Gazeteci-yazar Murat Yetkin, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in, "AKP'li vekil rica etti, Hürriyet gazetesini ben bastırttım" açıklamasına ilişkin olarak, "Sedat Peker, 'Hürriyet’i ben bastım' diyor, o baskın sonrasında dayak atılmasını protesto yürüyüşleri yaptığımız Ahmet Hakan yönetimindeki Hürriyet'te haber olmuyor!" değerlendirmesini yaptı.
"Bu devir geçince kime gazeteci diyeceksiniz?" diye soran Yetkin, "Ve hiç düşündünüz mü, kime gazeteci demeyeceksiniz? Belki şu anda Sedat Peker videolarıyla başlayan tartışmanın sıcaklığı içinde bazılarınızın cevabı hazır olabilir. Devlet-mafya-siyaset-ticaret dörtgenine beşinci köşe olarak dahil olan medyanın içinde olanları sayabilirsiniz. Örneğin, Sedat Peker’in aralarındaki konuşmayı kaydedip yayınlaması üzerine Hadi Özışık, 'hatam mesafeyi koruyamamak' dedi. Mesafeyi koruyamama eşiğini çoktan aşmıştı zaten mümtaz Türk matbuatı. O eşik maalesef 1990’larda, 2000’lerde aşılmıştı. Şimdi çok daha çetrefil, daha örtülü ilişkiler olduğu da anlaşılıyor. Türkiye’nin çalkalandığı, siyasetin sarsıntı geçirdiği Sedat Peker videoları konusunda, İçişleri Bakanının çıkıp TRT’de konuşmasına rağmen hiç kalem oynatmayanlar, iki satır konuşmayanların karizması kötü çiziliyor." düşüncesini dile getirdi.
Yetkin şu ifadeleri kullandı:
"Gazeteci karizmaları yani; yoksa böyle yaparak AK Parti nezdinde göze girdiklerini, gözde kaldıklarını sandıkları doğru ama bakıyorsunuz aynı ağır abiler, ablalar, Kasım 2020’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak Hazine ve Maliye Bakanlığını bıraktığında da yazmamış. Dahasını söyleyeyim, internet arama motorlarına girin bakın, o tarihten bu yana da bu konuya hiç girmemişler, bir zamanlar yazdıkları iki satırla, ekrandaki iki cümleyle Türkiye’nin gündemini değiştiren gazeteci abiler, ablalar. Belki de yazdılar ama patronaj sansüründen geçmedi, onlar da o bölümlerin çıkarılmasına sessiz kalıp, bir daha muhatap olmamak için netameli konulara girmemeyi tercih ettiler; mümkündür.
Türkiye’nin ekonomisini, siyasetini, yani hayatlarımızı gerçekten etkileyen ne varsa oralarda yoklar Yetmiyor, bir bakıyorsunuz, yine aynı kişiler, o kadar gazeteci işten atılırken, istifaya zorlanırken, düne kadar yanlarında çalışan, onlara abi, abla diyen meslektaşları hakları verilmeden kapının önüne konduğunda da satır yazmamış, cümle konuşmamışlar. Tatsızlık çıkmasın maksat. Gelene ağam, gidene paşam. Sedat Peker, Hürriyet’i ben bastım diyor, o baskın sonrasında dayak atılmasını protesto için yürüyüşler yaptığımız Ahmet Hakan Coşkun yönetimindeki gazetede haber olmuyor; gazetenin çok önemli köşelerinde yorumlanmasını bırakın bir yana. Ama bazılarınız belki, o ağır abi ve ablaların ortak özelliğinin her devir bir yolunu bulup ayakta kalma olduğunu, bununla övündüklerini, son andaki keskin dönüşleriyle bu devirde enseyi karatmadan habercilik yapmaya çalışanları geride bırakacağını tahmin edecek kadar tanıyordur onları."
TIKLAYIN | Sedat Peker'den 6. video | Peker, Demirören'e seslendi: AKP'li vekil rica etti, Hürriyet gazetesini ben bastırttım, senin oturduğun koltukta benim emeğim var
Hürriyet gazetesi binası baskınında ne olmuştu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atv – A Haber ortak yayınında Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu değerlendirirken dile getirdiği, “Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya bir Anayasa'yı inşa edecek sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı, durum bugün çok farklı olurdu” sözlerinin yanlış yansıtıldığı iddiasının ardından Hürriyet gazetesine yaklaşık 150 kişilik bir grup saldırmıştı.
7 Eylül 2015’te saat 23:30 sıralarında Bağcılar’daki Hürriyet binasının önünde toplanan, binaya taş atan, ardından binanın döner kapısını ve bazı camlarını kıran saldırganlar binanın içine girerek çevreyi tahrip etmişlerdi. Grup polisin müdahalesi ile bina dışına çıkarılmıştı.
O dönem Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan Sedat Ergin ile Yayın Koordinatörü Emre Oral, saldırı haberinin ardından gece yarısı gazete binasına gitmişti.
Hürriyet gazetesi önünde gece çekilen görüntülerde, AKP Gençlik Kolları Başkanı, İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın'ın kalabalığa hitap eden bir konuşma yaptığı da görülmüştü. Boynukalın burada, "Bu noktadan sonra HDP'nin PKK'yla, PKK'nın Zaman Gazetesi ile, Zaman Gazetesi'nin de Aydın Doğan'la hiçbir farkı kalmamıştır'' diye konuşmuş ve şunları kaydetmişti:
''Hepsi birer terör örgütüdür. Ve bu adamlara karşı bizim söyleyeceğimiz tek bir şey vardır. Her şeyi Cumhurbaşkanı, başkan olamadığından dolayı yapıyor diyorlar. Biz de şunu söylüyoruz. 1 Kasım'daki seçimden sonra ne çıkarsa çıksın, seni başkan yaptıracağız, seni başkan yaptıracağız, seni başkan yaptıracağız.''
Boynukalın, konuşmasının sonunda kitleye teşekkür ederken, ''Allah'ın izniyle, sadece Aydın Doğan medyası değil, bütün HDP'siyle, PKK'sıyla, bütün terör örgütleriyle ve ilk başta da Fethullahçı terör örgütüyle, biz başkan yaptırdıktan sonra onlar da defolup gidecek" ifadelerini kullanmıştı.
şsdlfds