Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Suriye’de Şam yakınlarına (Guta) atılan kimyasal silahlarla ilgili olarak ABD’nin en prestijli üniversitelerinden biri olan MIT’nin (Massachusetts Institute of Technology) eski Birleşmiş Milletler silah denetçiliği uzmanı Prof. Theodore Postol ve Richard Lloyd imzalı rapora dikkat çekti. Rapordan çıkan “Guta’daki füzeler muhalif gruplar tarafından fırlatıldı” sonucuna işaret eden Özkök, "kimyasal saldırının yapılmasının üzerinden 48 saat geçmeden Milli İstihbarat Teşkilatı’nın her şeyi çözüp Başbakan Tayyip Erdoğan'a bir rapor sunduğunu" ve saldırıyı "Esad rejimine bağladığını" hatırlattı. Başbakan Erdoğan'ın MİT raporuna dayanarak saldırıdan Esad rejimini sorumlu tuttuğunu hatırlatan ve Türkiye’nin bu raporla savaşın eşiğine getirildiğini savunan Özkök “Ey MİT, birileri mi seni tufaya getirdi? Yoksa sen mi hepimizi, Başbakan’ı, koskoca bir milleti tufaya getirdin” sorusunu yöneltti.
Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet gazetesinde “Tufaya mı geldi, tufaya mı getirdi” başlığıyla yayımlanan (18 Ocak 2014) yazısının ilgili bölümü şöyle:
"İstihbarat Teşkilatı’nın, Suriye’de Şam yakınına atılan kimyasal silahlarla ilgili raporunu hatırlayanınız var mı?
Sadece Türk istihbarat tarihinin değil, dünya istihbarat tarihinin en olağanüstü çalışmalarından biriydi.
Olayın üzerinden 48 saat geçmeden Türk istihbaratı her şeyi çözüp Başbakan Erdoğan’ın önüne koymuştu.
O da alıp Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in önüne koymuş ve gururla, “İşte bütün ayrıntıları ile olayın gerçek yüzü budur...” demişti.
Neler yoktu o raporda.
Daha hiçbir uzman olay yerine girememişken, Türk istihbaratı, füzenin nereden ve hangi açılardan fırlatıldığını, izlediği yolu bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarmıştı.
- Füze Suriye Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yakın bir yerden ateşlenmişti.
- Olay yerinde bulunan bütün veriler, füzenin seyir açısı ve güzergâhını ortaya koyuyordu.
Sonuç şuydu:
- Füzenin seyir açısı
- Güzergâhı
- Menzili
Dikkate alındığında bu yetenekte bir füzeyi ancak rejime bağlı güçler fırlatabilirdi. Etkileyici bir rapordu.
Başbakan raporun doğruluğuna tam inanmıştı. Öylesine inanmıştı ki, “Aman bu deliller karartılmasın” diye, oradan getirtilen deliller Ankara’da “kozmik kasa”ya konulmuştu. Başbakan, salı konuşmalarında, miting meydanlarında, “kendi halkı üzerine kimyasal silah atan Esed”e ağzına geleni söylemişti.
Önceki gün çok önemli bir gelişme oldu. ABD’nin en prestijli üniversitelerinden biri olan MIT (Massachusetts Institute of Technology), Guta’da kimyasal silah kullanımı ile ilgili raporunu yayınladı.
Raporun kesin sonucu şu: “Guta’daki füzeler muhalif gruplar tarafından fırlatıldı.”
Herhangi bir rapor değil. Altında 2 önemli isim var. Üniversitenin saygın öğretim üyelerinden Prof. Theodore Postol ve Richard Lloyd.
Kimdir bu?
Geçmişte Birleşmiş Milletler adına silah denetçiliği yapmış bir uzman.
Rapor diyor ki:
“Kullanılan füzelerin menzili 2 kilometredir ve isyancıların elindeki bölgeden ateşlenmiştir...” Birçok bulgudan sadece birini aktarayım: Uzmanlar, füzelerin menzilinin en fazla 2 km olduğuna bakıp, etrafında 2 km çapında bir daire çizmişler. Bu daire içinde rejim yanlısı kimse yok... İyi mi...
Daha önce ünlü gazeteci Seymour Hersh yazdığı bir makalede aynı şeyleri söylemişti. Şimdi, vergileriyle MİT’in kaynaklarını sağlayan bir ulusun vatandaşları olarak sorma hakkımız var:
Ey MİT...
- Sen bu raporu nasıl yazdın?
- Birileri mi seni tufaya getirdi?
- Yoksa sen mi hepimizi, Başbakan’ı, koskoca bir milleti tufaya getirdin?
Farkında mısınız, MİT’in verdiği bu raporla savaşın eşiğine getirildik?
Olay ciddidir ve Türkiye bunu aydınlığa kavuşturmalıdır. Bana kimse, “darbe marbe” diye maval okumasın. Olay savcıların meselesi de değildir. Olay, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin işidir.
İstihbarat örgütümüzde böyle bir “fabrikasyon” anlayışı ve geleneği oluşmuşsa, bu vahim ötesi bir durumdur.
MİT Müsteşarı, milletin seçilmiş temsilcilerinin önüne çıkan o raporunu savunmalıdır... Veya hazırladığı raporun bir fabrikasyon olduğunu kabul edip, hesabını vermelidir. Eğer Türkiye, ulusal güvenliğini, devletinin itibarını, siyasetçisinin itibarını düşünüyorsa... Bu skandal mutlaka aydınlatılmalıdır."
Başbakan Erdoğan kimyasal saldırı için ne demişti?
Başbakan Erdoğan Şam'da kimyasal silahların kullanılmasının ardından yaptığı açıklamalarda, Türkiye'ye getirilen bazı yaralıların kimyasal silahla yaralandığını ileri sürerek delil olarak 'füze kalıntıları'nı göstermişti. Erdoğan 'Kimyasal silahlarla yaralanmış bizim hastanelere getirilen hastalar var' demiş, Türk istihbaratının elinde en az 200 füzenin kimyasal saldırılarda kullanıldığına dair bilgiler olduğunu da ifade ederek, Türkiye’ye getirilen yaralı Suriyelilerde de kimyasal silah izleri olduğunu vurgulamıştı.
Söz konusu silahları isyancıların kullanmış olma ihtimalini reddeten Erdoğan, “Şu an buna inanmam imkansız. Birincisi bunu nasıl alacaklar? Bunu onlara kim verecek? Ancak bu silahlar varsa biz buna karşıyız. Silahlar kimin elinde olursa olsun karşıyız. Ancak Esad rejiminin gerçekleştirdiğinden şüphe duymuyoruz” ifadesini kullanmıştı.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın eşi ve çocuklarının ülkeden ayrıldığı yönünde haberler duyduğunu da ifade eden Erdoğan, “Şimdi onun da yapması gereken şey Suriye’yi terk etmek. Er ya da geç muhalifler Esad’ı ele geçirecek” demişti.