Gündem

Savcı, 'sokak ortasında polis dayağı eziyet değil işkencedir' dedi, karara itiraz etti

Ahmet Koca davasının savcısı: Eziyet suçuna ilişkin fiillerin kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde suçun işkence suçu olarak kabul edilmesi gerekir

20 Aralık 2014 18:37

Fatih'te, askerden izinli gelen Ahmet Koca'yı hamile akrabasının yanında darp ettikleri gerekçesiyle "eziyet" hapis cezasına çarptırılan 6 polis hakkındaki karara savcı itiraz etti. Polislerin cezasını az bulan savcı, suçun vasfının "işkence" olarak değiştirilmesini istedi.

Yüksel Koç’un DHA’da yer alan haberine göre, duruşma savcısı Hüseyin Aslan, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Ahmet Koca'yı 18 Haziran 2012'de Fatih'te darp eden 6 polise “Eziyet" suçundan verilen 1'er yıl 8'er aylık hapis cezalarını az bularak itiraz etti. Savcı Aslan, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptığı itirazda, polislerin “İşkence" suçundan cezalandırılmaları gerektiğini savunarak, kararın bu yönde düzeltilerek yeniden oluşturulmasını, bu talebinin kabul görmemesi durumunda da itirazının bir üst mahkeme sıfatı ile 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmesini istedi.

Kararı veren İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin duruşma savcısı Hüseyin Aslan, karara yaptığı itirazda, Ahmet Koca'yı darp eden sanık polisler Adem D., Muhammet Mustafa G., Atalay E,, Ali Y., Fatih K. ve Mustafa A. hakkında “eziyet” suçundan kurulan 1 yıl 8'er aylık hapis cezasının 5 yıl süre ile de ertelendiğini hatırlattı.

 

'Hamile yakını ve yeğenlerinin yanında aşağılandı'

 

Mahkemece kurulan bu kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu savunan savcı Aslan, “Sanıklara isnat edilen suç eylemleri değerlendirildiğinde, kolluk görevlisi olan sanıkların suç tarihinde, şikayetçinin hastaneye götürmeye çalıştığı hamile yakını ve yeğenlerinin yanında darbe, kötü muameleye, kaba dayağa, aşağılanmaya, ters kelepçe ile yere yatırılıp yeniden dövülmeye maruz bırakıldığını" hatırlattı.

Savcı Aslan, 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptığı itirazını şöyle sürdürdü:

 

'Rahat dövebilecekleri karanlık sokağa götürdüler'

 

“Sanıkların eylemlerini ısrarlı şekilde devam ettirdikleri, şikayetçi Ahmet Koca'yı olayın bulunduğu yerden uzaklaştırmak amacıyla, kelepçeli olarak, kamu hizmetine özgülenen, her türlü masrafı kamu tarafından karşılanan, olay saati itibarı ile meydana gelebilecek olaylara müdahale için tahsis edilmiş araca keyfi şekilde, herhangi bir gereklilik olmaksızın bindirip daha rahat dövebileceklerini düşündükleri Yenikapı'daki metruk binanın önüne karanlık sokağa götürdükleri, burada önce araç içinde dövdükleri, -kaldı ki, yol boyunca da araç içinde dövdükleri- sokağa çıkarıp 5-6 kişi birlikte dövmeye devam ettikleri, sokakta gelişen olayların başka şahıslarca kayıt altına alındığı, sanıkların şikayetçi Ahmet'i bayıltıncaya kadar darp ettikleri, bu aşamadan sonra Şehremini Polis Merkezi'ne götürüp bıraktıkları…"

 

'Kamu taşıtları kanununu çiğnediler'

 

Savcı Aslan itirazında, “Sanıkların belirtilen eylemlerinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan başka, kamu taşıtları kanuna muhalefet, görevleri gereği kendilerine tahsis edilmiş kamu malını amacı dışında kullanmakö suçunu da işlediğini savunan savcı Aslan, sanıkların belirtilen eylemleri, şikayetçiyi rencide edici, yakınlarının yanında kelepçelenmiş şekilde darp edilmesi sureti ile ruhsal yönden acı çekmesine yol açtı, bedensel yönden acı çektiğine ilişkin adli raporun ise dosya içerisinde mevcut olduğu. Sanıkların memur oldukları, suç tarihinde suçun işlenmesini önlemekle, işlenmiş olan suçun faillerini tespit edip adalete teslim etmekle görevli oldukları, eylemlerinin kül olarak değerlendirilmesinde işkence suçunu ihlal edici nitelikte olduğunun kabulü gerektiği halde, belirtilen şekilde eziyet suçundan hüküm kurulup, açıklamasının da geri bırakıldığı görüşüne yer verdi.

 

Savcı itirazında işkence ve eziyet suçlarının tanımına yer verdi

 

Savcı Aslan, itirazında “İşkence" ve “Eziyet" suçunun tanımına da yer verdi:

“Eziyet suçunun gerekçesinde; 'eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arz eder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir' açıklaması getirilmiş"

“İşkence suçunun gerekçesinde ise; 'işkence olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. İşkence teşkil eden fiiller aslında kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyan fiillerdir. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arz eder bir tarzda işlenen işkencenin en önemli özelliği, kişinin psikolojisi, ruh sağlığı, algılama ve irade yeteneği üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, işkencenin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir"

 

'Eziyet suçunu kamu görevlisi işlerse işkence olarak kabul edilmesi gerekir'

 

Bu şekilde eziyet ve işkenceyi tanımlayan savcı Aslan, “Her iki madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, eziyet suçuna ilişkin fiillerin kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde suçun İşkence suçu olarak kabul edilmesi açıkça anlaşılmaktadır. Eziyet ve İşkence suçları arasındaki en önemli fark faillerin sıfatından kaynaklanır” görüşünü savundu.

Savcı Aslan, 'eziyet' suçundan kurulan hükmün düzeltilerek, 'işkenceden' kurulması gerektiğini şu gerekçelerle taleb etti:

“Sanıkların eylemleri nedeniyle belirtilen sebeplerle 'işkence' suçundan cezalandırılmaları yerine, kararda gösterilen ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile 'eziyet suçundan' cezalandırılıp buna ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya aykırı söz konusu hükmün incelenerek sanıklara isnat edilen suç tipinin işkence suçu olduğu ve bu suça öngörülen ceza miktarı bakımından CMK 231 maddesi kapsamında bulunmaması nedeni ile hükmün düzeltilmesine…"

Savcı Aslan, kararı veren İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hükmün düzeltilmesi yönündeki talebini yerinde bulmaması durumunda, itirazını, bir üst mahkeme sıfatı ile İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nce değerlendirilmesi için dosyanın oraya gönderilmesini istedi.

 

5 polisin beraat kararına da itiraz etti

 

Savcı Aslan, ayrıca sanıklar Mehmet K., Seyit Ali A., Can Ahmet A., Ahmet G. ve Ahmet Ö. hakkında verilen beraat kararının bozulması için de dosyayı Yargıtay'a taşıdı. Bu polislerin işlenen işkence suçuna karşı kolluk görevini yerine getirmeyerek göz yumduğunu savunan Aslan, bu nedenle kurulan beraat kararının bozulmasını istedi. Bu polislerin asli maddi faili olarak cezalandırılmaları gerektiğini savundu.