Magazin

Selma Taran: Ben hasta olduğum için terk edildim

Reklamcı Ali Taran'ın tedavi gören eşinden ayrıldıktan iki hafta sonra Ayşe Özyılmazel ile evlenme kararı "kanserli eş terk edilir mi" tartışması başlattı.

01 Temmuz 2011 03:00

T24 - Reklamcı Ali Taran'ın tedavi gören eşinden ayrıldıktan iki hafta sonra Ayşe Özyılmazel ile evlenme kararı "kanserli eş terk edilir mi" tartışması başlattı. Ali Taran’ın kanser hastası olan ayrıldığı eşi Selma Taran, "Ayşe inşallah hasta olmaz çünkü ben hasta olduğum için terk edildim" dedi. Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök de "Kanserli bir kadın bırakılır mı?" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Diğer yandan Taran'ın Selma Taran ile çok daha önce ayrıldığı, ancak hastalık haberi üzerine tekrar evlendiği ve iki hafta önce ikinci kez boşandığı da dile getirilen iddialar arasında yer aldı.


Ayşe Özyılmazel ile Ali Taran nasıl tanıştı?




Ünlü reklamcı Ali Taran’la, Neco’nun şarkıcı-yazar kızı Ayşe Özyılmazel bugün (1 Temmuz 2011) Bodrum’da nikâh masasına oturuyor. Semiramis Pekkan’ın evinde gerçekleşecek düğünde çiftin nikâh şahitliğini Necati Akpınar ile gazeteci Hıncal Uluç yapacak. 21 yıllık eşi Selma Taran’dan 13 Haziran’da boşanan Ali Taran’ın kısa bir süre sonra evlilik kararı yakın çevresinde şaşkınlıkla karşılandı.



‘Ben torunlarımı görmek istiyorum’


Taran’ın kanser tedavisi gören ayrıldığı eşi Selma Taran ise gazetelere hasta olduğu için terk edildiği yolunda açıklamalar yaparak Ayşe Özyılmazel'e "sakın hasta olma" uyarısı yaptı.



Selma Taran'ın Vatan gazetesine yaptığı açıklama şöyle:


“Allah ikisinin de yolunu açık etsin. Evlendiklerine göre birbirlerini seviyorlar, inşallah mutlu olurlar. Ayşe inşallah hasta olmaz çünkü ben hasta olduğum için terk edildim. O da olmasın, kendine dikkat etsin, muayenesini olsun çünkü çok yaygın bir hastalık bu.


Kadınlar da, gençler de çok olan bir hastalık. Yaşadığımız ortam, stres bu hastalığı tetikliyor. Aslına bakarsanız gelin hanıma iyi niyetli bir uyarıda bulunuyorum, onunla ilgili neden kötü düşüneyim böyle bir şeye benim vicdanım el vermez. İyi bir insanım, her zaman pozitif düşünüyorum başka türlü nasıl ayakta durabilirim soruyorum size.. Hayata güzel bakmazsanız, amaçlarınız olmazsa bu hastalıkla mücadele edemezsiniz. Ben daha torunlarımı görmek istiyorum, daha yaşamak istiyorum. Çok inançlı da bir insanım, Allah’ıma güveniyorum. Allah kimseye bu hastalığı yaşatmasın. Ama şu an çok iyiyim, oğlum var yanımda arkadaşlarım var her şey daha da güzel olacak.”
 

Ali Taran ve Selma Taran çifti geçen yıl birlikte yaptıkları bir röportajda şunları söylemişlerdi:


Ali Taran: Onkoloğumuz Selma’ya, ‘Siz en güzel iki hastamdan birisiniz, ama öbür güzel olan hastamı kocası, kanser oldu diye terk etti’ dedi.


Selma Taran: Böyle şeyler çok yaşanıyormuş. İlk gördüğümde Ali’ye çok aşıktım. Şimdi daha çok aşığım. Benimle kanserin her aşamasını yaşadı. Hastanede, karşımdaki yatakta uyudu, dikişlerime kendi elleriyle pansuman yaptı. Birlikte kuşları besledik pencereden.



Kanserli bir kadın bırakılır mı?


Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Ali Taran'ın boşandığı eşinin kanser olduğunu yazdı. Özkök, "Kanserle mücadele eden karısını boşayan bir erkek acaba neler hisseder? Yeni kadının her koynuna girdiğinde bunu hatırlamaz mı?" diye sordu.


Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet gazetesinde "Kanserli bir kadın bırakılır mı" başlığıyla yayımlanan (1 Temmuz 2011) yazısı şöyle:



Kanserli bir kadın bırakılır mı


Kapı çalınıyor, bir adam; elinde bir çiçek sepeti ve bir mektup.


“Sarı Selma” diye başlıyor.


Sarı Selma, iki günden beri evlenmesi Twitter’ın bir numaralı konusu olan Ali Taran’ın eşi.


Yani eski eşi.


Ünlü reklamcı Ali Taran, bugün Bodrum’da Ayşe Özyılmazel’le evleniyor.


Bu nedenle öğreniyoruz ki, bir süre önce eşinden boşanmış. Yukarda anlattığım gibi barışmışlar.


Öğrendiğimiz bir başka şey de şu: Eşi kanserle mücadele ediyormuş.


Bunları okuyunca, Ayşe Arman’ın geçmişte onunla yaptığı mülakatları hatırladım ve baktım. O günlerde çok ilgiyle okumuştum.


Dün daha da büyük ilgiyle tekrar okudum.


Bunlardan birini Dubai’de yapmıştı. Taran Ailesi ile birlikte Burj el Arap Oteli’nde kalıyordu. Harika fotoğraflar çektirmişti. Üzerinde uzun bir Arap elbisesi vardı. Gözlerine sürme çektirmişti.


O günkü röportajdan aklımda kalan en çarpıcı cümleler eşinin şu söyledikleriydi:


“Ali aldatmaz. Gözümle görsem inanmam. Kollar, himaye eder. Çok sevecendir, çok güvenilir.”
Bir de şu cümle:


“Öyle pahalı hediyelerle kadınları etkileme meraklısı bir adam hiç değildir.”


Dün, Ayşe Özyılmazel’e Range Rover marka bir araba hediye ettiğini okuyunca bu cümleler aklıma geldi.


2006 ile 2008 arasında yayımlanan üç mülakattan topladığım bilgiler şunlar.


Taran, eski eşiyle barışırken gönderdiği çiçek sepetine mektup koymuş. Tekrar evlenme teklif etmiş ve şu notu eklemiş:


“Kabul ediyorsan şu saatte şu restorana gel.”


Eşi ayrılık sırasında 5 kilo vermiş. Hemen kuaföre gidip saçını yaptırmış. Sarı saçlarını siyaha boyatmış ve restorana gitmiş.


Taran önce tanımamış, “Kim bu fıstık” demiş.


Ve barışmışlar.


Anlayacağınız, şimdi öğrendiğimiz, çiftin ikinci boşanması oluyor.


Hayatta anlamadığım, daha doğrusu empati kuramadığım şeyler vardır.


Mesela boşanan bir erkeğin mal paylaşma kavgası çıkarması.


Ayrılacak olsam, her şeyi karıma bırakır, iki kitap, bir iPod, birkaç küçük hatıra alır çıkarım.


Başka insanların hayatlarının üzerinden racon kesmeyi sevmem. O nedenle yargılamak için yazmıyorum.


Sırf meraktan...


Kanserle mücadele eden karısını boşayan bir erkek acaba neler hisseder? Yeni kadının her koynuna girdiğinde bunu hatırlamaz mı?


Biliyorum, hayat devam ediyor; insan başkasına âşık olabilir.


İlişkisi de olabilir.


Buraya kadar anlıyorum.


Ama “boşamak”...


O çok önemli ve derin psikolojisi olan çok ağır bir “eylem”.


O nedenle bu duyguyla empati kuramıyorum.


Hatta, biraz maço görünme riskini göze alarak şunu bile diyebilirim:


“Erkekliğe sığmaz arkadaş...”


Ali Taran’ı severim. Her yaratıcı, her farklı insan gibi, vasat insanlardan durmadan dayak yer.


Belki de o yüzden, ondan şövalyelik beklerim.


Acaba evden çıkıp giderken yanına nelerini almıştır?


Hiç olmazsa orada şövalyelik yapmış mıdır?


O mülakatlarda başka bazı ayrıntılar da vardı.


Birinci ayrılıklarında ilginç bir şey olmuş. Eşi, bakmış ki, Ali Taran kredi kartlarını kestirmiş. Buna
çok öfkelenmiş. Ama biraz araştırınca başka bir şey daha öğrenmiş.


Meğer sadece eşinin değil, kendisinin kredi kartını da kestirmiş.


Bir de şu ayrıntı dikkatimi çekti. Ali Taran iki defa umreye gitmiş.


Diyorum ya, eski mülakatlara bugün okunduğunda bambaşka anlamlar yükleniyor.


Hayat işte böyle bir şey...


Bir gün söylediklerimiz, başka bir gün ayağımıza takılıyor. 

 

Kadınlar ne dedi?


‘Hasta diye ömür geçirmeye gerek yok’
 
Filiz Akın: Hiçbirini tanımıyorum. Ancak kararlar, bir takım yaşanmış olayların üzerine alınıyor. Yani bir insanla hasta diye bir ömür geçirmeye gerek yok. Ben de geçirdim bu hastalığı yaşananlar durup dururken olmamıştır. Bu insanlar zaten ayrıldı, muhtemelen aralarında yürümeyen birşeyler vardı. Beraberlikte, hastalıkta en nihayetinde sevgiyle yürütülen bir şeydir. Normalde de , hastalıkta birliktelik bile sevgiyle, aşkla gider. Ama o yoksa olmaz.”

 

‘Selma hanım güçlü bir kadın’


Oya Başar: Kimse orada neler yaşandığını bilmiyor. Bir insan için hasta iken yalnız kalmak çok zor. Ama zaten bizim ülkemizde kadın olmak çok zor. Bu arada ben Ayşe’yi de kızım gibi çok severim. Selma Hanım güçlü bir kadın. Yanında birisi olması gerekmiyor, kendi başına da yenebilir herşeyi. Kimseye ihtiyacı yok, üzülebilir belki ama zaten olan olmuş. Bitmiş bir evliliğin üzerine ne yapılabilir, onlara mutluluk, Selma Hanım’a sağlık dilemekten başka. Bizim gibi güçlü insanlar hastalığı yenerler. Bitmişse bitmiştir zaten.