Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Muğla’da, yedi yıl önce Şerzan Kurt adlı üniversite öğrencisin bir polis tarafından öldürülmesine ilişkin davada, iki yıl önce verdiği kararını bozdu. Hürriyet'ten İsmail Saymaz'ın haberine göre, 1. Daire, 2014 yılındaki ilk bozma kararında polise ‘tahrik altında kasten öldürme’ suçundan ceza verilmesini istedi. Yerel mahkeme de 1. Daire’nin görüşü doğrultusunda polise 16 yıl ceza verdi. Geçen sürede tüm üyeleri değişen 1. Daire, bu kez polise ‘ağırlaştırılmış yaralama’ suçundan ve daha az ceza istedi. Aynı şekilde, iki yıl önce 1. Daire ile davranan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da savcısı değişince görüşünü değiştirdi. Dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderildi.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde okuyan 21 yaşındaki Şerzan Kurt, kentte 12 Mayıs 2010’da çıkan olaylar sırasında, omzuna isabet eden polis kurşunu ile can verdi. Kurt’u öldüren polis Gültekin Şahin hakkında Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Dava, 9 Eylül 2012’de bitti ve mahkeme, Şahin’i ilkin müebbet hapse çarptırdı. Ardından gerekçeli kararda “Böyle daha hakkaniyetli oldu” diyerek, 2005’te kaldırılan Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) bir maddeyi yeni TCK’ya uyarlayıp Şahin için kendi işlediği suça yardım indirimi yaparak, sekiz yıl hapse ve tahliyeye karar verdi.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 14 Nisan 2014’te oy çokluğuyla verdiği ilk kararda, Şahin’e TCK’nın 81. maddesi gereğince ‘haksız tahrikle kasten öldürme’ suçundan hapis verilmesini istedi. Bir üye ise müebbet hapsi gerektiren ‘kasten öldürme’ suçundan ceza verilmesini yönünde görüş verdi. Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 Şubat 2015’te yeniden başladığı yargılamada, Yargıtay’ın bozma kararına uyarak, Şahin’e 16 yıl hapis cezası verdi. Şahin tutuklanarak, cezaevine gönderildi. Karara itiraz edilmesi üzerine dosya tekrar Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin önüne geldi.
Üyeler gitti, karar değişti
Kararı onaması beklenen 1. Daire’nin, geçen iki yılda tüm üyeleri değişmişti. Daire oy çokluğuyla aldığı ikinci kararında, Şahin’in 18 yıllık deneyimli bir polis ve toplumsal olaylarda bilgi sahibi olduğunu savunuldu. Şahin’in silah kullanma izni almadığı ve açık tehdit olmadığı halde ateş ettiği belirtildi. Eylemin ‘kanunun emrini yerine getirme’ kapsamında sayılmayacağı ifade edildi. Şahin’in, Kurt’la husumetinin olmadığı, öldürme amacıyla ateş etmediği kaydedildi. TCK’nın 87/4. maddesine göre ‘ağırlaştırılmış yaralama’dan sekiz yıldan 12 yıla kadar ceza istedi. Ayrıca ‘sanığın sabıkasız oluşu ve mahkemeyi küçük düşürücü bir tutumuna rastlanmaması’ nedeniyle indirime gidilmesi gerektiği savunuldu.
İki üye ise Kurt’un içinde bulunduğu grubun cisimler atıp yaralama kastıyla taşkınlık yaptıkları, polisin saldırıyı önlemek için zımni iznini aldıklarını düşünerek havaya ateş ettikleri gerekçesiyle ‘bilinçli taksir ile ölüme sebebiyet vermek’ten ceza verilmesi yönünde karşı görüşte bulundu.
Dahası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da kararı temyiz etti. Savcılık, ‘bilinçli taksir’den ceza verilmesini istedi. Dosya karar verilmesi için Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gitti.
Kurt Ailesi avukatı Mustafa Rollas karara itiraz etti. Rollas, “Yasal bir neden veya maddi kanıt değişikliği olmadan dairenin önceki bozma kararından dönmesi, açıklanması güç bir çelişkidir. Başkaca kanıt ve mevzuat değişikliği yaşanmadığı halde, değişen daire üyeleri ve savcılık makamı sonrası aksi istikamette yeni bir bozma kararı verilmesi anlaşılmaz durumdur ve adalette güven duygusunun zedelenmesine yol açmaktadır” dedi.