Sözcü gazetesinin Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, son olarak 'FETÖ'yle iltisaklı oldukları iddiasıyla 9 bin 103 bin polisin açığa alındığı, binden fazlasının gözaltına alındığı sürecin siyasetçilere de uzanacağını iddia etti. "Fethullahçılara dönük operasyonlar, görevden almalar hızlanınca, sıranın siyasetçilere geldiği de sıkça konuşulur oldu" görüşünü dile getiren Öztürk, "Önümüzdeki ayın ilk günlerinde bazı siyasetçilerin gözaltına alınacağı belirtiliyor, isim isim sıralanıyor. Bunlar arasında son dönemde ismi sıkça gündemde olan kadın politikacının adı da geçiyor" diye yazdı.
Saygı Öztürk'ün Sözcü gazetesinin bugünkü (30 Nisan 2017) nüshasında yayımlanan "Operasyon sırası siyasetçilere geldi" yazısı şöyle:
Fethullahçılara dönük operasyonlar, görevden almalar hızlanınca, sıranın siyasetçilere geldiği de sıkça konuşulur oldu. Önümüzdeki ayın ilk günlerinde bazı siyasetçilerin gözaltına alınacağı belirtiliyor, isim isim sıralanıyor. Bunlar arasında son dönemde ismi sıkça gündemde olan kadın politikacının adı da geçiyor. TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun raporunun geciktirilmesinin bir nedeni olarak da, bazı siyasilere dönük operasyonun beklenmesi, onların da raporda yer almasının sağlanması olarak gösteriliyor.
Fethullah Gülen'i ABD'de ziyaret eden, birlikte hatıra fotoğrafı çektiren siyasetçilerin bırakın bugüne kadar cezalandırılmasını, bunlar ve yakınları hep ödüllendiriliyor. Belki de fotoğraf yüzünden cezalandırılan bir tek Doğan Holding'in Ankara Temsilcisi Barbaros Muratoğlu'dur. O yapılarla bağının olmadığını, Hürriyet'te çalışan herkes bilir.
Sisyasi destekle güçlendiler
Fethullahçıların devleti ele geçirme planının uzun bir geçmişi var. İstihbaratın önceki başkanlarından birisini dinliyorum:
"Emniyetin Fethullahçılar tarafından ele geçirilmeye başlandığının işaretlerini aldığımda, dönemin İçişleri Bakanı'na durumu anlatmaya başladım. Ben anlatırken bakan ayağa kalkıp pencereden dışarı bakıyordu. Adeta ‘sen ne anlatıyorsun' diyormuş hissine kapıldım.
Fethullah Gülen'in yargının, emniyetin, mülkiyenin ele geçirilmesiyle ilgili kaseti 18 Haziran 1999 tarihinde Ali Kırca tarafından açıklanınca, verilen mesaj işte bugünler içindi. Bunların entrikacı, hileci, ihtilalci anlayışta oldukları ortaya çıkmasına rağmen üzerlerine gitmeyenler asıl sorumludur. Ama bunlara da bir şey yapılmıyor. Oysa o kasetle, 15 Temmuz darbe girişiminin panoraması da çizilmişti.
İstihbaratın ele geçirilmesi Turgut Özal dönemiyle başladı. Sadece Fethullahçılar değil, bütün tarikatlar, cemaatler istihbarata yöneldi. Fethullahçılar da bu alanı çok güzel bir alan olarak gördü. 80'li yılların ortalarında ‘at oynatma' süreci başladı.
‘Bunlar kıble ehlidir', ‘Müslüman'dır, bunlardan zarar gelmez' deniliyordu. Sonra öyle bir dönem geldi ki, bunlara dokunmanız halinde büyük bir gücü karşınıza alacağınız ortaya çıktı. Fethullahçı yapılanma her ne kadar o zamanki anlayışta ‘irticai faaliyet' olarak değerlendirilse de, bunların sadece Müslüman, insan olarak zararsız oldukları belirtiliyordu. İşte bu anlayış çerçevesinde tanınmış olan siyasi toleranslarla, güçlendiler.”
"Dosya Kulağı"ndaki isimler
20 bin civarında emniyet mensubu ihraç edildi. Cumhurbaşkanı'nın korumalarının da aralarında bulunduğu 9 bin 103 polis de son operasyonla açığa alındı. Emniyette bir kural vardır, hangi polisle ilgili herhangi bir ricada bulunursanız bulunun, mutlaka referans olan kişinin ismi o polisin dosyasına konulur. Yazılan o notlar, “dosya kulağı” adıyla kişinin özlük dosyasına konulur. O yüzden kimin kime referans olduğu bellidir.
Peki bunca Fethullahçı doldurduğunuza göre, bunların referansı olanları da açıklayın bakalım. Açıklayamazlar. Onlarla ilgili işlem yapamazlar. Çünkü referansları AKP milletvekilleridir. Bugün ihraç edilenlere, açığa alınanlara baktığımızda bunların önemli bir bölümünün de AKP döneminde göreve başlatılanlar olduğunu görüyoruz. Cumhurbaşkanının korumalarının referansları kim acaba? Öğrenince sizler de çok şaşırırsınız.
İstihbarat notundan…
Dedim ya “Emniyette her şeyin kaydı vardır” diye… “Daktilo devrinden” kalma bir istihbarat notunu okuyoruz:
“31Ağustos 1988 günü İzmir'deki polis okullarını gezen Emniyet Genel Müdür Yardımcısı (ismi yazılı), 100. Yıl Polis Okulu'ndan ayrıldıktan sonra Fevzi Paşa Bulvarı Basmane PTT'si önünde otosu park edildikten sonra 1926 Sokak'ta bulunan Fethullahçı grubun faaliyette bulunduğu sağlık merkezini ziyaret etmiştir.
Adı geçen kişi genel müdür yardımcısı, Fethullahçıların Ege Bölge Sorumlusu Doktor M. ile 2 saate yakın görüşme yapmıştır. Emniyet teşkilatında, amaçlarına alet olmayan bazı teşkilat mensuplarını şahsına şikayet etmişlerdir.”
Peki sonra ne mi oldu? Bu kişi 2002 yılında AKP'den milletvekili seçildi. O dönemde de belki yüzlerce kişinin emniyete alınmasına aracı olmuştur. Emniyetin istihbarat notunu, o dönemi bilen emekli emniyet yetkilisine sordum. Şunları söyledi:
“Evet, genel müdür yardımcısını o tarihte İzmir'de izlemişiz. Olay doğru. Ama doğru olan bir şey daha var: Bu kişinin cemaat bağlantısı çok iyi biliniyordu. AKP'den milletvekili seçildi. Bugün o şahıs rahat geziyor. Ama onun çömezleri içeriye alınıyor.”
İşte rahatsızlık da buradan kaynaklanıyor. Bu işin sorumlularından hesap sorulmadıkça, referans olanlar ortaya çıkarılmadıkça bugün FETÖ düşmanlığı yapanların yarın yine dönüş yapacağından kuşkunuz olmasın.