Politika

Sanıklar bağışları zimmetine geçirdi

Başkomiser Böhm, "Deniz Feneri e.V.'ye bağışlanan paraların bir kısmını sanıkların zimmetine geçirdiğini, önemli bir kısmının Türkiye’ye gönderi

10 Eylül 2008 03:00

“AG Spende” adlı özel Bağış Çalışma Grubu’nu yöneten Başkomiser Alexander Böhm Deniz Feneri e.V. davasında verdiği ifadede "Deniz Feneri e.V.'ye bağışlanan paraların bir kısmını sanıklar zimmetine geçirdi, önemli bir kısmı Türkiye’ye gönderildi. Bir kısmıyla ticari şirketler kuruldu, bir kısmıyla da gayrimenkul alındı" dedi. Böhm, bağış paralarıyla 1.3 milyon euro’ya bir gemi alındığını da belirtti

“Başbakanın vekilisiniz herhalde?”

Deniz Feneri e.V. davasının dün yapılan 4’üncü duruşmasına, hâkim ile sanık avukatının “Başbakan“ atışması damgasını vurdu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın para aldığı iddiasını yalanlayan sanık Mehmet Gürhan’ın Alman avukatı Jörg Haseneier, bunun tutanaklara geçirilmesini isterken, hâkim Joachim Müller, Haseneier’e “Siz başbakanın vekilisiniz herhalde?” yanıtını verdi.

‘Evlilik dışı ilişkisi yok’ savunması

Frankfurt Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen davada, sanık avukatları Ünal Kaymakçı ve Haseneier, müvekkilleri Mehmet Gürhan’ın, Başbakan Erdoğan’a Deniz Feneri e.V.’nin adına toplanan yardım paralarını verdiği iddialarını yalanladılar. Gürhan’ın evlilik dışı ilişkisi olduğu söylentisinin gerçeği yansıtmadığını savunan avukatlar, iddianamenin basının eline geçmesini de eleştirdiler.

İddianameyi kim sızdırdı?

Avukatların iddianamenin “siyasi müdahale ifadesi”ni içeren bölümlerinin yanlış tercüme edildiğini öne sürmesi üzerine 26. Ceza Dairesi hâkimi Dr. Müller, “Siz Başbakan’ın vekilliğini üstlenmediniz herhalde” yanıtını verdi. Müller, iddianamenin basına sızmasıyla ilgili de şunları söyledi: “İddianameyi ben sızdırmadım. Savcı arkadaşlar ve çevirmenler de sızdırmadı. Bir şekilde sızmış. Ancak basının nasıl çalıştığını biliyorsunuz. Kaynaklarını bildirmeme hakları var. Dava kamuoyuna mal oldu. Ancak biz bu davayı kamuoyu için yapmıyoruz”.

Türk savcıları resen hareket geçebilir

Bu yardım AKP'yi kapatır

2 kamyon dolusu bilgi

Duruşmada daha sonra, “AG Spende” adlı özel Bağış Çalışma Grubu’nu yöneten Başkomiser Alexander Böhm (51) ifade verdi. Yaklaşık 2 yıldır konuyu araştıran 10 kişilik ekibin başındaki Böhm, sözlerine, sanık Gürhan’ın bir sevgilisi olduğunu, bu konuda şahitler olduğunu açıklayarak başladı. Sanıkların yolsuzluk, emniyeti suiistimal, vergi kaçırma, kara para aklama, kaçak insan çalıştırma konularında suçlandığını hatırlatan Böhm, 5 ayda 2 kamyon dolusu bilgi, belge ve ifadeye dayanarak hazırladığı soruşturma dosyasından özet sundu.

AKP’ye para desteği
Yapılan ihbarlarda, Deniz Feneri e.V. için toplanan paraların ticari amaçlar dışında, AKP ve İslami holdinglerin desteklenmesi gibi siyasi amaçlara da hizmet ettiğinin belirtildiğini anımsatan Böhm, soruşturmanın ayrıca dini ve siyasi boyutu bulunduğuna da dikkat çekti.
“Nihai soruşturma raporunu 6 ayda hazırladım. Bu esnada sürekli siyasi ilişkilerle karşılaştık. Fakat olayın bu yönüyle fazla ilgilenmedik” diyen Böhm, baskını şöyle anlattı:

“Özel hesaplar bulundu”

“Deniz Feneri e.V.’nin bağış paralarının bulunduğu bazı bankalar, 2005 yılı ve sonrasında derneğin yöneticilerinin büyük miktarlarda nakit para çekildiği yönünde ihbarda bulundu. Deniz Feneri e.V. bağışlarına ait hesapların dışında, dernek yöneticilerinin ayrıca 8.3 milyon euro’luk özel hesaplarının bulunduğu Vakıf Bank Wien AG, para trafiği konusunda Federal Maliye Bakanlığı ve Alman Finansal Denetim Kurumu’nu (BaFin) bilgilendirmediği için Almanya ve Avusturya’daki Vakıf Bank hakkında ayrıca soruşturma yürütülüyor.

12 milyona el kondu

Deniz Feneri e.V binası kameralarla gözleniyordu, çevresi demir çitlerle çevriliydi. İçeride ne olduğunu bilmediğimiz için kalabalık bir ekiple operasyon düzenledik. Sanık Gürhan’ın ofisindeki kasada 370 bin euro nakit ve ruhsatlı Beretta marka tabanca vardı. Baskına 3 ayda hazırlandık. Delil olabilecek 1882 belge topladık. 14 ev ve işyerine yapılan eşzamanlı baskınlarda ele geçen malzemeler 3 ayda tasnif edildi.
Başlangıçta ele geçirilen yaklaşık 3 milyon euro’luk şirket ve dernek serveti, soruşturmanın ilerlemesiyle 12 milyon euro’ya yükseldi. Yani, 12 milyon euro’luk mal ve nakde el koymuş durumdayız.

İstanbul’a 7 milyon euro

Deniz Feneri e.V. üzerinden 2002-2007 döneminde toplanan yaklaşık 12 milyon euro’nun, yaklaşık 7 milyonu İstanbul’daki Deniz Feneri Derneği’ne gönderildi. Fiili muhasebe kayıtları ile resmi muhasebe arasındaki açık 25 milyon euro’yu geçiyor.
Paranın bir kısmını sanıklar zimmete geçirdi, önemli bir kısmı Türkiye’ye gönderildi. Bir kısmıyla ticari şirketler kuruldu, bir kısmıyla da gayri menkul alındı. Delil olarak sunduğumuz 55 alındı belgesini binanın olmaması gereken bir yerinde, kilerinde bulduk. Alındı belgelerinin incelemesinde bazı usulsüzlükler tespit edildi. Ayrıca muhasebeci Firdevsi Ermiş de alındı belgelerinin çoğunun sahte olduğunu söylüyor. Bazı belgelerde ya isim ya da tarih hanesinin boş olduğu ya da imzaların tek elden çıktığı görülüyor.”

Yardımlar şirketlere aktarıldı

Duruşmada, Böhm ile hâkim Dr. Müller’in perde arkasındaki isimler olmakla suçlanan Kanal 7 ve Beyaz Holding yöneticileri Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Zahit Akman’dan söz ederken sanık-şüpheli anlamına gelen “Beschuldigte” terimini kullanmaları dikkat çekti. Deniz Feneri e.V.’nin topladığı bağışların bir kısmının Zahid Akman, Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan’ın yöneticisi ve hissedarı oldukları Euro7 GmbH, Atlas GmbH, Europaconsulting, Yeni Şafak Europa GmbH, Taxi Quick, Weiss GmbH, Taxi Quick, Rapidway gibi şirketlere aktarıldığını belirten Böhm, Deniz Feneri e.V.’nin yaptığı ayni yardımlarda da bazı usulsüzlükler bulunduğuna dikkat çekti.

İki fatura naylon çıktı

Başkomiser Böhm, “Türkiye’deki Martemsan/Birlik Tekstil’in Deniz Feneri e.V.’ye kestiği faturaların aynı kalemden çıktığını tahmin ediyoruz.
Elimizdeki iki faturanın naylon fatura olduğunu inanıyorum. Ayrıca bu alınan mallar için Deniz Feneri e.V’nin bir deposunun bile bulunmaması, hiçbir proje kaydı ve haberleşme trafiğine rastlanmaması ayrıca, personel sayısının azlığı, bu kuşkuyu kuvvetlendiriyor” diye konuştu.

‘Yardım paraları geri getirildi’

“Yurtdışına gönderilen bağışların yerine ulaşmadığını düşünüyoruz” diyen Başkomiser Böhm, “Etiyopya’ya gönderildiği öne sürülen toplam 730 bin euro’nun izini sürdük. Deniz Feneri e.V’nin gönderdiği paraların burada adı yolsuzluk iddialarına karışmış Ömer İsmail adlı bir Etiyopyalı tarafından alınıp tekrar Almanya’ya geri getirildiğini belirledik. İsmail, bu meblağı Etyopya’dan aldığı telefon talimatıyla Frankfurt merkez garında tanımadığı birine teslim etmiş. İsmail aleyhine kara para aklama şüphesiyle ayrıca soruşturma açıldı” dedi.
Böhm, bağış paralarıyla Riga’da 1.3 milyon euro’ya “Nordic Kristina” adında bir gemi alındığını da dikkati çekti. Geminin 2.5 milyon dolar masraf yapıldıktan sonra birkaç kez isim değiştirdiğini ve kiralandıktan sonra İstanbul’daki Haliç Limited şirketine satıldığını belirten Böhm, Haliç Limited’in sahibinin Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın oğlu Habib Karaman, genel müdürünün de Mehmet Gürhan olduğunu kaydetti.

Muhasebe kayıtları Kanal 7’de çıkmış

Deniz Feneri e.V’nin resmi ve gayri resmi iki muhasebe kaydı olduğunu açıklayan Böhm, şunları söyledi: “Deniz Feneri’nin topladığı bağışlar ve fiili muhasebe konusunda Ermiş’in 22 kez ifadesine başvurdum. Ermiş, 2005’ten sonra fiili muhasebenin Türkiye’deki bir ana bilgisayarda gerçekleştirildiğini söyledi. Bilgisayar İstanbul’daki Kanal 7 binasındaymış. Kanal 7 binasına gittiğinde fiili muhasebeyi bir belleğe yükletmiş. Bu ek bellek sayesinde parasal ilişkilerin bir kısmını ortaya çıkartabildik. Bilirkişi analizleri ve resmi para hesapları da bu karapara trafiğini doğruluyor. Ermiş bağışlarla Almanya dışında Türkiye’de de gayrimenkul alındığını, Türkiye’de 1.8 milyon euro’ya arsa alındığını söyledi. Söz konusu para, Beyaz Holding’e verilmiş. Ayrıca sanık Taşkan da, Karaman ve Karahan’ın Euro 7’nin Deniz Feneri’ne 1.8 milyon borcu olduğu ifadesini kullandığını anlattı.”

Ermiş’e konuşma, suçu üstlen baskısı

Böhm, Almanya’daki banka hesaplarından çekilen nakit paraların kuryelerle başta Zekeriya Karaman olmak üzere Türkiye’deki Beyaz Holding, Kanal 7 ve Deniz Feneri yöneticilerine aktarıldığı bilgisini veren Ermiş’in, bir keresinde Karaman’a para götürdüğünü de söyledi.
Suçlarını itiraf eden sanıklar arasında gerçekten pişmanlık duyan tek kişinin Ermiş olduğunu belirten Böhm, Ermiş’in Deniz Feneri e.V. paralarının yüzde 60’ının amaç dışı kullanıldığını söylediğini belirtti. Böhm, Ermiş’e eski avukatı İlknur Baysu’nun “İsmail Karaman’ın selamı var, konuşmasın” mesajı getirildiğini ve İstanbul’daki Kanal 7 yöneticilerinin ailesi üzerinden suçu üstlenmesi yönünde telkinde bulundukları bilgisini de verdi.

Bu arada duruşmayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP MKYK üyesi Ali Kılıç da izledi. RTÜK Başkanı Zahid Akman’ı Almanya’ya davet eden Kılıçdaroğlu, “Engel yok’ diyorsa, gelsin davayı izlesin. Gelebiliyor mu? Davada ismi geçiyorsa, görevden ayrılmalı. Aklanırsa, tekrar RTÜK başkanı seçilmesi için destekleriz“ dedi

Duruşma 15 Eylül’e ertelendi

Deniz Feneri e.V. davasının dördüncü duruşması dün yapıldı. Sanıklardan Firdevsi Ermiş, Mehmet Gürhan ve Mehmet Taşkan yine hâkim karşısındaydı. Duruşma 15 Eylül’e ertelendi.