Çevre

Sedat Ergin, termik santral düzenlemesini yazdı: Çok gecikmiş bu yaptırım mekanizmasının ne ölçüde etkili olacağı ancak uygulamada görülecek

27 Kasım 2019 11:22

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, termik santrallarda çevreyi koruma yükümlülüklerini erteleyen son yasa değişikliğine ilişkin bugün de yazmaya devam etti. Ergin, yeni değişiklik incelenirken geçen Şubat ayında TBMM’de yaşananların da üzerinde durulması gerektiğini söyledi.

TIKLAYIN - 15 termik santralin baca filtresiz 2,5 yıl daha çalışması AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi

İktidarın geçen şubat ayında TBMM’de AYM’nin ‘sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı'nın ihlali olarak gördüğü ‘2021’ sınırında ısrar ettiğini belirten Ergin, “Bir anlamda AYM kararına uymayacağını duyuruyordu” dedi.  

Ergin, “Aslında bu girişim, Enerji Bakanlığı’nın daha 2019 yılının başındayken bile kömüre dayalı termik santralları işleten özel şirketler ve kamu kuruluşlarının çevreyle ilgili yasal yükümlülüklerini yıl sonuna kadar yetiştirmelerini beklemediğini gösteriyor. Aksine, bakanlık bu durumu kabulleniyor ve işletmelerin sorumluluğunun üstünü örtmek için neredeyse bir yıl önceden önlem almaya çalışıyor” diye yazdı.

 Ergin, “Buna karşılık, 14 Şubat 2019 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda bu konuda yapılan görüşmeler sırasında söz alan muhalefete mensup milletvekilleri, termik santralların denetimsiz bırakılmasının toplum sağlığı ve çevre bakımından yol açacağı tehlikeleri bir hayli kuvvetli görüşlerle ortaya koydular. O noktada beklenmedik bir şey oldu. İktidar da muhalefetin pozisyonuna geldi ve 5 siyasi partinin grup başkanvekillerinin verdikleri bir ortak önergeyle bu madde tekliften çıkartıldı” ifadesini kullandı.

 Ergin yazısında şunları söyledi: 

“Çok gecikmiş bu yaptırım mekanizmasının ne ölçüde etkili olacağı ancak uygulamada görülecektir. AYM’nin yeni düzenlemeyle ilgili muhtemel bir başvuru karşısında nasıl bir karar alacağı da bu süreçte belirleyici bir faktör olacaktır. Her halükarda 2013’ten bu yana geçen yedi yıla yakın zamanın, bu işletmeleri çevrenin korunmasına saygılı bir çizgiye çekebilmek açısından elle tutulur bir iyileşme olmadan tüketildiğini teslim etmeliyiz. Yaşadığımız bu tecrübe bundan sonrasında da şüpheciliği elden bırakmamamız gerektiğini söylüyor”

Yazının devamı için tıklayın