Politika

'Seçilmem sürpriz olmadı, başbakan olmam lazım'

Zeybek, bugün DP Genel Merkezi’nde Genel Başkanlık koltuğuna oturacak.

19 Ocak 2011 02:00

T24 - DP Genel Merkezi’nde Genel Başkanlık koltuğuna oturacak olan Namık Kemal Zeybek iddiasını şu sözlerle ortaya koydu, ''Seçilmem sürpriz olmadı, başbakan olmam lazım'.

Zeybek, bugün DP Genel Merkezi’nde Genel Başkanlık koltuğuna oturacak. Vayan gazetesinde yer alan röportaj şöyle:

Kırat’ın yeni süvarisi Namık Kemal Zeybek, “Bizim oylarımız son seçimde 5.4. Bu ciddi bir rakamdır, iyi bir rakamdır. Bu rakama takılıp kalmak yanlıştır. Ben çok iddialıyım. Büyük bir birikimle geliyorum” diyor.

DP’nin haftasonu yapılan kongresinde Genel Başkanlığa seçilen Namık Kemal Zeybek, dün mazbatasını alarak resmen Kırat’ın yeni süvarisi oldu. Bugün DP Genel Merkezi’nde Genel Başkanlık koltuğuna oturacak olan Zeybek, Ahmet Yesevi Vakfı’na ait Ulus’taki merkezde VATAN’ı ağırladı. Zeybek sorularımızı şöyle yanıtladı:

Aday olmaya ne zaman karar verdiniz? Kimlerle bu süreci paylaştınız?

Yeni duyduğum bir söz var ama çok sevdim, ‘Şans hazırlık ile fırsatların birleştiği yerdir.’ Benim tabii ki hazırlığım var. Genel Başkanlığım geçmişte de 20 yıl önce de gündeme gelmişti ANAP’ta. Ben Özal’ın ortaya sürüp, durumu görüp 3’ünden birini tercih etmek istediği adaylardan biriyim. Biri Mesut Yılmaz’dı, biri Ekrem Pakdemirli, biri de Namık Kemal Zeybek’ti. Olmadı o zaman.

Bu işler biraz tabii durumdur. Bunun arkasında bir hayat çizgisi, hazırlık var. Kamuda 10 yıl kaymakamlık, sonra müsteşarlık. Bürokrasinin en aşağısından en yukarısına tırmanış. Siyasette milletvekilliği, bakanlık. 

Başdanışmanlık, büyükelçilik. Bir üniversitenin kurulup 14 yıl yönetilmesi. yazdığım kitaplar, yaptığım TV programları. 85 haftada TRT’de Atatürk anlattım ben. Tüm bunlar gününü fırsatını bekleyen bir hazırlıktır. Elbette DP’de fırsat düştüğü an aday olarak sunulmam tabiiydi. 

Fırsat ne zaman düştü Cindoruk aday olmayacağını ve adaylar arasında tarafsız kalacağını açıkladı. Teşkilatımız Çiller Hanımefendi’ye yöneldi. O yönelişe duyduğum saygıdan hem de Çiller’e olan saygımdan, beni çağırıp Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanıyken bakanlık noktasına gelmemi sağlayan eski Başbakanımıza duyduğum saygıdan ötürü sustum. Tansu Hanım aday olsaydı ben olmayacaktım. Aday olmayacağı kesinleşince teşkilatlar bana yöneldi. Benden aday olmamı istediler. 

Hepsi demiyorum ama 5-6 il başkanı talepte bulununca, diğer il ve ilçe başkanlarını ben aradım, fırsatın geldiğini düşünüp adaylığımı açıkladım. Önümde 3 günlük çalışma süreci vardı. Televizyonlarda beni gören delegelerimizin kendileri, bazen eşleri hatta nedense bir çok arkadaşım “Eşim, annem bana dedi ki’ diye başlayarak “Zeybek’ten başkasına oy verirsen sana hakkımı helal etmem’ dediğini söyledi. Gül bahçemizin güllerini ilk kokladığım anda bu işin olacağını anladım, benim için sürpriz olmadı yani. 


Rakipleriniz siyasi geçmişinizi eleştirdiler... 

MHP ve BBP ayrı parti. Bu bir DP hareketidir. Ben siyasete AP Gençlik Kolları’nda başladım. Bir dönem sonra AP ile ilişkim kesildi ama şöyle söyleyeyim, benim siyaset içinde etkin yer almam sadece ANAP ve DP’de olmuştur. Diğer partilerde milletvekilliğim yok. MHP ile yakın ilgim olduğu gerçek. Gençlik yıllarımda, sonrasında 33 yaşımda Demirel Başbakan, Gün Sazak’ın Gümrük Tekel Bakanı olduğu kabinede ben müsteşar oldum. Ama siyasette fiilen yer aldığım dönem ANAP ve DYP olmuştur. Biz tamamını kucaklayacağız.  

Hadisenin dış görünüşü başkadır, içi başkadır. Mesela ben ANAP’tan ayrıldığım, DYP’ye geçtiğim zaman bana ANAP’ta Başbakan Yardımcılığı, Genel Başkan Yardımcılığı teklif edilmişti. Bunları reddederek ayrıldım, gittim yerde sadece milletvekili oldum. Başbakan Yardımcılığı ve Genel Başkan Yardımcılığı’nı reddederek partisinden ayrılan bir babayiğit varsa ilk taşı o atsın. 

Seçilmenizin ardından ‘DP’nin genleriyle mi oynanacak’ dendi, bunun bir ‘MHP’yi baraj altına çekmeye yönelik bir operasyon’ olduğu ifade edildi. Bunlara ne diyorsunuz?

Operasyon denince birinin bu operasyonu yapması lazım. Bunlar hep söylenir. Haksız sözlerdir. Kendi partileriyle, tüm dünyanın hatta dünya dışı gezegenlerin uzaydaki galaksilerin uğraştığını düşünen sağlıksız düşünce sahibi insanlar olabilir. Kendileri kim ki onlar için başkaları böyle düşünsün. Nasıl bir bencillik duygusudur bu? Bunlar hiçbir delil olmadan, karinesi dahi olmadan uydurulmuş sözlerdir. Bunlar söylenecektir siyaset bu çaresi yok. Unutulmasın ki MHP ilk kurulduğu yıllarda da hep bunlar sağı bölmek için ortaya çıkarılıyor denmiştir. Hayali çocukca komplo söylentileriyle siyaset yapmayı ben sağlıklı bulmuyorum. Bu çocukca bir siyaset anlayışı. 


Demirel politikacıdan öte filozof

Bir başka parti büyüğünüz daha var Demirel. Her kritik kararda danışılan fikir sorulan isim. Bundan sonra Demirel ile ilişkiler nasıl olacak? 

Sayın Demirel’i çok sever sayarım. Kendisinin 4 yıl başdanışmanı olarak çalıştığımda yakından tanıdım. Onun gölgesinde çok büyük işler yaptık. Cumhurbaşkanlığı döneminde yapılacak iş çok fazla olmadığından akşamları huzuruna gittim, derin sohbetlerinden istifa ettim. Karşımda bir politikacıdan öte bir filozof vardı. Siyaset filozofu vardı. İnşallah yararlanmaya devam edeceğim. Ama ben aday olurken kendisinden ‘Aday oluyorum, destekleyin’ diye ne izin ne de destek sözü almadım. Kongreden sonra hemen aradı. Memnun olduğunu söyledi. Gelip hemen emirlerinizi almak isterim dedim. ‘Acele etme’ dedi.Mazbatayı yeni aldık. Başkanlık Divanı ile gidip hayır dualarını tavsiyelerini alacağız.


Çiller kaybedilecek bir değer değil

Kongre konuşmanızda ‘Zamanı gelince Sayın Çiller’i çağırırız’ dediniz. Bu sözünüzü biraz açar mısınız? 

Çiller bu partide bakanlık yapmış, genel başkanlık, başbakanlık yapmış, iyi de yapmış bir insan. Siyasi hayatta kaybedilecek bir değer değildir. Ondan vazgeçmek mümkün değildir. Geleceğin getirdiği fırsatlara göre biz kendisiyle yeniden görüşeceğiz. Bugünden ne olur söyleyemem. Kendisi kongreden sonra aradı, “Kardeşim başaracağınızı biliyorum, size başarılar diliyorum” dedi. En kısa zamanda görüşeceğim. 

Evimiz Türkiye projesi rafa mı kalktı?

Biz Başbakanlığa adayız. Siyasette daha başında geleceğiz şunlarla ititfak yapacağız böyle şey olur mu? Öyle bir proje yok artık. Geçmiş dönemin düşüncesiydi saygı duyarım ama benim öyle bir projem yok. Biz tek başına iktidara gelmek üzere yola çıkıyoruz. Bizim tek başına iktidara gelmemiz lazım. Bu ülkenin hayrına. Türkiye’nin dengelerinin, cumhuriyet ile demokrasi arasındaki dengenin yerli yerine oturması demek olur. Bu dengeler bozuldu. Yerli yerine oturtmaya geliyoruz, geleceğiz.

Cindoruk ‘Hasta’ dediler inandım

Cindoruk devir teslim töreni yapmıyor. Eski Genel Başkanlar ortada yok. Bu bir tavır mı? 

Teşkilat başkanımız karşılar. Ben Sayın Cindoruk’u hasta biliyorum. Öyle dediler ben inandım. Şimdi araştırıyoruz bulamıyoruz. Dün araştırdım ulaşmak istedim. Ziyaretine gitmek istedim. 


Kongreden sonra aradı mı? 

Aramadı. Saygı duyduğum bir insandır.  

Bir demecinde Namık Kemal Zeybek’i tanımam diyor. 

Zeybek’i tanımayan ziyaretçi var mı? Varsa eğer ya siyasetçi değildir. Ya da tanıyordur.

Korumam da şoförüm de Kürt 

Kürt sorunu ve açılım projesine ne diyorsunuz?

Kürt sorunu diye bir sorunun olmadığını biliyorum. Burada bir sorun var ama yanlış adlandırılıyor. Türkiye’de birileri derin kültüre sahip olmadan kulaktan doğma bilgilerle bir şeyler ortaya atıyorlar. Sonra o konuşula konuşula gerçekmiş gibi bir mahiyet kazanıyor. Kürt sorunu vardır denildi, hayır Kürt sorunu yoktur Türkiye’de. Eğer Kürt kökenli insanlarımız, Cumhurbaşkanı, Başbakan, orduda ve polis olarak yer verilmeseydi o zaman ciddi bir Kürt meselesi olurdu. Benim korumam Kürt. Şoförümün anası, hanımı Kürt. Kirvem Kırmanç. Herhangi bir Kürt şovenistinin Kürtlere bu anlamda haksızlık yapılıyor dediğine şahit oldunuz mu? Buna kimse inanmaz. 

Türkiye’de anadilimiz İstanbul Türkçesi olmak kaydıyla değişik lehçeleri dilleri olabilir. Bunlara hasımlık ilan ederseniz, bunlar yok derseniz sıkıntı orda başlar. Bu yapılmıştır. Kürtçe diye bir dil yoktur sözünü hâlâ duyuyoruz. Türkçe bilmeyenler işaret diliyle mi karga diliyle mi anlaşıyorlar? Demek ki hayatı sürdürmeye yarayan böyle bir dil var. Bunu zenginlik kaynağı olarak görüp bunu desteklemek sizin devlet olarak göreviniz olmalı. Ben 80’den önce acaba televizyonlarda Türk milliyetçileri olarak kırmançe ve zazaca şarkılar söylensin diye teklif edelim mi diye düşündüm ama baktım ortam müsait değil sustum. 

Ortak resmi dilimiz İstanbul Türkçesi’dir. Ondan taviz vermek insanlara kötülük etmek olur. Türkiye’yi Belçika’ya benzetmeye kalkmasın kimse. 


Alabildiğince demokrasi 

Seçimlere 5 ay gibi bir süre kala yüzde 1,5’lar ile ifade edilen partinin genel başkanlığını üstlenmek siyasi açıdan risk değil mi?

Bizim oylarımız son seçimde 5.4. Bu ciddi bir rakamdır, iyi bir rakamdır. İddialıyım. Büyük bir birikimle geliyorum. Büyük teşkilatın üzerine geliyorum. Deneyimli insanlardan oluşan bir teşkilatın başına geldim. 22 yaşında bir genç Galip Çetin GİK’e girdi. Böyle bir genci GİK’e sokacak özgüvenimiz de var. Şaşırtıcı gelebilir ama Diyanet İşleri Başkanı’nın din adamları ve alimlerinin seçmesini, başkanlığın özerk hale getirilmesini isteyeceğiz. Aynı zamanda Bektaşi dergahlarının da dedelerin babaların seçeceği bir kişinin gözetiminde vakıflarının tüm mallarının devrini isteyeceğiz. Özgürlükçülüğün gereği bu.

Biz mescitlerimizin, cemevlerinin tarihlerindeki duruma uygun olarak desteklenmesini istiyoruz. Biz en ileri demokrasi istiyoruz. Seçimin gerçek anlamda seçim olmasını istiyoruz. Milletvekili adaylarını teşkilatlar tayin etmeli. Demokrasi bu. Bir kişi eline kalemi alıp 550 kişinin ismini yazıyorsa bunun neresi demokrasi? İnsan hak ve özgürlüklerinin tam anlamıyla gerçekleşmesini istiyoruz. Bu sözlerimin her birinin arkasında geçmişteki mücadelem yatar. Söz söyleme gücün varken niye yapmadın denildiğinde söyleyecek sözüm var. Söz gelimi ANAP grubundaki bir tartışmada Türkçe’den gayrı dil konuşma yasağının kaldırılması ile ilgili yasa teklifinin gruptan geçmesi benim konuşmamdan sonra başarıldı. Tepki vardı. Kalktım insanların en tabii hakları analarından öğrendikleri dili konuşmalarıdır. Buna nasıl yasak getirirsiniz? Bu insanlıkla bağdaşmaz. Bu Allah’ın iradesine aykırıdır. Hak insanı değişik dillerde yaratmıştır, sen kim oluyorsun ki Allah’ın düzenini bozmaya kalkıyorsun? Kürtçe konuşmak yasak ve rahmetli Özal, Nurettin Yılmaz’ı -Mardin Milletvekilini- çağırdı. Biz Zeybek’i Genel Başkan yapmak istiyoruz ne dersiniz yani Güneydoğu milletvekilleri olarak soruyor. Nurettin Bey’in cevabı şu oldu, ‘Sayın Cumhurbaşkanı siz bu soruyu bana kimi getireyim diye sorsaydınız Zeybek derdim. Bizden yana problem olmaz’. Bu soru niye soruluyor? Zeybek milliyetçi olarak tanınıyor acaba Güneydoğu milletvekilleri ne der? İnsanları kategorik düşünürken sığ bakılır. Hemen şu konuda şöyle düşünür denir. Ben evet milliyetçiyim ama aynı zamanda maneviyatçıyım, insaniyetçiyim. 


Çıta koyuyormusunuz kendinize şunun altında kalırsam bırakırım diye?

Niye söyleyim öyle bir şey? Çıta koymam. Çünkü hiçbir çıtanın altında kalmayacağız, tüm çıtaların üstüne çıkacağız. Biz engelli koşu yapıyoruz. Hem kısa mesafe koşusu, hem maraton, hem engelli koşusu. Niye çıta koyayım. Biz iktidara geleceğiz. Benim Başbakan olmam lazım. Bu insanlarımıza hayır getirecektir, maddi ve manevi. Olmam lazım. Bu kadronun iktidara gelmesi lazım. 


Tek malvarlığım Kazakistan’daki 2 odalı evim

Malvarlığınızı açıklar mısınız? 

Şu dünyada sadece Kazakistan’ın Türkistan şehrinde 2 oda bir salondan meydana gelen bahçeli Kazakistan hükümetinin hediye ettiği bir evim var. Bunun dışında şahsi malvarlığım yok. Türkiye’de hiçbirşeyim yok. Yarın olursa hesap sorun. Ama eşim ticaret yapıyor. Sigorta şirketi sahibi. Elhamdülillah o para kazanıyor. Benden para istemez. Zaman zaman da yardım eder. Benim maaşım da bana gül gibi yetiyor.


MİLLİ, MANEVİ DEMOKRATIM

DP Genel Başkana Namık Kemal Zeybek, kendisini şöyle tarfi ediyor: “Ben milli, manevi, insani değerlere bağlı bir demokratım. Bunlar birbirini dengeler. Dengelemezseniz, her birini ayrı alıp o noktada gelişirseniz aşırıya kaçmış düşünceler doğar. DP ortaya çıktığında ana hatlarını verdiğimiz renk ayrımları vardı. Gökkuşağının 7 rengi vardı. Ama 7’si birleşik güneşışığı haline gelir. Bizler milliyetçi, maneviyat, demokratlık, cumhuriyetçilik tarafı ağır basanlar ben hepsini temsil ediyorum.”