Madımak katliamının üzerinden tam 22 yıl geçti. 2 Temmuz 1993'te katledilenlerden biri de halk ozanı Hasret Gültekin'di. Gültekin ardında bir eş ve hiç görmediği bir oğul bıraktı. Babasının ölümünden sadece birkaç ay sonra dünyaya gelen Gültekin'in oğlu Roni Gültekin, şimdi 22 yaşında, tam da babasının öldüğü yaşta, bir hukuk öğrencisi. Roni, "Babamın nasıl öldüğünü bilmiyordum. ‘Bu acıyı neden yaşadık?’ diye sordum kendime" diyor.
Habertürk'ten Ceylan Sever'e konuşan Roni Gültekin halen annesiyle birlikte Almanya’da yaşayıyor. Adı ‘aydınlık’ anlamına gelen Roni, babasının yakılarak öldürüldüğünü 13 yaşında öğrendiğini belirterek, “ İnsanlar hâlâ bir hiç uğruna hayatlarını, yakınlarını kaybediyorlar. Biz ne kadar çalışsak ve okusak da toplumda kimliğimiz yüzünden bir yerlere gelemiyoruz. Toplumda bir şeylerin değişmesi için mücadele vermemiz gerekiyor. Ben, babamın bunun için Sivas’a gittiğini anladığım an onunla gurur duymaya başladım” diyor.
'8 saat boyunca Madımak Oteli’ndeki insanlara yardım etmeyen devletten adalet beklemek saçma'
Davanın zaman aşımına uğradığı 2012 yılında henüz lise öğrencisi olan Roni, “Bu karar beni hiç şaşırtmadı. 8 saat boyunca Madımak Oteli’ndeki insanlara yardım etmeyen bir devletten adalet beklemek saçma olurdu. Biraz da bu yüzden hukuk okuyorum ve hâkim olmak istiyorum” diye konuşuyor. Babasını tanımış olmayı çok istediğini söyleyen Roni, şunları anlatıyor: “Onu tanıyamamış olmam çok üzücü. Babamı tanımayı, ondan bağlama çalmayı öğrenmeyi çok isterdim. Ben kendimi, öğrencisi olarak görüyorum. Tek amacım, babamın ismine layık olabilmek. Babamın eserlerini yeniden kaydetmeye başladım, onu ve eserlerini yaşatmak adına.”
Bebeğini kucağına almayı beklerken hem eşini hem yol arkadaşını kaybeden Yeter Gültekin ise o dönem yaşadıklarını şöyle ifade ediyor: “Hem anne hem baba olmalıydım oğluma, kaybettiğim aşkımı oğlumda yaşatmalıydım.” Katliamın yaşandığı tarihte Köln’de olduğunu dile getiren Gültekin, acı dolu o günü, “Hasret her seyahatinde günde birkaç kez telefonla arardı. En son 1 Temmuz’da telefonla görüştük. 2 Temmuz günü aramadı. Sivas Hanköylü. Cep telefonu yoktu. Babaannesini ziyarete gittiğini ve köyde telefon olmadığı için arayamadığını düşündüm. 2 Temmuz akşam üzeri ‘Aziz Nesin ve yanındaki birkaç kişi kitap standında sözlü saldırıya uğradı’ diye bir haber geçti radyoda. Hasret’e ulaşmaya çalıştım, ulaşamadım. Gece katliamı televizyondan öğrendik” diye konuştu.
'22 yıl sonra bile, evdeyken Hasret’i bir yerde sanıyorum'
İstanbul ve Ankara üzerinden 3 Temmuz günü gittikleri Sivas’ta sokağa çıkma yasağı olduğunu, ilk olarak sorgulanmak üzere valiliğe götürüldüklerini kaydeden Yeter Gültekin, “Cenazesini amcası almıştı. Hasret, ‘Dünyanın neresinde başıma bir şey gelirse gelsin beni Hanköy’e götüreceksin’ derdi. İsteğini yerine getirdik ve Hasret’i çok sevdiği Hanköy’de sonsuzluğa uğurladık. 22 yaşında bir insanı bir hastalıktan veya trafik kazasında kaybetmek annesi, babası, eşi, doğmamış bebeği ve diğer yakınları için tarif edilemez. Bir de bu çağda güpegündüz, kameralar önünde onlarca masum insanla birlikte barbarca katledilmesini nasıl anlatabilir ki insan. Anlayamadığınız, kabullenemediğiniz bir şeyi ifade de edemezsiniz. Hasret sürekli yolculuklar yapardı. Bu nedenle 22 yıl sonra bile, evdeyken Hasret’i bir yerde sanıyorum” diyor.