955 yılında 'Jim Crow' yasaları olarak ifade edilen  otobüs, tramvay, lokanta, otel, tiyatro, kütüphane, kilise hatta asansörlerde siyahların beyazlardan ayrı durmasını öngören ayrımcı yasalara karşı ilk simgesel eylem gerçekleşti. Memphis kentinde yaşayan  Parks, yorgunluktan oturduğu otobüsteki koltuğu bir beyaza vermeyince cezalandırıldı.

Rosa Louise Park adlı siyah kadının bu  simgesel eylemi, Sivil Haklar Hareketi'nin temelini oluşturdu.

Montgomery Otobüs Boykotu

Sivil Haklar Hareketi lideri Rahip Martin Luther King'in ırkçı uygulamaya
karşı örgütlediği 'Montgomery Otobüs Boykotu', 382’inci gününde başarıya ulaştı. Federal mahkeme, eyaletteki uygulamayı hukuk dışı bularak iptal etti.

'Montgomery Otobüs Boykotu' ile başlayan Sivil Haklar Haraketi, Rahip Martin Luther King öncülüğünde barışçıl yöntemler kullanarak ırkçılığa karşı mücadele etmeye devam etti. Bu mücadelenin bir sonucu olarak, Lyndon Jonhson'un başkanlığı döneminde çıkan, 1964 tarihli Medeni Haklar  ve 1965 tarihli Seçim Hakkı Yasaları ile birlikte siyahlara yönelik her türlü ayrımcılık 'resmi olarak' sona erdi.

Amerika'da siyah politikacıların sayısı daima sınırlı kaldı


1960'lı yılların sonlarından itibaren  sivil alanlarda yasal hakları garanti altına alan siyahların siyasette fazlasıyla etkili olduğu  söylenemez. Sözgelimi Barack Obama 1868’den beri Amerikan Senatosu'na girmiş topu topu beş Afro-Amerikalıdan biri. Üstelik Obama halkoyuyla seçilmiş üçüncü siyah. Üç senatörün Kongre’ye seçilmesi,  Jim Crow Yasaları'nın kalkmasının ardından mümkün olurken diğer ikisi 1870 ve 1875 atama usulüyle bu koltuklara oturmuştu. Edward Brooke da 1966’da seçimle Senatör olan ilk siyahtı. Kongre'nin alt kanadı Temsilciler Meclisi'ne ise bugüne kadar 118 siyah seçilebildi. 19’uncu yüzyılda siyah vekillerin tamamı Cumhuriyetçi, 20. yüzyıldakilerin üçü hariç hepsi Demokrat’tı. Bu rakamlar yarım yüzyılda birçok konuda önemli haklara kavuşan siyahlar için Amerikan yasama organının ne denli ıssız olduğunun göstergesi.

İlk siyahi başkan adayı

Bir Afrika kökenlinin başkanı olma rüyası ise Clennon Washington King Jr.'ın 1960'da bağımsız Afro-Amerikan Parti'den başkan adaylığını koymasıyla başladı. O yıl başkanlık seçimini John F. Kennedy kazanırken, King'in 12 adaydan yedinci gelmesi hatırı sayılır bir başarıydı. Onu 1964'te Sosyalist İşçi Partisi'nden Clifton DeBerry izledi. Ama Amerikalılar için daha marjinal bir yolu seçmişti. Küba Devrimi’nin hararetle savunan bir Troçkist olarak 70 milyon seçmenden 32 bin oy toplayabilmişti.

Temsilciler Meclisi'ne giren ilk siyah

Başkanlığın Cumhuriyetçi ve Demokratlar arasında el değiştirdiği ABD’de siyahların ana akım partilerine geçmesinin ilk örneğini ise 1968'de New York'ta halk oyuyla Temsilciler Meclisi'ne girmiş Shirley Chrisholm verdi. Chrisholm Demokratik Parti'den önseçim yarışına katılan ilk siyahtı. 'Hem siyah hem kadın' olmanın dikenli yollarında yürüyen Chrisholm, önseçimde 152 delegenin oyunu alarak yüzde 5 gibi hatırı sayılır orana ulaşmıştı. Delegelerin yüzde 60'ının desteklediği George McCovern başkan adayı olmuştu.

Martin Luher King'in mirasçısı rahip Jesse Jackson



1980'li yıllarla birlikte, Amerikan siyasetinde yeni bir siyah lider ön plana çıktı. Martin Luther King gibi rahip olan ve siyahların sivil hakları için mücadele eden Jesse Jakson ABD Başkanı olmak için siyasete girdi.

1984'te Jesse Jackson Demokratların adaylık yarışına katıldı.  Hiç şans tanınmayan Jackson, Walter Mondale ve Gary Hart'ın arkasından üçüncü gelmişti. Demokrat taraftarlarının yüzde 21'inin oyunu alsa da parti kurultayında delegelerin sadece yüzde 8'inden desteğini bulabilmişti. Jackson'ın 1988’deki denemesinde de sonuç alamadı.

Yakın dönemdeki önemli siyah politikacılar


Son dönen Amerikan siyasetinin siyahlar açısından dikkati çeken isimlerinin başında eski Dışişleri Bakanı Colin Powell ile halefi Condoleezza Rice geliyor. Powell 1989'da Başkan W. Bush’un babası George Bush döneminde genelkurmay başkanlığına atanan ilk siyahtı. Oğul Bush da 2001’de Powell'ı ilk siyah dışişleri bakanı unvanına kavuşturdu. Bush’un ikinci döneminde dışişleri koltuğu Rice’e teslim edildi. Rice da ilk siyah kadın dışişleri bakanıydı.
Siyahlar açısından başka ilkler de var; 1967’de Carl B. Stokes, Ohio eyaletinin Cleveland kentinde büyük bir kentin belediye başkanı seçilen ilk siyahtı. 1975’te Walter Washington, başkent Washington'ın ilk siyah belediye başkanı oldu. 1989’da David Dinkins New York'un ilk siyah belediye başkanı unvanını aldı. 1990’da Douglas Wilder Virginia’da seçimi kazanıp Amerikan tarihindeki ilk siyah vali oldu. Carole Gist ise aynı yıl Amerikan güzeli seçilen ilk siyah kadındı (Tempo 24).