Politika

'Saldırılar sona ermeden atılacak adımların konuşulması doğru değil'

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 'Yaşanan olaylar, yapılan açıklamalar süreci zehirliyor. Zaman içinde göreceğiz' dedi

27 Ekim 2014 13:21

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 3 askerin şehit edilmesiyle ilgili olarak “Süreci zehirliyorlar” derken, çözüm sürecinin devam etmesi için atılacak adımlardan önce şiddet olaylarının sona ermesi gerektiğini vurguladı. Akdoğan, eylemler, asayiş olayları ve saldırılar sona ermeden, süreçte bundan sonra atılacak müzakerelere geçiş, sekretarya gibi adımların konuşulmasını doğru bulmadığını söyledi.

Al Jazeera’den Gonca Şenay’a konuşan Yalçın Akdoğan, çözüm sürecinin sürmesi için gereken koşulları açıkladı. Şenay’ın “Akdoğan: Süreci zehirliyorlar” başlığıyla yayımlanan (27 Ekim 2014) söyleşisi şöyle:

 

Akdoğan: Süreci zehirliyorlar

 

Hükümet, Yüksekova'da üç askerin şehit edildiği olayın ardından HDP ile görüşmeleri gözden geçirme eğiliminde. Al Jazeera'nin sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, eylemler ve saldırılar sona ermeden, süreçte bundan sonra atılacak adımların konuşulmasını doğru bulmadığını söyledi.

Önce çeşitli illerde yapılan Kobani eylemleri, ardından Bingöl'de polislere saldırı ve son olarak da Yüksekova'da üç askerin şehit edilmesi... Hükümet bu olayların ardından çözüm sürecinde HDP ile sürdürdüğü diyaloğu gözden geçiriyor. Al Jazeera'nin sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, eylemler, asayiş olayları ve saldırılar sona ermeden, süreçte bundan sonra atılacak müzakerelere geçiş, sekreterya gibi adımların konuşulmasını doğru bulmadığını söyledi. Akdoğan, "HDP'nin İmralı ile görüşmeleri de durur mu?" sorusuna ise net yanıt vermedi, "Yaşanan olaylar, yapılan açıklamalar süreci zehirliyor. Zaman içinde göreceğiz." dedi.

 

Bingöl'deki saldırının ardından HDP de KCK da Öcalan da "provokasyon" iddiasında bulunmuştu. Yüksekova'daki saldırıda böyle bir ihtimal görüyor musunuz?

Bunların bir kıymeti harbiyesi yok, bunlar hep aynı numarayı yapıyorlar. Ne zaman çözüm konusunda ciddi bir mesafe alınsa bu tür olaylar yaşandı. Daha önce Oslo sürecinde yaşandı, demokratik açılım sürecinde yaşandı. Bunları “Yerel unsurlar yaptı, bizim bir insiyatifimiz yok” sözünün hiç bir kıymeti harbiyesi yok. Bu açık bir sabotaj girişimidir ve buna karşı onların kendi içinde ne yaptığını hiç umursamıyoruz. Biz kendimiz gerekeni yapıyoruz, gereken hesabı soracağız.

 

Neden sabote ettiklerini düşünüyorsunuz?

Benim gördüğüm kadarıyla Hükümet burada son derece kararlı ve netice almak istiyor. Buna karşı örgütün ulaşılmak istenen o sonucu kabullenmediğini, kabullenemediğini, hazmedemediğini, su kaynattığını, yan çizdiğini görüyoruz. Yani demokratik çözüm ile ulaşılacak noktayla onların ütopyaları arasında fark var. Onlar silahı bırakmak istemiyorlar ve silahlı yöntemle kendi amaçlarına ulaşmak istiyorlar. Bunu daha önce de devrimci halk savaşı ile aynı şeyi yapmak istediler. O süreci de sabote etmişlerdi fakat başarılı olamadılar. Şehirlerde halk isyanı, kırsalda alan hakimiyeti kuracak şekilde silahlı saldırıda bulundular ama buna karşı Devlet, kararlı bir mücadele yürüttü ve o yıl içinde PKK 1500'e yakın kayıp verdi. Gelinen noktada Hükümet yine neticeye odaklanmışken, Kandil'in ayak dirediği görülüyor. Burada Kobani'yi bahane olarak kullandılar. “Kobani üzerinden çözüm sürecinin önünü nasıl tıkayabiliriz?” arayışına girdiler. Ama toplumsal tepki yoğun olunca, vandalizm, şiddet tepki görünce, HDP bu defa girdiği çıkmaz sokaktan çıkmaya çalışıyor.

 

Yüksekova ile ilgili HDP'den yapılan açıklamada Kağızman'da öldürülen PKK'lılar hatırlatıldı...

Böyle bir şey olabilir mi? Siz bir yere saldırıyorsunuz, savunma pozisyonunda güvenlik güçleri karşılık veriyor. Sonra buna tekrar misilleme diye bir şey icat ediyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Burada dediğim gibi devlet, hesabını sorar. Kamu düzenini ve güvenliğini sağlamak birinci önceliğimizdir. Bu olmadıktan sonra hiç bir konuyu konuşmayız. Şu anda bir de bunlar, "şöyle olacak, böyle olacak" diye bir şeyler söylüyorlar. Yaşanan olumsuzluklar, toplumun algısını bozmuş durumda. Burada bir düzelme olmadan, şiddet olayları, asayiş olayları vs bitmeden ileri bir takım sözler etmelerini de ben doğru bulmuyorum açıkçası.

 

Yaptığınız, bu “düzelme olmadan” vurgusu, HDP ile görüşmelerin bu şart yerine gelmeden devam etmeyeceği anlamına mı geliyor?

Dediğim gibi şiddet, bölgede terör estirmeleri, provokatif saldırılar , şehir merkezlerindeki eylemler, vandalizm, şiddet bu en temel zemindir. Zaten örgüt, bundan vazgeçmek istemediği için burada işi sabote etmeye yeltenmiştir. Çünkü, "Silah olmazsa, baskı olmazsa, şiddet olmazsa ben bölgede tutunamam" diye düşünüyor. Çözüm sürecinde de gelinen noktada öncelikli şart, bunların ortadan kalkmasıydı. "Tamam, örgüt buna son verecek" dedi HDP'liler ama bundan sonra, son vermek yerine, Kobani üzerinden daha beterini yapmaya başladılar. Bu yüzden silah bırakma konusunda ayak direme var, şiddet olmazsa bölgede tutunamayacakları anlayışı var. Bundan sonra buna izin vermeyeceğiz.

 

Eylemler bitmedikçe HDP'nin Hükümet ile ve İmralı ile görüşmesine imkan tanınmayacak mı?

Hukuk olmadan hiç bir şey olmaz, en temel zemin hukuktur. Zaman içinde göreceğiz. Bu yaşananlar toplumsal algıyı bozuyor ve süreci zehirliyor. Toplumsal olaylar, eylemler, şehitler, Kandil'in de HDP'nin de yaptığı bir takım negatif açıklamalar, bunlar süreci zehirliyor.

 

Sekreterya ve Başmüzakerecilik, Yüksekova'daki olay yaşanana kadar en önemli başlıktı. Bu konularda adım atılacak mı her şeye rağmen kısa zamanda?

Bunlar, kendilerinin ne yapacağını söylesinler. İkide bir devlete ödev vermeye kalkmasınlar, “Şunu yapmak lazım, şu adım atılsın, bu adım atılsın.” Siz hangi adımı atacaksınız arkadaşım? Siz kendi atacağınız adımı söyleyin. Burada kimse devlete ev ödevi vermesin. Türkiye'yi terk edecekti PKK geçen yıl, etti mi? Hayır. Verdikleri hiç bir sözü tutmadılar. Bölgedeki hangi şiddeti, baskıyı durdurdular? Önce kendi yapacaklarını yapsınlar. Bize göre tarif etmesinler.

 

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, çözüm süreci için 2015 final yılı olacak demişti. Bu tür olaylar süreci sekteye uğratıyor mu, takvimi geciktiriyor mu?

Seçime endeksli bir süreç değil bu. Hükümetin seçime endekslemeden kısa sürede netice alma iradesi var. Neticede bunlar süreci zehirliyor, toplumsal algıyı bozuyor. Artık bu tür sahtekarlıklara gerek yok. Silah bırakacaksan, bırakacaksın. Bunun yol haritası da bellidir. Provokasyonlarla, sert açıklamalarla sahneye çıkarsan, sen bu işi yapmıyorsun demektir. Biz de ona göre hareket ederiz.

 

Çözüm süreci bitmez belki ama duraklar mı bu koşullarda?

Çözüm sürecini biz başlattık, sahibi biziz, devam ettirmek istiyoruz. Ama hiç bir örgüt eyleminin, söyleminin bu tür şeylerin bunu ipotek altına almasını da istemeyiz. Burada çözüm süreci var diye HDP'yi eleştirmekten de geri durmayız, yol kesilmesine de müsamaha göstermeyiz.