Ergin, "Son zirve metnini bundan öncekilerle kıyasladığımızda, hiç de azımsanmayacak bir bölümünün 'kopyala-yapıştır' yöntemiyle hazırlandığını söyleyebiliriz" yazdı.
Her üç ayda bir düzenlenen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirveleri, Türkiye’ye dönük sonuçları açısından artık anlamlı bir ilerleme göstermeyen rutin bir egzersize dönüşmüş bulunuyor.
Geçen yaz Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan yüksek gerilimin gölgesi altında yapılan ekim ayındaki zirve ve sonrasındaki süreçte, her seferinde kendisini belli ölçülerde tekrarlayan bir kalıp ile karşılaşıyoruz.
Bu zirveleri Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin seyrini gösteren bir barometre gibi alabiliriz. Zirvelerin sonunda açıklanan kararlar da AB cephesinde bu ilişkilerin üç aylık performans değerlendirmeleri şeklinde okunabilir. Bu açıdan baktığımızda, önceki gün ve dün Brüksel’de gerçekleşen zirvede Türkiye-AB ilişkilerinin büyük ölçüde yerinde saydığını belirtmek objektif bir tespit olacaktır.
Son zirve metnini bundan öncekilerle kıyasladığımızda, hiç de azımsanmayacak bir bölümünün “kopyala-yapıştır” yöntemiyle hazırlandığını söyleyebiliriz. Daha önce de karşılaşıldığı üzere, birçok başlıkta aynı terminolojinin tekrarlandığı, aynı formülasyonların, cümle kalıplarının yerleştiği gözleniyor. Sınırlı alanlarda farklılıklar görülüyor ki, AB’nin pozisyonlarındaki kıpırdamaları, değişiklikleri buradan okuyarak yorumda bulunabiliyoruz.