Gündem

Sezer, Şahin’i nasıl affetti?

İbrahim Şahin’in Susurluk’tan 6 yıla mahkûm olmuş ama Sezer affetmişti. Firkat Bila, Şahin’in nasıl affedildiğini anlattı

14 Ocak 2009 02:00

İbrahim Şahin’in Susurluk’tan 6 yıla mahkûm olmuş ama Sezer affetmişti. Firkat Bila, köşesinde, Şahin’in nasıl affedildiğini anlattı

Şahin, müsteşarlık konuşmasını bile hazırlamış


Şahin'i kurtaran kurul!


Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin’i nasıl affettiğini şöyle yazdı:

 

Şahin, Susurluk davasından 6 yıla mahkûm olmasına karşın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından sağlık sorunları nedeniyle affedilmişti.
Hukuk konusunda titizliğiyle bilinen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, İbrahim Şahin gibi ağır suçlardan mahkûm olmuş birini nasıl affetti sorusu da yeniden gündeme geldi.

Anayasa’daki hüküm

Cumhurbaşkanı Sezer, İbrahim Şahin ve daha birçok mahkûmu Anayasa’nın 104. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi hükmü uyarınca affetti.
Bu madde hükmü Cumhurbaşkanı’na şu yetkiyi veriyor:
“Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak.”
Sezer, bu hükmü uyguladı ve Şahin’i affetti. 

Suç ayrımı yapmadı

Acaba Sezer, Şahin’le ilgili mahkûmiyet kararında sayılan suçları hiç dikkate almadı mı?
Bu konuda, dün yaptığım küçük bir araştırma, Sezer’in mahkûmların affıyla ilgili bir prensip kararına vardığını ve bu prensibini suç ve suçlu ayrımı yapmadan uyguladığını gösterdi.
Sezer’in, Anayasa’nın ilgili hükmüne uygun biçimde Adli Tıp Kurumu’ndan alınmış rapor varsa, suçun ne olduğuna ve suçlunun kim olduğuna bakmadan, sadece insani yönü dikkate alarak, yetkisini, affetme prensibiyle kullandığını öğrendim.

Sezer, bu kararını sadece Şahin için değil, diğer mahkûmlar için de uygulamış.
Örneğin, daha sonra yine eleştirilere neden olan ölüm orucu nedeniyle “Wernicke Korsakoff” hastalığına yakalandığı Adli Tıp Kurumu raporuyla kanıtlanan mahkûmları da ayrım gözetmeksizin affetmiş.

Şahin’in raporu

Cumhurbaşkanı Sezer’in, Şahin’i, önüne gelen, İbrahim Şahin’le ilgili 27.6.2003 tarih ve A.T. 130/20062003/035566/ 4514-4083 sayılı Adli Tıp Kurumu’nun raporundaki şu teşhise dayanarak 14.7.2003 tarihinde affetmiş görünüyor: “Anayasa’nın 104/b maddesinde sözü geçen sürekli hastalık kapsamında olduğu oybirliğiyle...”

İbrahim Şahin’e bu raporu Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Komisyonu veriyor. Sezer, raporda yer alan bu teşhis nedeniyle Anayasa’nın söz konusu hükmü uyarınca İbrahim Şahin’i affediyor.

Adli Tıp vakası mı?

Sezer, suçun türüne ve suçlunun kimliğine bakmadan önüne, usulüne uygun olarak verilmiş bir rapor geldiğinde bütün mahkûmları affettiğine göre, Şahin’le ilgili durum bir Adli Tıp vakasına mı işaret ediyor?

Şahin, Ergenekon soruşturması sırasındaki ifadeleri ve tutumuna bakılırsa, hafıza kaybına uğramış birine benzemiyor.

Bu durumda şu ihtimaller ortaya çıkıyor:

1-       İbrahim Şahin, affedildiği dönemde gerçekten cezaevinde yaşamını sürdüremeyecek kadar hastaydı, hafızasını kaybetmişti, Adli Tıp bunu tespit etti.
  
2-       İbrahim Şahin, hafızasını kaybetti, affedildi, ancak daha sonra hafızasına ve sağlığına kavuştu.

3-       Ya da İbrahim Şahin hafızasını hiç kaybetmedi, ancak Adli Tıp Kurumu’ndan bu yönde rapor almayı veya Adli Tıp Kurumu’nu yanıltmayı başardı.

Rapor nasıl alınıyor?

Bir mahkûm, Anayasa’nın 104/b hükmündeki “sürekli hastalık” hükmünden nasıl yararlanıyor?
Bu prosedürü de özetleyelim:
Mahkûm veya avukatı ilgili savcılığa başvurarak, sağlık sorunları nedeniyle cezaevinde yaşamını sürdüremeyecek duruma geldiğini bildiriyor.
Savcılık, mahkûmu tam teşekküllü bir hastaneye gönderiyor.
Hastane mahkûmun cezaevinde tek başına yaşamını sürdüremeyecek sağlık sorunlarının olduğu yönünde rapor verirse, bu kez mahkûm Adli Tıp Kurumu’na gönderiliyor.
Adli Tıp Kurumu, mahkûmu bir süre sağlık gözetimine alıyor.
Gözetim sonucunda, cezaevinde yaşamını sürdüremeyecek sürekli hastalığı olduğu teşhisine varırsa, mahkûm veya vekili, Cumhurbaşkanlığı’na affedilmesi talebiyle başvuruyor.
Şahin’in, 2003 yılında bu süreçlerden geçtiği ve rapora ulaştığı anlaşılıyor.