Futbolda şike davasının gerekçeli kararı açıklandı.
'Örgüt, şike ve teşvik' suçlarından 6 yıl 3 ay hapis cezası alan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın aralarında bulunduğu 48 sanık ile beraat eden 44 sanık hakkındaki gerekçeler İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlandı. 682 sayfalık gerekçeli kararda Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci ile üye hakimler Hikmet Şen ve Bülent Kınay'ın imzası bulunuyor.
Selahattin Günday'ın Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberine göre; sanıkların isimlerinin ve kimlik bilgilerinin yazılı olduğu ilk 30 sayfanın ardından başlayan gerekçeli kararda ilk olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda şike operasyonun nasıl başlatıldığı anlatıldı. Gerekçeli kararda, iddianamedeki bazı delillerin, sanık savunmalarının ve duruşma savcısının verdiği mütalaanın ardından “Delillerin değerlendirilmesi ve Gerekçe“ bölümü 231. sayfadan itibaren yer aldı.
'İlgi artınca spordaki sorunlar ortaya çıktı'
''21. Yüzyılda hem ulusal alanda hem de uluslararası alanda insanların sosyal yaşamlarında spora daha çok zaman ayırmaya başlamış ve günlük yaşamda sporun daha çok alan kapsaması ile birlikte, sporda ortaya çıkan sorunları daha çok arttığının'' belirtildiği kararda, ''Sporun profesyonel olarak icra edilmesine başlanmasıyla birlikte, spor sadece zevk için yapılan bir faaliyet olmaktan çıkıp meslek olarak değerlendirilen ve kazanç elde etme amacı güdülen bir uğraş haline de dönüşmüştür“ denildi.
'Oynanan oyun artık endüstryel futbol'
Kararda, futbolun içinde bulunduğumuz dönemin en etkili iktidar nesnelerinden bir tanesine dönüştüğünü belirtilerek, “Bir oyun olmanın ötesinde futbol, toplumsal yaşam içerisinde bir 'minyatür' model olarak işlev görmekte ve onun üzerinden toplumsal yaşama bir takım rol ve değer transferleri gerçekleştirilmektedir. İşte bu yüzden futbolun 'endüstriyel futbol' olarak adlandırılması sonrasında oynanan oyunun artık futbol olmadığının net bir biçimde dile getirilmesi büyük önem arz etmektedir. Futbol, günümüzde sadece var olan statükonun korunmasına katkı sağlamamakta fakat aynı zamanda yeni dönemin ekonomik değerlerinin geniş kitlelere ulaştırılması ve benimsetilmesinde de etkili bir ajan konumunda bulunmaktadır“ ifadeleri kullandı.
'Futbolla suç örgütlerinin ilgisi'
Futbol kulüplerinin tüm Dünya'da yarattığı gelirin yıllık 24 milyar dolara ulaştığı, ülkemizdeki futbol pastasının büyüklüğünün 820 milyon dolara yükseldiğinin belirtildiği gerekçeli kararda, “Alan hakimiyeti bakımından dünyada olduğu gibi Türkiye'de de büyük bir yaygınlık kazanan futbolda söz sahibi olma yarışı özellikle çıkar amaçlı suç örgütleri açısından dikkate değer bir boyut kazanmıştır. Nitekim soruşturma ve kovuşturma aşamasında elde edilen deliller ve yine soruşturma ve kovuşturmaya tabi olmamakla birlikte bağlantı sebebiyle bir şekilde dosyaya intikal eden bilgi ve belgelerden çıkar amaçlı suç örgütü yönetici ve üyelerinin bu sahaya da el atmaya çalıştıklarını gözlemlenmiştir" denildi.
'Mafya futbolun içinde yer alıyor'
Olgun Peker ve Sedat Şahin gibi kamu oyunda mafya olarak tabir edilen çıkar amaçlı suç örgütlerinin futbol camiası içerisinde yer aldıklarının vurgulandığı kararda, şöyle denildi; “Çıkar amaçlı suç örgütleri özellikle futboldaki transferlerden kolay ve yüksek miktarda para kazanma avantajı yanında futbol camiasında menajer olarak yada yönetici olarak yer almak suretiyle kamu oyunda tanınmış medyatik futbolcu-spor adamlarıyla ilişki kurmak suretiyle kamu oyuna kendilerini kabul ettirme ve legal alanda faliyet gösteriyor görüntüsü verme, bu vesileyle kamu oyunda iş adamı kimliğine bürünme şansına sahip olmakla kamu görevlileri nazarında da saygınlık kazanmayı amaçlamaktadırlar. Nitekim daha sonra bu saygınlık olası problemleri aşmada bir bağlantı kurma yolu olarak değerlendirilebilecektir. Burada asıl önemli olan boyut çıkar amaçlı suç örgütlerinin çok para kazanmasından ziyade özellikle hitap ettiği taban itibariyle yönlendirilmeye açık futbol seyircileri, özellikle taraftar gruplarının bu çıkar amaçlı suç örgütlerinin kontrolüne girmesidir"
'Futbol asla sadece futbol değildir'
Kararda, "Işte tam bu noktada idari ve adli tedbirlerle spor camiasında faaliyet yürüten menajer, futbolcu ve yöneticilerin bu faaliyetleri sonucu kazandıkları gelirleri ciddi bir kontrolden geçirilmesi sağlanmalı, yine çıkar amaçlı suç örgütlerinin bir şekilde taraftar gruplarını içerisine sızarak yada yönetimini ele geçirerek geniş bir tabanı olan taraftar gruplarını kontrolleri altında tutmaları engellenmelidir. İşte bu takdirde şiddetten, küfürden, kara paradan uzak, çıkar amaçlı suç örgütü üyelerinin boy gösteremediği temiz futboldan söz edilebilir. Özetle, Simon Kuper'in dediği gibi, “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir'"ifadeleri kullanıldı.
'Fenerbahçe yönetimi örgüt olarak kabul edildi iddiaları gerçek dışı'
Fenerbahçe Spor Kulübü yönetiminin bir örgüt olarak gösterilip kabul edildiği iddialarının gerçek dışı olduğunun ifade edildiği kararda; “Bir kısım sanıkların spor kulübünün temsil ettiği büyük toplumsal kitlenin desteğini almaya ve tümüyle kendilerini suçtan kurtarmaya dönük çaba olarak değerlendirilmiştir“denildi.
'20 yöneticiden sadece 4'ü yargılandı'
Kararda, Fenerbahçe Spor Kulübü'nde 15 asil ve 5 yedek olmak üzere toplam 20 yönetici bulunduğunun ancak bu yöneticilerden yalnızca suçla ilişkili oldukları belirlenen sanıklar Aziz Yıldırım, İlhan Yüksel Ekşioğlu, Mehmet Şekip Mosturoğlu ile Alaeddin Yıldırım hakkında kamu davası açılıp, ceza verildiği ifade edildi.
'Yıldırım suçlarını perdelemek istiyor'
Gerek soruşturma aşamasında ve gerekse kovuşturma aşamasında anılan sanıklar dışında Fenerbahçe Spor Kulubü Yönetim Kurulu Üyesi olan kişilerin suç örgütü kurma ve üye olma ile şike ve teşvik suçlarını işlediklerine dair herhangi bir delil ve emare elde edilemediğinin belirtildiği kararda, “Bu durum dahi sanıkların, Fenerbahçe Yönetim Kurulu'nun yargılandığı yönündeki savunmalarını çürüttüğü gibi suç işleyen bir kısım sanıkların, özellikle sanık Aziz Yıldırım'ın suçlarını perdelemek amacıyla diğer savunmalar yanında bu yöndeki savunmaları da dile getirdiklerini göstermektedir. Demokratik bir hukuk devletinde suç isnadı altında bulunan bir kişinin, işgal ettiği makamlar ile temsilcisi olduğunu iddia ettiği toplumsal yapıların büyüklüğünün, adeta suçsuzluğuna karine olması gerektiğini savunması kabul edilebilir bir durum değildir “ ifadeleri yer aldı.
'Yargılama spor kulüplerine yönelik değil'
Yapılan yargılama ve verilen hükmümün spor kulüpleri ve yönetimlerine yönelik olmadığını dikkat çeken mahkeme kararında,“ Yargılama ve hüküm, centilmenlik ve sportmenlik çerçevesinde sürmesi gereken rekabet ortamını, sözde kulüpleri lehine avantaj sağlama çabası içerisine girerek, başta kendi kulüp taraftarları, alınlarının teriyle sahada mücadele eden sporcular, teknik heyet olmak üzere tüm spor camiasına yönelik suç işleyen sanıklar ve onlara yüklenen teşvik ve şike suçlarına yöneliktir“ dedi.
'Şikenin sahaya yansımamış olması'
Sanık savunmalarında dile getirilen, “sahanın içinde şike yoksa dışında da yoktur", “şikenin sahaya yansımamış olması" gibi tespitlerin göreceli olduğunun belirtildiği gerekçeli kararda, “Ceza yargılaması yönüyle bir anlam ifade etmediğinin öncelikle bilinmesi gerekmektedir. Yasa koyucu; 6222 SY'nın 11. Maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde, belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden ya da kendisine menfaat temin edilen kişi için suçun, kazanç veya menfaatin temin edildiği anda oluşacağını kabul etmiştir. Suçun oluşması için faillerin bu amaçla hareket etmeleri yeterli olup, müsabakanın sonucunun anlaşma doğrultusunda gerçekleşmesi şart değildir. Bir başka ifadeyle, şike suçunun oluşması için, faillerin amacına ulaşmaları gerekmez. Önemli olan müsabakanın sonucunu etkilemek amacıyla menfaatin sağlanması veya bu hususta anlaşmaya varılmış olmasıdır“ denildi.