Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, "Ergenekon davası bittikten sonra, Silivri’de mahkemeyi yıkıp, yerine beton dökelim. Üzerine de Uludere’de kaybettiğimiz vatandaşlar için bir anıt dikelim. İbret için biri toprağın altında, diğeri üstünde kalsın" dedi.
Mümtaz'er Türköne'nin, bugün (16 Aralık 2012) Zaman gazetesinde "Silivri ve Uludere" başlığıyla yayımlanan yazısından bazı bölümler şöyle:
"Uludere’de ne olduğunu, hâlâ hiçbirimiz bilmiyoruz. Yıldönümü yaklaşıyor ve yara kanamaya devam ediyor. Silivri ise Uludere’ye benzer onlarca facianın nasıl organize edildiğini görmemizi engelleyen kalın sis perdesini kaldırdı. Uludere’de bir kasıt var. İçinden çıkamayışımızın sebebi hükümetin bir oyuna gelmesi. Bıyıkla sakal arasında tereddüt edip, dilinin ucuna geleni saklamasından belli. Yine de Silivri ile Uludere arasındaki ilişki bu kadar basit değil.
Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesi için, Silivri’ye tıkıp yargıladığı örgütten ve zihniyetten kurtulması lâzım. Bu işi yapan yargı, aynı zamanda Türkiye’yi tek parça halinde tutacak yegane güç. Bu ülke ancak, tek tek her vatandaşının devletinden emin olduğuna ve hukuk güvencesi altında yaşadığına inandığı zaman bütünlüğünü muhafaza edebilir. Uludere, bu yüzden gözümüze, geçmişin karanlıklarından fırlayıp gelen bir tufeyli gibi görünüyor. Her ikisinden de aynı neticeyi bekliyoruz: Bu ülkede hukukun her şeyin üstünde olması.
(...)
Benim önerim: Ergenekon davası bittikten sonra, Silivri’de mahkemeyi yıkıp, yerine beton dökelim. Üzerine de Uludere’de kaybettiğimiz vatandaşlar için bir anıt dikelim. İbret için biri toprağın altında, diğeri üstünde kalsın."