Abdülkadir Selvi
(Yeni Şafak - 7 ağustos 2012)
MİT olayı karşı operasyon muydu?
'Kamplardan bir daha geri dönmemek üzere gönderildik' diyorlar.
'Hedef, Şemdinli'de hükümet konağını, sağlık ocağını, milli eğitimi ele geçirmek.'
Ne yapacaksınız?
'Siviller tutulacak, Suriye'deki gibi bayrak çekeceğiz.'
Alınan bu bilgiler süratle MİT'e iletiliyor. MİT hızlı bir analizden sonra, anlatılanların doğruluğunu teyit ediyor.
İnsansız Hava Aracı kaldırılıyor. İHA bölge üzerine gelince,
100-150 kişilik terörist grubun, Şemdinli'ye yaklaştığını tespit ediyor.
Karar anı.
İlk aşamada Diyarbakır'dan uçak kaldırılması düşünülüyor. Ancak uçaklar yetişmeyebilir sonucuna varılıyor.
İki itirafçıdan alınan bilgilerin MİT tarafından teyit edilmesi üzerine, daha önce Jandarma ve Polis Özel Harekât Timleri'nden takviye kuvvet talep edilmiş.
Bunun üzerine öncelikli olarak silahlı helikopterlerle özel timler bölgeye sevk ediliyor.
İlk etapta 28 kişilik öncü grup imha ediliyor.
Şemdinli'de önceden alınan istihbarat, 'Suriye' benzeri bir şov yapılmasını engelliyor.
Şemdinli'de öldürülen PKK'lıların 3'ünün Suriye Kobani kökenli olduğu tespit ediliyor.
İki mesaj var.
1-Sen Özgür Suriye Ordusu'na destek verirsen ben de PKK'yı harekete geçiririm. Sanki PKK'yı yıllarca besleyen Suriye değildi?
2- Suriye'nin kuzeyinde Kürt bölgelerinde asılan bayraklar, açılan posterler Türkiye'nin içini karıştırıp, halkımızın kimyasını bozunca, Şemdinli'de de benzer strateji uygulamaya konuluyor.
Ancak bunun bir de öncesi var.
Şemdinli'ye hakim 3 köyde örgütün, mahkemeler kurduğu, şehirden aldığı insanları yargıladığı istihbaratı alınıyor.
Kandilcikler oluşmuş.
Hakkâri'de de vardı. Kavaklı kampı. Tek bir zayiat vermeden imha edilmişti.
Tespit ediliyor, uyarılıyor ama operasyon yapılmıyor.
Geçimli için de istihbarat alınmış ama önlem alınmamış.
8 şehit.
Acı mı? Acının da ötesinde bir şey bu.
30 yıldır aynı hatalar.
Dere yatağına yapılmış, ilk saldırıda harabeye dönen karakollar.
Geçimli'de roketatarın yıktığı duvarların altında 3 şehidimiz var.
TOKİ'nin yaptığı karakol binaları dahi daha güvenlikli. Peki, biz ABD'nin Afganistan'da inşa ettiği gibi, 'Yüksek Güvenlikli Karakol' sistemini niye düşünmüyoruz?
Tek suçlu karakollar değil elbette ki. Doç.Dr. Hüseyin Yayman, baskın tarihlerini sıraladıktan sonra, 'Niye bu baskınlar Ağustos ayında yoğunlaşıyor' diye soruyor. Çünkü TSK'da tayin ve terfi mevsimi.
Şemdinli'deki terörist yapılanmaya uzun süre müdahale edilmemesi, Şûrâ'da terfisi gelen generalin, 'Şehit veririm, terfiim engellenir' kaygısının payı var mı?
Bir başka nokta.
450-500 teröristin sınırı aşarak eylem yapmak üzere bölgeye girdiği tespit ediliyor. Güvenlik zaafiyeti olan karakollar tespit edilip, baskına maruz kalacakları uyarısı yapılıyor. Peki, ne yapılıyor? Ortada...
Sınırımızın bu tarafı, belalı bir coğrafya. Öbür tarafı ise daha beter. Sahipsiz topraklar. Örgüt buraları lojistik merkezler olarak kullanıyor.
Biz Irak-Türkiye sınırını 24saat takip edebilmek için, ABD-Meksika sınırında olduğu gibi,'Zeplin Sistemi'ni neden kullanmayız?
Bu zeplin, peribacalarının üstünde turist gezdiren cinsten değil.
Burada cevabını aradığım bir soru var.
Bizim Kuzey Irak'ta konuşlanan birliklerimiz var.
Belli bir süre içinde sınırımızdan 450-500 PKK'lı sızarken, biz bu istihbaratı niye alamadık.
Güvenlik birimleri istihbaratın alındığını söylüyor.
Peki, tedbiri niye almadık?
Benzer soruyu bu kez farklı bir şekilde sormak istiyorum.
Bu süreçte biz Barzani'den hangi desteği alıyoruz?
Bu ilişki, 'kazan-kazan' şeklinde mi yürüyor, yoksa sadece Barzani'nin kazandığı tek yanlı bir sistem olarak mı işliyor?
Türkiye, Bağdat yönetimi ile ters düşme pahasına Barzani'nin nefes borusu olurken, o hâlâ, 'Bir Kürt kedisini bile teslim etmem' noktasında mı?
Ankara'da Suriye süreci ile büyüyen bir soru işareti var. O da Barzani...
Bir sorum da ünlü MİT operasyonuyla ilgili olacak?
MİT, PKK'ya sızdı diye yapmadığımızı bırakmadık.
PKK'ya sızmak için haber ajansı kurduğunu ortaya çıkardık.
MİT'e, PKK'ya niye sızmadınız diye sormamız gerekirken, tüm isimler deşifre edildi.
Sonuç? PKK hepsini infaz etti.
Peki, bu durumda kime hizmet ettik?
Yoksa, Suriye'de Kürt hareketlenmesinden önce, karşı operasyona mı maruz kaldık?
Kendi elimizle inşa ettiğimiz yapıyı mı yıktık?
Cevabını verin, çünkü başka sorularım olacak?