Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın 10 yıl önce yapıldığı ortaya çıkan 'terörle mücadele planı'nı değerlendirdi. "Sanki yıllardır bakan değilmiş gibi son günlerde çoğu eski olan ama “yeni” dediği “güvenlik önlemleri”ni açıklıyor. Yani, bundan önce meydana gelen olaylar meğer hep “güvenlik önlemi alınmamasından” kaynaklanıyormuş" diyen Öztürk, "Güvenlik birimleri, terör örgütünün ilçelere yerleşme planını görmüştü. Hatta mühimmatların depolandığı yerlerin koordinatları da ellerindeydi. Ancak “operasyon izni” verilmediği için teröristler de çalışmalarını rahat rahat sürdürdü" ifadelerini kullandı. Şırnak'taki operasyonlara dikkat çeken Öztürk, "Şırnak’ın köklü aileleri ilin bu hale getirilmesinde valinin de büyük sorumluluğu olduğunu belirtiyor. Artık iş o hale gelmiş ki, Şırnak’tan ilçelerine otomobille gitmek hemen hemen olanaksız hale gelmiş. Özellikle kamu görevlileri için tek ulaşım aracı eğer olanak sağlanırsa helikopter. Helikoptersiz Şırnak’tan başka bir yere gidilmez duruma gelinmiş" diye yazdı.
Saygı Öztürk'ün "Bir ilin hali: Sokaklarda çatışma eğitimi veriliyor" başlığıyla yayımlanan (11 Mart 2016) yazısı şöyle:
İçişleri Bakanı Efkan Ala, sanki yıllardır bakan değilmiş gibi son günlerde çoğu eski olan ama “yeni” dediği “güvenlik önlemleri”ni açıklıyor. Yani, bundan önce meydana gelen olaylar meğer hep “güvenlik önlemi alınmamasından” kaynaklanıyormuş. Yani devletin müthiş ihmallerini bir yerde bakan açıklamış oluyor.
Güvenlik birimleri, terör örgütünün ilçelere yerleşme planını görmüştü. Hatta mühimmatların depolandığı yerlerin koordinatları da ellerindeydi. Ancak “operasyon izni” verilmediği için teröristler de çalışmalarını rahat rahat sürdürdü. Dönemin tanığı güvenlik görevlileri “operasyon izni vermeyenlerin yargılanması gerektiğini” belirtiyor, bugün yüzlerce şehit verilmesinin baş sorumlularının da zamanında operasyon izni vermeyenler olduğunu anlatıyorlar.
TIR'lar dolusu lastik
Eski traktör, TIR lastikleri, kalaslar Şırnak’a niçin taşınır? Hiç merak ettiniz mi? Yok yok yollarda lastik yakmak için değil. İş makineleriyle hendekler kazılıyor. Belli aralıklarla traktör lastikleri çukura yerleştiriliyor. Üzerine kalaslar konulup, toprakla kapatılıyor. Buyurun size terör örgütünün yer altı geçitleri… Bir evden, başka eve ya da bir yerden güvenlik güçlerine ateş edildikten sonra yüzlerce metre ileriye gidip izlerini kaybettirebiliyorlar.
Cizre, Silopi, Sur, Nusaybin, Yüksekova, İdil ilçeleri derken, Şırnak’ta olup bitenlerden hiç haberimiz bile olmuyor. Şırnak, adeta terör örgütünün devlete meydan okuduğu bir ile dönüşmüş. Devletine, milletine bağlı yöre insanı “kurtarın bizi” diyor. Ama onlara uzanacak bir el yok. Yalnız bırakılmışlığın çaresizliğiyle kendi kendilerini koruyorlar.
60 bin nüfuslu Şırnak’ta halkın önemli bir bölümü “her an operasyon yapılabilir” düşüncesiyle ayrılmış. Önce Yeşilyurt, Bahçelievler, Dicle, Cumhuriyet, Yenimahalle’nin neredeyse tamamı, İsmetpaşa ve Gazipaşa mahallelerinin de önemli bir bölümünde hendekler kazılmış, barikatlar yapılmış, teröristler güvenlik güçlerine meydan okuyan bir tavırla bekliyor. Hem öyle bekliyorlar ki, kent içinde gece-gündüz “çatışma eğitimi” yapıyorlar. Dağ kadrosundan gelenler, gençlik yapılanmasında yer alanları eğitiyor. Güvenlik güçlerinin saldırıları halinde neler yapılacağı uygulamalı olarak gösteriliyor. Peki, devlet ne yapıyor? Hendek olmayan ana caddeden zırhlı polis aracından havaya ateş ederek geçiyor. Hepsi bu kadar…
Askeri birlikte bunlar yaşanıyorsa
Şırnak’ta bir tümen, Çakırsöğüt’te ise bir tugay var. Tümenin hemen bitişiğinde yani tel örgülerin yanında bulunan Yeşilyurt Mahallesi tamamen teröristlerin kontrolü altında… Tümene konulacak bir elektronik sistem için gelen teknisyenler, 15 gündür işlerini yapıp da ilden ayrılamıyor. Çünkü, ne zaman çalışmaya başlasalar, Yeşilyurt Mahallesi’nden tümene ateş başlıyor. Askeri birlikte bunlar yaşanıyorsa varın halkın halini siz düşünün.
Şırnak’ın köklü aileleri ilin bu hale getirilmesinde valinin de büyük sorumluluğu olduğunu belirtiyor. Artık iş o hale gelmiş ki, Şırnak’tan ilçelerine otomobille gitmek hemen hemen olanaksız hale gelmiş. Özellikle kamu görevlileri için tek ulaşım aracı eğer olanak sağlanırsa helikopter. Helikoptersiz Şırnak’tan başka bir yere gidilmez duruma gelinmiş.
Bunları yazarken açıkçası içim acıyor. Ama durum böyle. İlden ayrılmak isteyenlerin eşyalarını götürmelerine teröristler izin vermiyor. Şırnak’ta şu anda en zorda olanlar da korucu aileleri. Bunlar işyerlerine gidemedikleri gibi çocuklarını da liseye gönderemiyorlar. Hem gençlik yapılanması, hem dağdan inen teröristler adeta bu ilimizi ele geçirmiş havasındalar. Anlaşılıyor ki sadece valilik binasında bayrağımız, önünde, çevresinde polis, operasyona çıkarılmayan asker, ilçelere otomobiliyle gidemeyen kamu görevlileri… Devletin yanında yer alan vatandaşlar da kendilerine mevziler yapıp, son iki aydır gece-gündüz nöbet tutuyorlar.
Örgütün tuzağına dikkat
Terör örgütünün, hem kırsalda, hem de ilçelerde eylemlere girişeceğine ilişkin bilgiler var. Buradaki amaç, güvenlik güçlerinin gücünü bölmek. Nitekim bugün en seçkin birlikler belli ilçelerde toplanmış durumda… Diğer yerlerde boşluk yaşanmasını örgüt değerlendirebilir.
Aslında batıdan Güneydoğu’ya gönderilecek birlik de kalmadı. Bu ay sonuna doğru Güneydoğu’daki asker sayısı 200 bine yaklaşacak. Her yaz döneminde Türkiye topraklarında 1.500, Irak’ta 1.500, Suriye’de 1.500, İran’da 500 civarında terörist olduğu değerlendirilir. Ama bu kez, terör örgütünün gençlik yapılanması da silah ve mühimmatıyla çatışmaya hazır hale getirildiği için mücadele hem ilçelerde, hem de kırsalda geçecek gibi gözüküyor.
Bölücü örgütün silahlanmasına, mühimmat yığınağı yapmasına seyirci kalanlar, bu eserinizle övünün bakalım!