Sözcü yazarı İsmail Saymaz, iki şüphelinin serbest bırakılması için üzerinde baskı kurulduğu iddia edilen Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan'ın intihar ettiği gece yaşananları kaleme aldı.
Komiser Ö.B.'nin amirliğindeki polis ekiplerinin Silivri Bölge Trafik İstasyonu'ndaki yol kontrol noktasında saat 00.30'da bir araç çevirdiğini, araçta Hızır ve Osman Kaptan kardeşler olduğunu belirten Saymaz, kardeş hakkında "orman işgali" suçundan yakalama kararı olduğunu hatırlattı.
Saymaz, 'İddiaya göre Kaptan kardeşler eski İçişleri Bakanlığı Koruma Dairesi Başkanı Ekrem Gülen'in araya girmesi üzerine serbest bırakıldı. Ne var ki İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi “Araması olan şahsı nasıl bırakırsınız!' dedi.
Saymaz, Hakan Çalışkan'ın 03.30 sularında intihar ettiğini ve ardından not bırakmadığını hatırlatarak, Kaptan kardeşlerin serbest bırakılmasıyla ilgili açılan soruşturmada şu an tek şüphelinin komiser Ö.B. olduğunu belirtti.
Saymaz, Ö.B.'nin 18 Mayıs'da verdiği ifadesini şöyle aktardı:
"31 Temmuz'da 00.30 sularında polis S. bir araç durdurduklarını, şahsın adını beyan etmediğini ve zorluk çıkardığını söyledi. Kimliğini vermesini söyledim. “Bizi bırakın, sizi arayacaklar” dedi. Aracını arattım. Ehliyetteki kimliğe istinaden yapılan sorgulamada sürekli farklı soy isim veren Hızır'ın araması olduğu tespit edilince şahıslar “Bizi boşuna tutuyorsunuz” diye rahat tavırlarla sözler sarf ediyordu.
ÇALIŞKAN ‘BIRAKIN' DEDİ: Saat 00.50'de Silivri Emniyet Müdürü Çalışkan, beni arayıp noktada Osman ve Hızır Kaptan'ın olup olmadığını sordu. Olduğunu söyledim. “Kaçak insanlar değil, gün içinde mahkemelerine gidecekler, beni yukarıdan biri aradı, her ihtimale karşı telefon numaralarını al ve şahıslar gitsin” dedi. Saat 00.55'te Çalışkan, “Şahıslar iş insanıdır. Kaçak değildir. Bu saatte nöbetçi savcıyı ve mahkemeyi arasak gelmezler” diye emir verip kapattı. Müdürümüzün farklı talimatı olacak düşüncesiyle bırakmadım. Gece 01.08'de “Talimatı uyguladın değil mi?” diye sorunca göndermememe rağmen şahısların gittiğini söyledim.
Aynı noktada çalıştığımız TEM'den polis H., “Bunu rapor etmem gerek” dedi. TEM Müdürü K.A. “Görüşmek istiyor komiserim” dedi. Telefondaki kişi, “Araması olan şahsı nasıl bırakırsınız” diye sordu. “Şimdi Hakan müdürün kurtarsın seni” diyerek telefonu kapattı. Çalışkan'a K.A. müdürle görüşmemizi arz ettim. “Sıkma canını, rahat ol, kendisiyle görüşürüm” dedi.
Yarım saat sonra sivil araç geldi. H. isimli polisle görüştü. Gelenlerin TEM'den komiser olduğunu öğrenince Çalışkan'a anlatıp sıkıntı doğurabileceğini arz ettim. “Sorumluluk bende, rahat ol, zaten şahıs yarın mahkemeye gidecek” diyerek telefonu kapattı. Bir daha kendisiyle veya başkasıyla görüşmem olmadı.
Ağustos'ta aranması olan şahsın gün içerisinde mahkemeye gittiğini ve ifade verip serbest kaldığını öğrendim. Çalışkan ile beş ay çalıştım. Psikolojisi yerindeydi."
Saymaz, yazısının sonunda Hakan Çalışkan'ın intiharına ilişkin olarak Soylu'nun HaberTürk'teki “Dedi ki Koruma Daire Başkanı, Hızır ve Osman Kaptan'ın annesi kalp krizi geçirdi. Mahkemesi varmış, polis durdurmuş. ‘İlgilen arkadaşlarla konuş, ne yapabilirsen' (dedim.). Benim bildiğim bu kadar. Ertesi sabah güvenlik toplantısı var. Birisi dedi ki Silivri Emniyet Müdürü intihar etti. İstanbul Emniyet Müdürünü aradım. Dedim ki niye intihar etmiş? İşte, kem küm… Koruma Daire Başkanı geldi. ‘Bakanım' dedi, ‘Ben bu adamı akşam aradım.' İki üç dakikalık görüşme. Telefonum 24 saat açıktır. Dersiniz ki, ‘Bir arkadaşımız karakola düştü, bakar mısınız, nedir.' Bu insani bir şeydir. İntiharın nedeni bilmiyoruz. Bu olay hâlâ bitmedi. Demoklesin kılıcı gibi Süleyman Soylu'nun üzerinde. Böyle bir şeyin içinde olsam sorumluluğumu alırım zaten" sözlerini de hatırlattı.
TIKLAYIN - İçişleri Bakanı Soylu, Hakan Çalışkan'ın intiharına ilişkin konuştu